13 Temmuz 2024 04:41

Ayın karanlık yüzü

Fotoğraf: Pixabay 

Paylaş

Ve nihayet Türkiye Satrancı, 12 yıldır koltuğa yapışmış federasyon başkanı Gülkız Tulay’dan kurtuluyor. Kendisi yeniden aday olmayacağını açıklamış, ne büyük teveccüh. Gülkız Tulay’ın 12 yıllık görev süresi boyunca federasyonun gidişatını gözlemlediğimde, yapılan yanlışlar ve ihmal edilen noktaları yaklaşık on yıldır sosyal medyadan, beş yıldır da bu köşeden yazıyorum. Bu yazıda, Tulay’ın başkanlık süresinin neden başarısız olduğunu bir başlangıç yazısı olarak ele alacağım ama önce Tulay’ın satranç camiasına girişi ile ilgili bir rivayeti paylaşmadan edemeyeceğim. Rivayete göre çocuklarını satranç kulübüne yazdıran Gülkız Hanım, Mersin’de çiğ köfteci açmak üzeredir. Ne var ki birisi onu çiğ köfteci açmak yerine satranç kulübü açmaya ikna eder. Eğer bu rivayet doğruysa, ülke satranç tarihinin en kötü döneminin başlamasına neden olan olaylar zincirinin ilk halkasıdır.

Alt Yapı ve Gelişim

Genç satranç oyuncularının gelişimi konusunda yeterli destek verilmediği ve alt yapı çalışmalarının yetersiz kaldığı, Gülkız Tülay yönetiminin en büyük başarısızlıklarından biri oldu. Bu konuda sıkça dile getirdiğim bir gerçeği tekrar vurgulamak istiyorum: "Türkiye’de satranç sporunun geleceğini oluşturacak genç oyuncuların desteklenmesi konusunda neredeyse hiçbir şey yapılmadı. Alt yapı çalışmalarına önem verilmemesi, uzun vadede uluslararası başarıları olumsuz etkiledi." Sizlerin medyada gördüğünüz satranç başarıları sporcuların ve ailelerinin azmi ve mücadelesiyle gerçekleşmesine rağmen federasyon bunu kendi başarısıymış gibi lanse etmeyi çok iyi başardı.

Eğitim programlarının kapsamının ve kalitesinin yeterince genişletilememesi, gençlerin satranç sporuna olan ilgisini ve katılımını azalttı. Özellikle kırsal bölgelerdeki gençler, satranç eğitimine ulaşmakta zorluk çekti. Bu durum, Türkiye’nin satranç geleceği açısından büyük bir kayıp oldu.

Şeffaflık ve Güven Kaybı

Federasyonun mali ve idari süreçlerinde şeffaflık eksikliği, Gülkız Tulay’ın yönetimi altındaki TSF’nin en büyük kötülüklerinden biri oldu. Kapalı kapılar ardında alınan kararlar ve bu durumun neden olduğu güven kaybı, federasyonun itibarını ciddi şekilde zedeledi: "TSF’nin mali ve idari süreçlerinde şeffaflık sağlanamaması, federasyona olan güveni ciddi şekilde zedeledi. Beş yıldızlı otelleri kiralayan federasyon bu otel odalarını sporcu ve velilere fahiş fiyatlarla pazarladı. Otel ihaleleri gizli kapaklı yapıldı. Sporcu ve veliler verdikleri paranın karşılığında fatura bile alamadı. Mali ve idari süreçlerde şeffaflık sağlanamaması, federasyonun güvenilirliğini yok etti. Türkiye Satranç Federasyonu tarihinde ilk defa bir yönetici Dünya Satranç Federasyonundan ırkıçılık yaptığı gerekçesiyle ceza aldı.

Sporcular ve Toplumla Kopuk İlişkiler

TSF’nin sporcular, antrenörler ve satranç topluluğu ile etkili iletişim kuramaması, Tulay’ın başkanlığının en zayıf noktalarından biri oldu. Geri bildirimlerin dikkate alınmaması ve federasyonun eleştirilere kapalı olması, iletişimde büyük sorunlar yarattı. Örneğin, bir gazeteci olarak bu köşeden yazdığım ‘hodri meydan’ başlıklı yazım nedeniyle federasyon disiplin kuruluna sevk edildim. Belki de dünya spor tarihinde ilk defa bir köşe yazısı bir spor federasyonu tarafından yargılanmaya çalışıldı. Neyse ki dönemin kurul üyeleri Gülkız Tulay’ın demokrasi anlayışının ne kadar sakat olduğunu gözler önüne seren bir karar alarak ceza verme gafletine düşmediler.

Finansal Başarısızlık

Sponsorluk ve kaynak yaratma konusundaki başarısızlıklar, Tülay yönetiminin federasyonun sürdürülebilirliğini sağlama konusundaki yetersizliğini gözler önüne serdi. Satranç sporuna yeterli finansal desteğin sağlanamaması, etkinliklerin kalitesini düşürdü ve oyuncuların gelişimini olumsuz etkiledi. Üç büyük spor kulübümüzden Türkiye satranç liglerinde yer alan tek takım olan Beşiktaş kulübü yine Tulay döneminde liglerden çekildi. Biz diğer kulüplerimizin satranç branşı açmasını beklerken sayesinde evdeki bulgurdan da olduk. 25 Mayıs’ta Birgün gazetesinde Büyük Ustamız Mustafa Yılmaz bir röportaj verdi. Röportajın başlığı Gülkız Tulay’ın 12 yıllık saltanatının özeti gibiydi, “Satrançta kazanıp, hayatta kaybetmek!” Üstadın röportajından birkaç alıntıyla devam edelim. “Hiçbir zaman turnuvalarda özel hoca, antrenör ve psikologlardan oluşan ciddi bir ekibimiz olmadı”, ‘’Bu şekilde profesyonellikten uzak ama ‘Elimizden bu kadarı geliyor’ şeklinde bir destek var. “Son birkaç yıla kadar ders verdim ve öyle geçindim”, ”Performansınızı artırmak için spor yapıyorsunuz, psikoloğa gidiyorsunuz, antrenör tutuyorsunuz. Eğer sponsorunuz ya da federasyon desteğiniz yoksa bu yatırımları kendiniz yapmalısınız”, “Oyunculuktan satranççının hayatını geçindirmesi çok zor. Federasyonun özendirme bursu var ama çok komik rakamlar.”

Beş yıldır bu köşede yazdığım yazıları okuduğunuzda üstadın sitemlerinin ayrıntılarını ve Tulay’ın ülke satrancına ne kadar büyük zarar verdiğini net olarak görebilirsiniz.  Bu yazıları yazarken en önemli motivasyonum yarattıkları tahribatın tarihsel olarak kayıt altına alınması idi. Gelecekte bir satranç tarihçisi şöyle diyecek; “Gülkız Tulay’ın başarı öyküsünün bir balon olduğunu bu yazarın yazılarından anlayabiliyoruz, çünkü ne bir tekzip ne de bir dava açılamamış.”

Gelecekteki o tarihçiye selam olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa