12 Temmuz 2024 03:59

Seçim iki ama sonuçları çok fazla

Fransa'da eylem

Fotoğraf: Luc Auffret/AA

Paylaş

Geçtiğimiz hafta sonu yapılan iki seçim dünya halkları ve emekçilerinin mücadelesinin geleceğini etkileyecek önemli sonuçlar içeriyordu. Aynı koşullarda ve önemde olmasalar da Fransa ve İngiltere’de yapılan seçimlerin sonuçları, bir gazete makalesinin sınırları içinde de olsa biraz daha yakından bakılmayı hak ediyorlar. Çünkü özellikle Fransa seçimleri faşizmin ve sermayenin saldırısına karşı uluslararası işçi sınıfına ve dünya halklarına faşizmin yükselişine ve bu saldırıya yol veren tekelci sermayenin vahşi politikalarına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda çok önemli bir deneyim sundu.

İşçi ve emekçi halkın acil ve temel politik ve ekonomik taleplerini savunmak üzere kurulan Yeni Halk Cephesi kendisine 1930’ların ortasında faşizme karşı kurulan ve başarılı olan halk cephesini hatırlatması için bu adı verdi. Onu oluşturan parti ve gruplar politik yelpazenin solunda olsalar da antifaşist, faşizme karşı mücadele etme isteği duyan hiçbir kesimi dışlamamak için sol cephe, sol birlik vb. tanımlamaları kullanmadılar. Cephe faşist bir hükümet kurulmasını engellemekle kalmadı, parlamentoya 182 milletvekili göndererek ilk sırayı almayı da başardı, AB seçimlerinde ilk sırayı alan faşist partiyi üçüncü sıraya geriletti.

Cephe kısa sürede oluşturmak zorunda kaldığı programın temelinde faşist yükselişi önleme amacı yer alırken, diğer temel maddeler arasında Macron’un büyük sermayenin istekleri doğrultusunda çıkardığı emeklilik yasasının iptal edilmesi; asgari ücretin yükseltilmesi, fiyatları yükselen temel gıda fiyatlarının dondurulması; hak ve özgürlükleri kısıtlayan göçmenler yasasının iptal edilmesi, Yeni Kaledonya ile ilgili olan ve sömürgeci anlayışla zorla kabul ettirilen referandum paketinin iptal edilmesi; uluslararası planda Filistin devletinin tanınması gibi hem işçi ve emekçi halkın güncel yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan maddeler hem de uluslararası planda Fransa’nın emperyalizmini ve sömürgeciliğini sorgulayan ve mahkum eden, dünya halklarının vicdanını kanatan İsrail’in Filistin’deki saldırısına karşı çıkan, Filistin devletinin tanınmasını içeren çok önemli maddeler bulunuyordu.

Seçimlerin ardından yapılan bazı yorumlarda Yeni Halk Cephesinin kendi içerisinde farklı anlayışların bulunmasından dolayı “zayıflıklarını” öne çıkaran yorumlar epeyce işlendi. Onlara şunları hatırlatmak gerekiyor: İlk olarak; cephe doğası gereği farklı anlayışları bir araya getiren bir yapıdır. İkinci olarak; bu tür birliklerde kimse bir diğerinin politik tutarlılığı ve kararlılığı konusunda sorumluluk sahibi, kefili değildir. Üçüncü olarak ve en önemlisi; cephe ortak bir program ilan etmiştir ve bu program kitleler tarafın kabul edilmiş destek görmüştür, bu cepheye katılan her kesimi bağlamaktadır, hep birlikte bu programa bağlı kalma konusunda halka kefalet verilmiş, halk bu ortak sorumluluğu onaylamış, desteklemiştir. Cepheden ayrılan ya da başka bir yol tutan her yapı ve kişi halka ihanet etmiş olacaktır. Buna rağmen başka yola sapan, giden olursa, kendisi gitmiş olacak ama kitleler programa ve onu savunanlara, dolayısıyla bu haklar kazanılıncaya kadar mücadeleye bağlı kalacaklardır. Faşist parti şimdiden sermayeye güven vermek amacıyla kitleleri etkilemek için demagojik olarak savunduğu taleplerden vazgeçme yoluna girdi. Bu durum cephenin gücünü ve kitle tabanını daha da genişleten bir yolu açacaktır.

