İmamoğlu’nun ‘kent muhafızı’ söylemi üzerine
Fotoğraf: AA
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, uzun bir süredir “İstanbul’un muhafızları” olduklarını iddia ediyor (1). Hayli eril ve militarist olarak nitelendirilebilecek bu söylem ağırlıklı olarak “İBB Miras” etkinliklerinde, kentin tarihi eserlerinin restorasyonu ve çeşitli işlevlerle yeniden kullanımı vurgulanırken dile getiriliyor.
Sadece İmamoğlu da değil, İBB kadrosundan Oktay Özel, Mahir Polat, Emrah Şahan gibi İstanbul’un kent ve kültür politikalarını yönlendiren kişiler de kent muhafızı söylemini sıklıkla kullanıyorlar (2).
Türkiye’nin politik-ekonomik, sosyal, kültürel hareketliliğin en yoğun olduğu, çelişki ve çatışmaları bitmez kenti İstanbul’un yönetimini üstlenenlerin kentin değerlerini korumaya dair bu iddiaları dikkate değer. Zira sürekli yıkım ve yeniden inşaya maruz kalan bu kadim kentte, koruma, kültürel üretim itiraz edilmeyecek müşterek toplumsal kazanımlar.
Öte yandan söylem, eylemle vücut bulur. İmamoğlu ve ekibinin muhafızlık söyleminin nasıl eyleme geçtiğine bakalım.
30 Mart 2024’te Adalar’da “İstanbul’un muhafızı olmaya devam edeceğiz” diyen (3) İmamoğlu, halihazırda Adalılar ile karşı karşıya. Adalılar kendisine bir açık mektup iletti (4).
Mektupta Adalar’ın kıyılarını ele almayan koruma planının yetersizliği, ulaşımının denizle bağı olmayan bir yermiş gibi ele alınması, deniz taşımasının dikkate alınmaması gibi çok sayıda sorun dile getiriliyor.
Peki Adaların korumaya değer niteliklerinin sürekliliğinin sağlanmasını isteyen kentli ile aynı niyeti beyan eden İmamoğlu ve ekibi neden karşı karşıya geliyor? Bu durum sadece Adalar için de geçerli değil.
12 Temmuz 2024’te Beyoğlu Kent Savunması, İBB ile Beyoğlu Belediyesi arasında imzalanan İşbirliği Protokolü toplantısına katıldı ve bu sürecin katılımcı ve şeffaf olmadığını ifade etti (5). Kentsel-toplumsal hareketlerin Gezi Direnişi öncesi örneklerinin yaşandığı, halkın aktif bir şekilde örgütlendiği Beyoğlu’nda, kültürü salt yapılar olarak ele alan ve değer üretenleri görmezden gelerek yetkilerini devreden İBB-Beyoğlu Belediyesi tutumuna karşı yapılan itirazlar protokol toplantısında dile getirildi.
Benim de parçası olduğum Haliç Dayanışması, Şehir Hatları Müdürü’nün şimdiki Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş olduğu zamandan bu yana, Haliç Tersanesi’nin kullanımı hakkında İBB’ye açıktan soru soruyor. Ve maalesef yanıt verilmiyor. Dayanışma, en son 6 Mart 2024’te Haliç Tersanelerinin dönüşümünde sadece AKP’nin değil, CHP yönetimindeki İBB’nin de sorumlu olduğuna dikkat çekti (6).
Kültür-sanat odaklı dönüşümü halen devam eden Haliç Tersanesi’nde civar mahallelerin soylulaşmasını mesele etmeyen, kitlesel deniz ulaşımını, deniz taksisi, deniz dolmuşu gibi araçlara indirgeyen ve sanki kentteki deniz ulaşım payını arttırmış gibi söylem üreten ve nihayetinde bu araçları kent suçu Galataport’a hizmet ettiren bir politika ile karşı karşıyayız (7).
Bir başka örnek de kültür inisiyatiflerinin açık çağrısı ile düzenlenen “Buradan Nereye” isimli forumların yedincisinde dile getirilenler (8). Yerel yönetimler ve kültür politikalarının ele alındığı bu forumda İBB’nin eylemlilikleri türlü boyutlarıyla tartışıldı ve bu tartışmalar daha iyi bir kent-kültür politikasının tesisi için sürdürülecek.
Melda Onur’un “Şehrin ve Başkan’ın 5 Yılı” isimli kitabı, burada kısaca andığım kentsel-toplumsal çatışmaları daha detaylı olarak ve ilgili taraflara söz hakkı tanıyarak ele alıyor. Jean-François Pérouse tarafından kaleme alınan kitap değerlendirmesi size bir ön fikir verecektir (9).
Şimdi sorumuza yeniden dönelim; değerlerini korumaya niyetli kentli ile aynı niyeti beyan eden yöneticiler neden karşı karşıya geliyor? Hepimiz “muhafız” isek neden bunlar oluyor?
