Alaylı eğitim modeli olarak SSK hastaneleri
Fotoğraf: DHA
Lösemi başta olmak üzere birçok hayati hastalığın tanısında periferik yayma ve kemik iliği preparatlarının ‘iyi, nitelikli’ boyanması yaşamsaldır. Otuz yılı aşan hekimlik yaşamımda bu boyayı en iyi yapanlar hep alaylı olanlardı. Yani ‘bir meslek için gereken okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş’ kimselerdi. Keza pansumancılar için de durum benzerdi hastanelerde.
Ziyadesiyle işçi yani SSK hastanelerinde yetişirdi onlar. Hani dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “son sosyalist kaleyi yıkacağız” dediği hastaneler.
Hastane binalarının yüzölçümünün arttığı bir dönemeçteyiz. Rakamlar büyüyor, içi boşalıyor. Şehir hastanelerinden bahsediyorum.
Sağlığı tek elden yöneteceğiz denip hükümetçe el konan, şimdilerde birer birer kapatılarak özel sektörün şehir hastanelerine devredilen hastaneleri hatırlıyor muyuz: SSK Hastaneleri…
Hekimlerin, cümle sağlıkçıların, öğretim üyelerinin kimi zaman arabalarında giyinip soyunmak zorunda bırakıldığı bir model şehir hastaneleri. Varın hastaları siz düşünün.
Rakamsal büyümenin niceliğe yansımadığı o kadar çok alan var ki: Ülkemizdeki yükseköğrenim öğrenci sayısı, 450 milyonluk Avrupa Birliği üyesi ülkelerin üçte birinden fazla. YÖK 2022-2023 istatistiklerine göre, Türkiye’deki yaklaşık yedi milyon yükseköğretim öğrencisi var. Sonuç ise ortada.
Akademisyen olmanız için belli sayı ve nitelikte bilimsel araştırma üretmeniz gerekiyor. Bakın bizde işler nasıl yürüyor. Cumhuriyet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Selçuk Beşir Demir, "Şaibeli dergiler: Bunları kim, neden yayınlıyor?" isimli makalesinde para karşılığı yayın yapılan dergileri araştırmıştı:
“300-1000 dolar karşılığında bu dergiler kendisine gelen neredeyse bütün makaleleri para karşılığı çok hızlı yayınlıyor". Yine BBC Türkçe’de 18.2.2021 tarihli Esra Yalçınalp’in haberinde ise Türkiye, 2018 yılında “şaibeli dergilerde” en çok yayın yapan 3. ülke olarak yer almıştı.
İlk adı İşçi Hastanesi olup sonrasında SSK Hastaneleri diye anılan kurumlar ‘alaylı’ eğitim modelinin sağlık alanında en başarılı kurumlarıydı. Salt pansumancılar için değil elbet, hekimler için de işlerdi bu model. Tüm branşlarda SSK Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nde pratisyen hekimler de görev yapar, seminerlerde asistanlar ile denk koşulda yer alırlardı. Sonrasında uzmanlık diploması verilmese de bir uzman kadar yetkin olurlardı o alanlarda.
Hekimler kendileri ya da bir yakınları hasta olduğunda pansumancısından laboratuvarına, hekimine onları tercih ederdik. Aynen zamanında öğretmenlerin kendi çocuklarını Köy Enstitülü öğretmenlerin okutmasını tercih ettikleri gibi.
SSK Modeli artısı eksisi ile köy enstitülerinden izler taşırdı. Şimdi ikisi de yok. Ama umut baki.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29