İngiltere seçimlerine gelince: İşçi Partisi tartışılmaz bir zafer kazandı. Gerçi bu zafer çok köpürtülmesine karşın Corbyn’in seçimi kaybettiği oy oranının altında bir oyla kazanıldı. İşçi Partisinin geçmişte İngiliz emperyalizminin çıkarları için oynadığı uğursuz rolden burada uzun uzun söz etmeye gerek yok. Onlar aynı çizgiyi sürdürmek isteyeceklerdir. Ama bazı gerçeklerin de altını çizmek gerekiyor: Bugünkü koşullar o günün koşulları değildir. İşçi Partisine oy verenler ve oy vermeyerek ya da seçimlere katılmayarak muhafazakarları mahkum edenler, uygulanan işçi ve emekçi karşıtı politikalara karşı oy kullanmışlardır. Bu seçim, kazandırmanın değil, oy kullanma eğilimlerinin de gösterdiği gibi kaybettirmenin -katılımın düşüklüğü, muhafazakarların kalelerinin yıkılması vb- öne çıktığı bir seçim olmuştur. İngiltere’de güçlü bir muhalefet var ve İşçi Partisinin işi bu kez o kadar kolay değildir. Üstelik küçümsenmeyecek bir mücadeleci kesim de parlamentoya girdi. Ama İP hangi politikayı uygularsa uygulasın bundan bağımsız olarak İngiltere’deki seçim sonuçları Fransa ile birlikte ele alındığında dünya halkları ve işçi sınıfı için moral, psikolojik güç vermiş, faşizme, gericiliğe ve sermaye saldırısına, savaşa karşı mücadele edilebileceğini göstermiş, bunun yolunu ve yöntemlerini açığa vurmuştur. Bu nedenle yapılan bazı yorumlarda özellikle Fransa için yapılan, cephenin başarısını küçümseyen, “Faşist tehlike devam ediyor” diyen yaklaşımlar gerçeği ve olup biteni anlamamak anlamına gelmektedir. Asıl vurgulanması gereken faşist tehlikeye ve sermayenin saldırılarına karşı işçi ve emekçi halkın mücadele cephelerini örmeye başladığıdır. Gelişenin ve güçlenenin bu yan olduğu gerçeğidir. Mücadele bundan sonra farklı bir seyir izleyecek, işçi ve emekçi halkın direnme ve karşı koyma isteği yaygınlaşacaktır.

Son sözü ülkemiz üzerine söylemeden yazıyı noktalamak eksik kalacaktır. İlerici, devrimci, sol ve sosyalist güçlerin ortak bir mücadele hattında birleşmeyi başarabildikleri durumda halka güven verdiklerini ve onların mücadeleci dinamiklerini harekete geçirdiğini Fransa örneği açıkça göstermiştir. Şimdilerde bu kadar başarı beklenmiyordu gibi yorumlar yapılmaktadır. Bu halkın mücadeleci gücünü küçümsemek olduğu gibi, gerçekte onun içinde bulunduğu ağır ekonomik durumu ve politik boğulmayı anlamamak anlamına da gelmektedir. Eğer sömürü ve baskıyı ortadan kaldıracak daha öteye uzanan bir yol açılacaksa, öncelikle bugün en önde duran acil politik ve ekonomik talepler için mücadeleyi örgütleyen, faşizm tehlikesini püskürtmeyi, halkın ekonomik kazanımları sağlayamasını amaçlayan bir birliğin yolunu açmak gerekiyor. Son söz: Bugününü göremeyen, yarını da göremez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...