Demek ki ortada bir çıkar çatışması var. Peki nasıl bir çıkar çatışması? Kentin kullanım değerini talep ile, kentin turistikleşmesi, pazarlanması, kültürel değerlerinin yeri gelince bir fon gibi sunulması ve kültür endüstrisine teslim edilmesi, kısacası kentin dönüşüm değerini merkeze alan bir talebin çatışması bu. Ya da kentin soylulaşma riskini gözetmeyen, buna karşı bir önlem almayan bir kentsel dönüşüm anlayışıyla çatışma. Kapitalist kentleşmenin markalaşma, turist hesabı yapma baskısına karşı durmayan, hatta onu pekiştiren bir yaklaşımdan doğan çatışma. İtirazlar da AKP kentleşmesi ile bu şekilde ortaklaştığı için.
Öte yandan bu itirazları yok saymaları, görmezden gelmeleri, değersizleştirmeleri, marjinalleştirmeleri, itirazlara rağmen ısrarla yola devam etmeleri de başka bir şeye işaret ediyor. Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın “durmak yok, yola devam” söylemi gibi (10). Belki de muhafaza edilen şey AKP döneminin hesap vermeme anlayışı, itirazlara karşı kibirli, üstenci tutumu, boş-gösteren katılımcılık ve örgütlenme hakkına müdahale...
Katılımcılığı tartışırken (11) demiştim; kent hakkı aynı zamanda kenti değiştirerek kendimizi de değiştirme hakkıdır. Zira nasıl bir kent istediğimiz sorusu, ne tür bir toplumsal ilişki istediğimiz sorusu ile paraleldir. Biçimlendirdiğimiz kent bizleri de biçimlendiriyorsa bu ilişkinin dönüşümselliği başka bir yaşamı kurmanın da yolu olacaktır.
Sözlerimi somut bir örnekle şimdilik şöyle bitireyim; İBB Şehir Hatları yönetimindeki Haliç Tersanesi’nde üretilen deniz taksisinin, AKP’nin kent suçu projesi Haliç Port-Tersane İstanbul’daki Contemporary Istanbul’a hizmet etmesi, tam da AKP-CHP kent politikasının kesişim noktasıdır. Tıpkı tersanelerdeki AKP yönetimindeki İBB projesinin, adım adım CHP yönetimindeki İBB’de devam etmesi gibi. “Durmak yok, yola devam” ile adil bir kentleşme sağlanamaz.
Öyleyse kendisini kent muhafızı olarak niteleyen yöneticiler, kentsel-toplumsal hareketler aktivistleri ile karşı karşıya geldiklerinde neyi muhafaza ettiklerini, kime karşı olduklarını bir kere daha düşünmeliler…
1. https://www.instagram.com/reel/C4K5ZWqIyqr/
2. https://www.politikyol.com/emrah-sahan-imamoglu-ve-ekibi-istanbulun-muhafizi-oldu
5. https://bianet.org/haber/beyoglu-kent-savunmasindan-ibb-ye-ve-beyoglu-belediyesi-ne-tepki-297437
6. https://bianet.org/haber/halic-dayanismasi-tersanelerin-donusumu-ibb-eliyle-devam-ediyor-292779
8. https://buradannereye.hotglue.me/?f7m
10. https://www.youtube.com/watch?v=ifyXrC4wtic
11. https://www.evrensel.net/yazi/94445/bos-gosteren-katilimcilik-yerine-radikal-katilimcilik
- İmarın sınıfsallığı: İmar kimin hakkı? 21 Aralık 2024 04:28
- Savaşı belgelemek: Adli mimarlık 14 Aralık 2024 04:30
- Rahmi Koç’un kültür sermayesi 07 Aralık 2024 06:30
- Orhan Kemal’den Rahmi Koç’a kültürel değer üretimi 30 Kasım 2024 06:25
- Kent suçu nedir? Antakya örneği… 23 Kasım 2024 05:06
- Kent hakkı bağlamında kent konseyleri: Hopa 16 Kasım 2024 04:35
- Endüstri mirasını “koruma”: Haydarpaşa/Sirkeci Garları 09 Kasım 2024 04:58
- Sağlık sisteminde “koruma”: Heybeliada Sanatoryumu 02 Kasım 2024 05:30
- Mimarlığın simgesel gücünü sorunsallaştırmak! 26 Ekim 2024 04:00
- İşçi sınıfı mekânlarında süregiden soylulaştırma 19 Ekim 2024 04:12
- Kent-soylulaştırma-tetikçisi: Sanat mekânları 12 Ekim 2024 04:44
- Kent-soylulaştırma-tetikçisi: Kahve mekânları 05 Ekim 2024 04:58