13 Temmuz 2024 05:04

Şimşek öncesinde de, Şimşek sonrasında da hep aynı mantık

Fotoğraflar: AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Şimşek öncesinde faiz inadı vardı. Aniden kur yükseldi ve fiyatlara yansıdı. Kur Korumalı Mevduat cambazlığı ile korumaya alınanlar dışında toplumun tüm kesimleri fakirleşti. Hükümetin can simidi olarak Şimşek geldi ya da gönderildi, ilk beyanatında her şeyin yanlış olduğunu ve düzeltileceğini söyledi. Evet, bir şeyler değişir gibi oldu. Fakat sistem değişmeden kafa da değişmemiş olduğundan aynı politika farklı görüntüde uygulanmaya başladı. Umarım, artık burjuva iktidarlarının nelere kadir olduğunu anlayabiliriz de, biraz olsun nefes alabileceğimiz daha makul siyasi açılımlara yöneliriz.

Hiç birinin geçerliliği olmayan farklı sebeplerle faiz baskılanırken kimileri milyonlarına milyon kattı. Yerli paradan kaçanlara tarihte görülmemiş avantajlar tanınarak servetleri korundu. Emekçileri ise, ne gören oldu, ne de sesini duyan. Politika tarihine bir burjuva hükümetinin yapabileceği en soyguncu politika olarak geçecek olan bu safhayı tarihe gömelim ve bugünkü sorumuza dönelim. Bu arada, ezilen emekçi dostlarımız siyasi iktidara bir şekilde yanıt vermeye çalıştı, fakat bu haklı çaba, yoksulluklarını partiye rüşvet karşılığı satma haysiyetsizliği engeline takıldı. Ne var ki, tüm tökezlemeleri yandaş çıkar-oy mübadillerin ülke aleyhine geliştirdikleri öz çıkarcı davranışları ile açıklamak da yeterli olamaz. Kapitalizmin teslim aldığı toplumsal bilinç fazla bir desteğe gereksinim duymadan kendi altarını –kafa kesme masası-  özenle korur, hatta gerekli durumlarda geliştirir dahi. Nitekim NATO zirvesi dönüşü, toplantıdan da yağ çıkarırcasına, bölgemizin savaş tehdidi ile karşı karşıya olduğu açıklandı. Tehditler olmasa iktidarlar nasıl ayakta kalabilirler ki, sanki tehditleri yaratanlar kendileri değilmiş gibi!

Şimşek geldi işler düzeldi mi? Evet, bir kesim için düzelme yoluna girdi. Fakat aynen geçmişte de olduğu gibi, bu yol diğer kesimin ciğerinin sökülmesi pahasına gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Para babaları için Türkiye pazarı tedricen düzeltiliyor; TÜİK’in olağanüstü gayretleriyle fiyat baskılanması gerçek ya da kâğıt üzerinde sağlanmaya çalışılıyor. Emekçiler ve emekliler insanlık dışı şiddetle baskılanıyor. Sermaye ise olağanüstü avantajlarla korunuyor. Buna ilaveten, bazı belediyelerin el değiştirmesinden sonra ibret ve nefretle gördüğümüz özellikle merkezi ve yerel kamu kurumlarında yaşanmış ve merkezi yönetimde hala yaşanan akıl almaz israfın yükü çalışanların üzerine yazılıyor. Yatırım yapılmadan sermayenin servet değerinin korunması ve kamu dairelerinin olağanüstü israfı ülke gelirine katkı yapan harcamalar değildir. Aşırı borçlu konumumuz yanında, ekonomik verimliliğin yükseltilemediği ülkemize gelebilecek yabancı para ancak borç itfasında kullanılıp, faizi ile ülkeyi terk edecektir. Bu durumu kazanç olarak görmek, anı kurtarıp, atiyi riske atmaktır. Var olan siyasi kadronun yaptığı da zaten budur.

