Umutlar da çiçek açar
Fotoğraf: Pixabay
Nicedir aralarında Türkiye’nin de olduğu Batı ülkelerinde yoğun bir ırkçılık, ayrımcılık ve göç karşıtlığı kampanyası sürdürülmekteydi. Bizde de özellikle iktidarın küçük ortağının başı çektiği ve Saray’a yakın yazarlardan da destek bulan bu kampanya, ülkede azımsanmayacak bir huzursuzluğa neden oldu. Geçtiğimiz haftalarda önce İngiltere genel seçimlerini uzun yıllardan sonra İşçi Partisi kazandı. Daha sonra Fransa’da yapılan genel seçimlerde bütün dikkatler ırkçı Le Pen’in üzerine çevrilmişti. Ancak sol ittifak büyük bir atılım yaparak iktidarı kazandı. Bu iki seçimden önce üzerimize gerçekten bir karabasan gibi çöken karamsarlık bir ölçüde dağılıverdi. Seçimlerin sonuçlarından sonra ilk kez insanlık için bu iyimser değişmenin daha da gelişerek yaygınlaşmasını bekliyoruz. Elbette Türkiye’nin işi biraz daha zor. Nedeni de dinsel kökenli ve de aşırı milliyetçi uçlardan oluşan bir iktidarın varlığı. Ama son genel seçimler gösterdi ki sağlıklı, Kürtleri de içine alan bir sol ittifakla seçime girilseydi herhalde bugün çektiğimiz sıkıntıları yaşamazdık. Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisinin yumuşama projesinin de ne denli dayanaktan yoksun olduğu her gün biraz daha gözler önüne seriliyor. Kapitalizmin bunalım içinde olduğu şu sıralarda gençlerin, emekçilerin, işçilerin, üniversitelerin yeni bir ivmeyle halklar yararına yeni siyasetler üretmeye başladıklarının ipuçlarını görüyoruz. Fransa’da devrimci ruh yeniden doğarken İngiltere İşçi Partisinin de işçi sınıfının gücünü her gün biraz daha artıracağının işaretlerini görmek içinse henüz erken. Gerçi İşçi Partisi anketleri de arkalarına alarak öyle bir hazırlıklı seçimlere girmişti ki iktidara gelişlerinin haftası dolmadan hükümetlerini kurmuşlardı bile.
Dış politika üzerine yazmak kolay değil. Bu konuda sevgili dostum Niyaz Dalyancı bana çok yardımcı olurdu. Dış politika üzerine olan biteni okuma konusunda harikaydı. Ölmeden önce yaptığımız konuşmaları anımsıyorum. Hemen tümünde haklı çıktı Niyazi Dalyancı. Şimdi doğan bu yeni durum için de ondan görüş almak isterdim. Ama sonsuzluğa göçtükten sonra bana “devam devam” diye tatlı tatlı gülümsediğini hayal ediyorum.
Daha önceki kimi yazılarımda edebiyat matinelerinden söz açmıştım siz okurlara. ‘50’li yılların sonlarına doğru lise öğrencileri arasında çok yoğunlaşan güzel bir projeydi. Kız liseleri, erkek liseleri, kolejler katılımcı gönderirlerdi. Ciddi toplantılar yapılırdı. Dönemin usta şairleri, yazarları çoğu kez toplantılarımıza katılıp izlerlerdi. Şimdi bakıyorum da o dönemden ne kadar az kişi kalmışız. Ama bir yandan da seviniyorum. O zamanki dostluk ve arkadaşlık ne denli değerli ki onca yıldan sonra bile birbirimizle görüşme fırsatı bulabiliyoruz. Bu yazıya şiir koymayı düşünürken Edgar Allan Poe’nun ünlü Annabel Lee şiiri geldi aklıma. Biz gençler biraz da melankolik olan şiiri ne çok severdik. Edebiyat matinelerinde en çok yer alan şiirlerden biriydi. Edgar Allan Poe’nun (1809-1849) bu harika şiirini Melih Cevdet Anday’ın güzel Türkçesinden okuyalım: Annabel Lee
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka beni.
O çocuk ben çocuk, memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil, kara sevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi, —
Evet! — bu yüzden (Şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.
Sevdadan yana, kim olursa olsun,
Yaşça başça ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökteki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.
Ay gelip ışır hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim, uzanır beklerim
Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni…
- Anılara dönmek 22 Ocak 2025 04:01
- Hayata bir de buradan bakalım 15 Ocak 2025 04:31
- Gemici Islığı 01 Ocak 2025 03:00
- Dünden bugüne 25 Aralık 2024 04:04
- Ellerinize ve yalana dair 18 Aralık 2024 03:18
- Eski dostlar 11 Aralık 2024 04:29
- Acılı ve ayıplı günler 04 Aralık 2024 06:35
- Korku üzerine 27 Kasım 2024 04:35
- Sabah esintileri 20 Kasım 2024 04:25
- Kayıp ülkem 13 Kasım 2024 04:05
- Samimiyetinizi sevsinler! 06 Kasım 2024 04:40
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07