13 Temmuz 2024 04:21

Üç konfederasyon harekete geçmek için neyi bekliyor?

Asgari ücrete zam talebi

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel 

Paylaş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek  her konuşmasında, her çıktığı kürsüde “ “en kötüsü geride kaldı”, “Türkiye orta gelir grubundan çıkacak, çok kısa sürede yüksek gelir grubuna girecek”, “enflasyon düşüşe geçti” diye konuşuyor. Hani derler ya kendisi de inanmıyor söylediklerine, Şimşek’in kendisinin de inanmadığı “cek”ler  “cak”larla yaptığı her konuşma işçi emekçiler için daha fazla açlık, yokluk, yoksulluk anlamına geliyor, emekçiler de inanmıyor çizilen pembe tablolara.

TÜSİAD Başkanı bile Şimşek’e inanmadığını, “son on yılda fakirleştik, gelir dağılımı bozuldu, emeklinin satın alma gücü düştü, gençler geleceğini dışarıda arar hale geldi” sözleriyle ifade ederken; başta Türk-İş, işçi konfederasyonları harekete geçmek, tepkilerini alanlarda göstermek için ne bekliyor?

*   *   *

Uyguladığı program ile işçi ve emekçilerin, asgari ücretlinin, emeklinin yaşam alanını giderek daraltan Mehmet Şimşek’in de yakında gönderileceği de konuşuluyor. Ancak ekonomi kulislerinde Mehmet Şimşek için “IMF’nin Yakın İzleme Anlaşması” rolü oynadığı için gönderilmesinin kolay olmayacağı da söyleniyor. 1998 yılı, Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki ANAP hükümeti dönemi. İktidar IMF’ye 19 maddelik taahhüt mektubu veriyor. Mektupta yer verilen ve aslında bugünün de taşlarını döşeyen taahhütler için Mesut Yılmaz, ‘‘Bu Türk kamuoyuna verdiğimiz bir taahhüttür, IMF'ye verilmiş bir taahhüt değildir’’ dese de emekli yaşlarının yükseltilmesinden, maaşlarına, asgari ücrete, tarıma yönelik desteklere kadar emekçiyi dar boğaza sürükleyen 19 taahhüt. Ve IMF’nin, Türkiye'nin 18 ay için belirlediği bu ekonomik hedeflere uyup uymadığını üç ayda bir denetleyecek olması...

Kulislerde konuşulan da işte şimdi IMF yerine Şimşek'in bu denetimi yapacak olduğu. Şimşek IMF, Dünya Bankası’nın dolayısıyla uluslararası sermayenin koruması altında deniliyor.

*   *   *

Türk-İş, Hak-İş, DİSK başkanları bir araya gelip, 10 maddelik bildiri yayınladı. Türk-İş Başkanı Başkanı Ergün Atalay, “Ülkeyi yönetenler de bakanlar da herkes aklını başına alsın, bizim bu haklı taleplerimize makul, mantıklı cevap versinler” dedi. Atalay’a, “…Aklını başına almazlarsa ne yapacaksınız?” diye sordum, “Bununla ilgili süreç işliyor, arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bölgelerde, ilçelerde üç konfederasyon birlikte çalışma yapıyor, oturup, konuşup, bir önümüzü görelim. Dikkate almazlarsa neler yapılacak size tek tek anlatırız” yanıtını aldım.

Bu bekleme, “önünü görme” ifadesi, Kemal Derviş dönemini hatırlattı. Derviş’e ekonomi yönetimi verilmiş, o da 15 günde 15 yasa ile ifadesini bulan IMF programını açıklamış. Yani sonucu beklemeye gerek yok, ne yapılacağı bugün iktidarın uygulamalarında olduğu gibi gözüküyor. Türk-İş’te basın toplantısı var. Bayram Meral de  “Bekleyelim, sonucu bir görüp ona göre hareket edelim” benzeri bir ifade kullandı. Ben de “Sayın Başkan, Derviş programı net, neler olacağı belli neyi bekleyeceksiniz?” diye sormuştum. Bayram Meral de “Siz hiç merak etmeyin, gerekirse işçileri Ankara’ya yığarız” demiş ve sonrasında büyük Ankara mitingleri ile Derviş programı protesto edilmişti.

*   *   *

Atalay’ın “sonucu bir görelim” ifadesinden sonra asgari ücrete zam yapılmayacağı açık açık ifade edildi. Emekliye ise “2 bin lira mı verelim, 500 daha verelim mi” tartışması yürütülüyor. Bunlar olurken, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan “tasarruf paketi” olarak adlandırılan işçinin emekçinin servisine, yemek parasına, kreşine, sokak lambalarına  göz diken teklif kabul edildi. Üstelik “tasarruf” diyenler, bürokratlara ikinci maaş olarak 98 bin lira verilmesini de yasal hale getirdi. Emekliye “500 lira fazla verelim mi vermeyelim mi. Bütçeye ne kadar yük getirir” tartışması yapanlar 98 bin liralık adına ikinci maaş değil huzur hakkı dedikleri, bal gibi maaşı, hazineye ne yük getireceğini düşünmeden geçirdiler.

Sokak lambalarından tasarruf planlayanlar sarayın kaç asgari ücret düzeyindeki ışıklandırmasından, mutfak, ağırlama giderlerinden tasarrufu gündeme bile getirmediler. Erdoğan yine “itibardan tasarruf” etmedi, NATO toplantısına 5 uçak filosu ile gitti. 

*   *   *

Peki  bütün bunlar göz önünde iken, üç konfederasyon, özellikle Türk-İş ve Hak-İş “neyi görmeyi” bekliyor acaba. Asgari ücretli, emekli  “bir haftadır yumurta bile alamadım” derken duymuyorlar mı? İktidarın “aklını başına almayacağını” görmüyorlar mı? Üyelerinin, toplumun baskısı ile bu toplantının yapılmak zorunda kalındığı belli, haydi bir gayret, biraz daha baskı ile harekete geçmelerini de sağlayın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...