Şimşek de, eleştirdiği geçmiş politikalara başka açıdan eklemlenerek süreci değiştirmeden devam ettirmektedir. Programın ana omurgasını emeği baskılamak ve ekonomiye katkısı olmayan kesime iktidarı ayakta tutabilecek kadar politik soslu mali destek sağlamanın dışında tüm kaynakları adaletsiz vergi ve harcama politikaları ile yerli ve yabancı sermayeye yöneltmektir. Bu arada anlamsız ve plansız şekilde betona gömülen kaynakların oluşturduğu, torunlarımıza dek sarkacak borç yükü de işin cabası. Ne var ki, burjuva mantığında bu politikada bir yanlış yoktur. İşte Şimşek’in asgari ücreti baskılamasının ana sebebi, sermayeye olabildiğince bol kaynak tahsisidir.

Şimşek baskılama politikalarını enflasyonu denetleme görüşüne oturtmaktadır. Oysa enflasyon baskılanamaz, çünkü enflasyon parasal bir sorun olmayıp, ekonomik işleyişin çok çeşitli alt bölümlerindeki reel bozukluklardan kaynaklanan gerçek bir sosyo-ekonomik sonuçtur. Günlük yaşamımıza enflasyon olarak yansıyan nihai görüntünün arkasında, kamu kesimi açığı ve cari açık aktarım mekanizmalarıyla yansıyan derin sorunlar bulunmaktadır. Ekonominin derinlerinde oluşan söz konusu patolojilerden kaynaklanan enflasyona siyasi yaşam süresinde çare üretemeyen hükümet, şimdilerde de Şimşek simidinin arkasına saklanarak toplumu baskılama yoluna gitmekte ve maalesef fıtratı gereği sömürücüyü değil, sömürüleni baskılamaktadır.

Enflasyona talep baskısı tanısı koyan hükümet elindeki en etkin dizgini kullanmaktan çekinmemektedir. Gerek asgari ücret, gerek emekli ödentileri, hatta memur maaşları ekonomide bir ücret skalası oluşturur. Hükümet çevreleri ve Şimşek tüm ifadelerinde talep baskısı ve ücret konusuna ağırlık koyduğuna göre,  öyle anlaşılıyor ki, ücret skalasının bozulmaması tek hedeftir. Ücret skalasında bir alanın yükseltilmesi tüm diğerlerini de aynı yönde tetikleyerek skalanın yükseltilmesine yol açar. Ücret artışları açık beyanlarla yapıldığından, firmaların fiyatlara yaptığı zam aksine, skala yükselişleri bilgisi anında toplumda yaygınlaşır. Enflasyon açısından ise, beklenti ya da fiyat artışı psikolojisi çok etkilidir. Hükümetin korkusu, böylesi bir fiyat artışı olabileceği beklentisini, dolayısıyla enflasyon beklentisini kırmaktır. Bu hedeflere yönelik servet vergisi, servet beyanı ya da sermaye üzerine ağır vergi önerileri kapitalizmin işleyişimi anlayamamış kesimlerin safiyane önerilerinden öteye gidemez. Kapitalizm ailesinde öz-kardeşler gözetilir, tüm yük üvey kardeşler üzerine yıkılır. İşin kuralı budur, bunu lütfen çok iyi düşünelim! 

Ücret ve gelirler politikası sosyal alanda gelir dağılımını etkileyerek, toplumsal davranış kalıpları, toplumsal etik değerleri vb gibi toplumsal moral değerler üzerinde zamanla silinmesi güç çok derin izler bırakan hassas süreçlerdir. Ne var ki, elindeki tek manevra aracını bir türlü bırakamayan, zira iktidar koltuğu kadar, devlet korumasını da terke asla niyetli olmayan hükümetin başka çıkışı da, maalesef, gözükmemektedir. Bu yoldan tek çıkış, AKP hükümetinin ferasetinde değil, ezilen ve sömürülen emekli ve emekçi halkımızın ve durumdan rahatsızlık duyan toplumun elindedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...