11 Temmuz 2024 17:40

İngiltere'de golcü farkı

Hollanda- İngiltere maçı gol anı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Avrupa Şampiyonası'nın 50'inci, benim ise turnuvada canlı izleyeceğim 15'inci maç için Köln'den Dortmund trenine atladım. Artık sadece iki takımın taraftarlarını görmek mümkündü tren istasyonlarında ve sokaklardan. Tabii ki Almanya formalarını giyerek gelenler de göze çarpıyordu. Kupayı kazanacaklarına inançları tam olan bir kaç kişi her tura bilet almıştı muhtemelen. Müsabakaya 5 saat kala başladığım yolculukta Dortmund'a yaklaştıkça taraftar sayısı artıyordu trendeki.  Arkamda oturan İngilizler 70 dakikaya yakın süren yolculukta bir hayli konuşkanlardı. En sevdikleri stadyumlardan biri Köln olmuştu. Stada yürüyüş yolunun keyifli oluşundan bahsediyorlardı. Bir de Dortmund'du beğendikleri stadyum.

Stadyum civarına yaklaştığımda İngiliz taraftar görmekte zorlanıyordum. Turuncular gözümü mü boyamıştı yoksa gerçekten bir üstünlük mü vardı taraftar sayısında Hollanda'nın anlamakta zorlanmıştım. Tribünlere girince anlardık durumu. Medya girişine geldiğimde bekletildik. Takım otobüsleri yeni geliyordu. Hollanda ekibi treni iptal edildiği için Wolfsburg'dan Dortmund'a bir gün önce gelememişti. İki takımı da stadyumda karşıladıktan sonra maça 90 dakika kala stadyuma girdim.

Daha önceki ziyaretlerimde maç saatine kadar medya merkezinde vakit geçirmiştim diğer maçları izleyebilmek için bu sefer stadyumun içinde bir kaç tur atmak için zamanım da vardı. Westfalen Stadı öyle bir tasarlanmış ki, girdiğiniz kapı farketmeksizin stadyum içinde yani tribünlerin alt kısmında istediğiniz gibi tur atmanız mümkün. Belki beğendiğiniz büfe ya da daha az sıra olan tuvalet diğer yöndeyse oraya da gidebiliyorsunuz. Ben tavaf ederken stadyumu bardaktan boşanırcasına bir yağmur başlamıştı. Dortmund, Türkiye-Gürcistan ve Danimarka-Almanya maçlarından sonra yağmur ve fırtınayla anılmaya başlanmıştı. Kentteki son maçta da sağanak kendini göstermiş, henüz stadyum içine giriş yapamamış bir çok taraftarı ıslatmıştı. Bir grup Hollandalı, tişörtlerini çıkarıp sıkmak zorunda kalmış, bazı İngilizler taraftarlar ise yeni tişört almak zorunda kalmıştı. O sırada taraftarlar için federasyonun hediyesi olan Hollanda atkılarından birini kaptım. Xavi Simons yazıyordu üstünde. Türkiye maçında yaptıklarını hatırlayınca, atkıya sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.

Karşılaşma Hollanda taraftarlarının desibel rekorlarını zorladığı bir gürültüyle başladı. Hızlıca sıkı bir atak yaptı turunculu takım. Dakika 7.'yi gösterirken gol için ayağa kalktı herkes. Zira bu gol ayakta alkışlanası bir goldü. Atkısını aldığım Xavi Simons, 11 yaşından beri manşetleri süslemesinin nedenlerini tek tek anlatan her yerinden yetenek, vizyon ve özgüven akan bir gol bıraktı İngiltere ağlarına. Maça hızlı başlamak iyi olmuştu. Gol sayısının yüksek olma ihtimalini arttırıyordu bu durum.

İngiltere hemen cevap vermek istiyordu. Saka sağdan bindirerek, önünü açtı ve attığı şut defanstan döndü. Dönen topa Kane vurarak auta gönderse de golcü kendini yerde buldu. Topa vurduktan sonra Dumfries'in ayağına çarpmıştı ayağı. Hakem video asistana danışarak penaltıyı çaldı. İngilizler çılgınca sevince boğuldu. Harry Kane 17. dakikada topu kaleciyle aynı köşeye yollasa da golü attı takımına 1-1'lik beraberliği getirdi. Penaltıdan hemen sonra Kobe Mainoo, Phil Foden'ı arapasıyla ceza sahasında topla buluştururken etkiliyordu herkesi genç yetenek. Foden ise kaleci ile karşı karşıya kaldığında arkasında Ake ve Van Dijk vardı. Şutunu çıkaran genç yıldızın gol kaydetmesine engel olan Hollanda'da Dumfries oldu. Topu tam da çizgi üzerinde durdurmayı başardı!

Hollanda'nın ilk golünün erkenden gelmesi İngilizleri hücum oynamak için zorlamıştı ve hücum zenginliği de İngiltere'deydi. 30'uncu dakikayı geçtiğimiz anlarda önce Hollanda'nın bir kafa şutu, sonra da İngiltere'de Foden'ın sert şutu bu sefer direkten döndü. Maçtaki heyecan ve gerginlik seviyesi artıyordu. Sezon boyunca kulüp formalarıyla şahitlik ettiğimiz Saka ve Ake mücadelesi bu maçta da vuku buluyordu. Saka üstünlük kurdu.

