İngiltere ve Fransa’da seçimler
Fotoğraf: Eren Araman/Evrensel
İngiltere:
İşçi Partisinin farklı galibiyeti bekleniyordu. Öyle oldu. Ancak vekil sayısını önemli ölçüde artırsa bile, bu galibiyet “Pirus zaferi” türünden.
Türkiye’den farklı olarak İngiltere’de seçim kaybeden lider istifa ediyor. Nitekim 2017’de yüzde 40 oy alan İP Lideri Jeremy Corbyn, burjuvazinin bütün aygıtlarıyla kendisine yüklenmesi sonucu 2020’de partinin oyları yüzde 32’ye gerileyince istifa etmişti. Onu partiden atan, İngiltere’yi Irak Savaşı’na sürükleyen özelleştirmeci Blair gibi bir gerici olan Keir Starmer’ın liderliğinde alınan oy ise yüzde 33.8. Ancak İP 650 üyeli parlamentoda 400’ün üzerinde milletvekili çıkardı. “Zafer”in temel nedeni, son birkaç yılda 4 kez başbakan değiştiren Muhafazakar Partinin özellikle yüksek enflasyon ve geçim standardının düşmesiyle yüzde 20’den fazla oy kaybetmesi.
Bu parti hiçbir eski başbakanı ve 10’a yakın bakanını yeniden seçtiremedi. Galler’de hiç vekil çıkaramadı.
“Dar bölge” seçim sistemiyle İngiltere’de seçim bölgelerinde bir oy farkla bile vekil çıkarılıyor. Muhafazakarların oy kaybına seçim sisteminin etkisi eklenince İP oy oranına kıyasla çok vekil kazandı.
“İki partili” sistemin ana partileri arasındaki “git gel”lerin sonuna geliniyor görünüyor. İP’in gericileşmesinin sonucu olarak, başta Corbyn olmak üzere bu partinin 4 “sol” muhalifi bağımsız aday olarak kazandı. Almanya’daki isimdaşlarından farklı konumları ve yüzde 6.8 oy oranıyla Yeşiller de 4 vekillik kazandı. Asıl atak yapansa, Muhafazakarların çoğu kaybını kendi hanesine yazan aşırı sağcı Nigel Farage liderliğindeki Reform Partisinin yüzde 14.3 oyla 5 vekil çıkarması oldu. Bu ve İP’in sağcılaşması nedenleriyle İngiltere’de “sol”un kazandığını söyleme imkanı yok! Üstelik Muhafazakarların pespayeliğiyle özelleştirmeci ve önceki hükümetin ekonomi politikasını onaylama yönündeki açıklamaları, kendi vekillerine grev ziyaretlerini yasaklaması ve İsrail siyonizmine verdiği açık destek türü tutumlarıyla İP’in sağcılaşmasının işçilerin bu partiden beklentilerini törpülemesi, seçime katılım oranının yüzde 53’le dibi görmesine yol açtı.
Şimdi kapitalizmin ihtiyaçlarını, kralın hemen başbakan atadığı, kabinesi neredeyse belli olan Starmer görecek.
Fransa:
İki turlu seçimin ilk turunda bölgelerinde yarıdan fazla oy alan adaylar seçilmiş ve 577 vekilden ancak 76’sı belli olmuştu. Bu turda yüzde 33.4’le faşizan Ulusal Birlik 1., yüzde 27.9’la yeni oluşturulan Yeni Halk Cephesi 2. ve yüzde 20.7’yle Macron’un başında olduğu ittifak 3. olmuştu.
2. turda faşizan parti karşısında artık gelenekselleşmiş “taktik” uygulandı ve “sol ittifak” YHC ile türlü oyunlarla daha yeni emeklilik yaşını yükselten Macron’un ittifakı seçim bölgelerinde 3. sırada olan adaylarını çekerek ikinci hangi ittifaksa onu destekledi. İşçilerin sırtından bir anlaşma olsa bile, 200 kadar adayın yarıştan çekildiği bu zımni anlaşma pratikte işe yaradı.
Yine de yüzde 66.6 ile 1997’den sonra en yüksek ikinci seçime katılım oranı, Yeni Halk Cephesinin belirli bir umut oluşturduğunu gösteriyor.
Hiçbir parti ve ittifak mecliste çoğunluğu oluşturacak bir kazanım sağlayamadı. Yazı yazılırken henüz tüm sonuçlar belli olmamıştı. Kesinlik kazanan sonuçlara göre, en yüksek oyu alan “sol ittifak” YHC 182, Macron’un başında olduğu “Cumhuriyet İçin Hep Birlikte” ittifakı 168, Ulusal Birlik 143, bölünerek bir bölümü UB’yi destekleyen uzun yıllar Fransa’yı yönetegelmiş merkez sağ parti Cumhuriyetçiler Partisi ise 60 sandalye kazandı.
Macron ve Cumhuriyetçiler irtifa kaybederken “sol” ve aşırı sağın ilerlediği Fransa’da hâlâ cumhurbaşkanı olarak belirli bir öneme sahip olabilse bile Macron artık siyasal gelişmeleri belirleyemeyecek. Olasılıkla başbakan “sol”dan ve büyük olasılıkla “ılımlı” Sosyalist Partiden atanacak. Ancak UB’nin sandalye sayısını neredeyse ikiye katlamasıyla aşırı sağ tehlikesi büyüyor. Hem UB gelişiyor hem de “faşizme karşı” pek de ilerici bir yanı bulunmayan anlaşmanın işe yararlığının tartışmalı oluşu sağlam bir emek cephesine çıkarılmış çağrı durumunda.
Türkiye ile ilgili not: Kimse yumuşatmaya çalışmasın! Avusturya maçında M. Demiral’ın yaptığı “bozkurt selamı”, Hitler’in gamalı haçı gibi, bal gibi MHP’ye özgüdür ve faşist selamıdır!
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51