35'inci dakikada Depay'ın sakatlanması Hollanda için hiç iyi olmadı. Yerine Veerman girdi. Son 10 dakikasında ilk yarının İngiltere topla daha fazla vakit geçiren ve rakibini kendi yara sahasına iten takımdı. Kobe Mainoo etkileyici oynuyor, Rice, topları iyi dağıtıyor, Saka, Trippier Walker kenarları iyi kullanıyordu.

İkinci yarıya Weghorst ile başladı Koeman yine. Donyell Malen çıkmıştı. Şahsen Hollanda'da gördüğüm driplingle rakip eksilten hızlı oyuncu kontenjanını dolduruyordu Malen. Ama ilk yarı en etkisiz oyuncu da oydu. Depay gibi biri çıkınca oyuna atmak mecburiyetindeydi Koeman Weghorst'u. İngiltere'de de sol bekin gerçek sahibi Luke Shaw oyuna girdi Trippier'in yerine. Açıkçası turnuva boyunca İngiltere'yi aksatan birinci nedendi. Sol bekte, sağ bek performansıyla parlayan bir oyuncuyla oynamak zorluyordu İngiltere'yi. 65'te bir yan top organizasyonunda Hollanda gole yaklaşmıştı. Van Dijk topa çarpmıştı, ya da tam tersiydi. Sonuçta düzgün bir şut çıkmamış ve Pickford iyi bir reaksiyonla topun ağlara gitmesine izin vermemişti.

Devrede 25 dakikayı tamamlarken köşe vuruşundan gelen topu Ake kafa şutuyla Pickford'a göndermişti ama hakem faul düdüğünü çoktan çalmıştı.

Mücadelede sertlik derecesi de yükseliyordu. Hollanda daha baskılı oynayan taraftı oyunun son bölümlerinde. İngiltere yine çekilmişti geri.

Son çeyrekte gelişen hücumda Weghorst beklendiği gibi topu indiremese de ceza sahasında başka bir Hollandalı topla buluşmuştu. Xavi Simons maçtaki ikinci golünü atmaya yaklaşsa muvaffak olamadı. İngiltere böylesi tehlikeli bir pozisyonu rakibine verince reaksiyon gösterip sağ kanattan hücuma geçerek topu ağlara gönderdi. Saka'nın rakip filelere gönderdiği meşin yuvarlak gol olarak değeri görmedi. Çünkü ofsayttaydı golcü.

Son dakikalara giriliyordu. Kane çıkmış Watkins girmiş, Foden çıkmış Cole Palmer sahaya çıkmıştı. Mücadele uzatmalara doğru gidiyordu sanki. Duran topla etkili olmak isteyen Hollanda Weghorst ile sonuca gidemiyor, İngiltere Cole Palmer ile şutla rakip kaleyi yoklamasında topu ağlara gönderemiyordu. 89'u gördükten sonra maçın uzatmalara gideceğini düşünmeye başladım. Ve bu cümleyi yazmamla birlikte Ollie Watkins attı bile golü. Kane'in yerine giren golcü, Hollandalılar'ı şaşkına çeviren golü dar açıdan vurduğu şutla atarak İngilizleri finale taşıdı.

Bu gol İngiltere'yi kendi tarihinde ilk kez İspanya'dan sonra ikinci defa, iki kere üst üste bir Avrupa Şampiyonası'na çıkan ülke unvanını da getiriyordu. Turnuva boyunca düşük viteste seyreden İngiltere son iki maç vitesi arttırıp finale çıkmıştı. 90 dakika içince bir penaltı kazanan, çizgiden topu çıkarılan, bir ağlara gönderdiği toplardan biri de ofsayt gerekçesiyle gol sayılmayan İngiltere kazanmayı hakeden taraftı. Southgate'in maç sonu tribünlere giderek yaptığı gol sevinci görülmeye değerdi. Nasıl bir duygu patlaması yaşadığını gözlerinden ve vücud dilinden okumak mümkündü. 

ALMA MAZLUMUN AHINI

Hollanda uzun zaman sonra bu kadar yaklaştığı finale çıkamadığı için üzgündü. Maçtan sonra bir çok futbolcu hakemin kararlarından şikayetçiydi. Türkiye maçında kendi lehlerine olan pozisyonlar için fazla konuşmayan futbolcular bülbül gibi şakıyordu hakem konusu açılınca İngiltere maçından sonra.

İngilizler ise sevimsiz, yaratıcılıktan ve seyirciyi şaşırtmaktan uzak bir futbol oynayarak yarı finale çıkmış, yarı finalde de biraz vites yükselterek final oynama hakkını elde etmişti. Gareth Southgate artık bir kupa kazandırabilecek mi İngiltere'ye sorusu bir kez daha önümüzdeydi. Yoksa Messi'nin bebekken el verdiği Yamal ve ağabeyleri mi kaldıracak pazar günü kupayı...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...