21 Temmuz 2024 04:11

Zamanın şuuru; fazla ve ucuza çalıştırmak

Ayakkabı fabrikasında üretim yapan işçiler

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel

PAZAR
Paylaş

Modern dünyanın zaman ölçümü ve sisteminin, erken Ortaçağ döneminde Benedikten manastırlarında, ibadet ve çalışma saatlerinin ayrıntılı düzenlenmesiyle ortaya çıktığı öne sürülüyor. Buharlı makinelerle çalışan yeni fabrikaların ortaya çıkmasıyla, emeğin ücreti; üretilen ürünlerle değil, çalışarak harcanan zamanla ölçülmeye başlandı. Emek gücü de dâhil olmak üzere tüm metalar belli bir emek zamanının nesnelleşmesi olarak tanımlandı. Marx için emek sermaye mücadelesi bir bakıma sermayedarın emekçinin zamanını kendi çıkarı için kullanması, onu uzatmaya çalışması kavgasından başka bir şey değildi. Zamanın metalaşması, malların üretiminin metalaşması ile emeğin işgücü olarak metalaşması arasındaki ana bağlantı noktası. Engels de fabrikalardaki saatleri sömürünün ve işçilerin tahakküm altında tutulmasının sembolü olarak görmüştü.

ARA DİNLENMELERİ BİLE GASBEDİLİYOR

Ülkede her 3 işçiden 1'i haftada 50 saatten fazla çalışıyor. Haftalık çalışma süresinin 45 saat olması kağıt üzerinde kalmış durumda. Türkiye’de çalışanların yüzde 81,6’sı haftada 40 saat ve üzerinde, yüzde 18,4’ü ise 40 saatten az çalışıyor. İşçiler, “Müşteri velinimetimizdir yasasının 2. maddesine göre bu işyerinde ara dinlenmesi yasaktır” diye ara dinlenmeleri ile alay edecek hale geldi. Bazı işyerlerinde ara dinlenmelerinde işyerini terk etmek yasak. Tuvalete gitmek artık irili ufaklı birçok işyerinde gözetime tabi. Hafta tatili, siparişlerin olmadığı dönemlerde. Çoğu kamu ihalesi ile alınan şantiyelerde 7/24 çalışma esas.

POSASINI ÇIKAR AT

Uzun çalışma saatleri, en basitinden işçi sağlığı iş güvenliğine aykırı yük taşıma, itme, çekme hareketleri nedeniyle on yıl kıdemini dolduran işçilerin birçoğunda bel, boyun fıtığı gibi omurga hastalıkları artık sıradan. Omurga hastalıklarından birisine yakalanan işçiler, tedavi gördükleri için, rahat eğilip doğrulamadıkları için hastalandıktan en fazla bir yıl sonra, üstelik verimsiz olduğu gerekçesiyle işten de atılıyor. Posasını çıkarıp atmaktan farksız… Omurga hastalıklarını meslek hastalığı olarak kabul etmeyen bir sosyal güvenlik sistemi işliyor.

İKİ ÖRNEK: TOKAT, ORDU

Tokat’ın Çamlıbel ilçesinde bulunan, Gürcistan ordusuna bot üreten 75 işçinin çalıştığı Kılıç Ayakkabı Fabrikasında geçen yıl mart ayında 31 işçi zehirlenme teşhisiyle hastaneye kaldırılmıştı. İşçilerde kilo kaybı, uzuvlarda hissizlik ve yürüyememe gibi şikayetler bulunuyordu. Doğum tarihleri 1995 ile 2004 arasında değişen işçilere solvent etkilenmesine bağlı solvent polinöropatisi teşhisi konuldu. Tokat Yeşilyurt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü internet sitesinde ortak olduğu bu yavaş ölümleri şöyle duyurdu*: “Müdürümüz Nihat Aymak ve Kılıç Ayakkabı Üretim İşletmesi Yetkilisi Halis Kılıç İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzde 27 Ekim 2022 Perşembe Günü birlikte Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü imzalandı. Protokol ile Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) Kılıç Ayakkabı İşletmesinde çalışarak hazır meslek sahibi olup kalfalık belgelerini alacaklar, hem de lise tahsillerini tamamlayıp lise mezunu olabilecekler.” İşçiler hâlâ resmi olarak meslek hastalığı tanısı alabilmiş değil. Yardımsız uzun süre yürüyemeyen işçilerde kollarda ve bacaklarda hafif felç, hareket etkinliğinin kaybolması meydana geldi. Bakanlığın yaptığı denetimlerde işyerinde Temmuz 2022’den itibaren solvent bazlı yapıştırıcının kullanıldığı tespit edilmiş. Bakanlık müfettişlerinin tutanağında olay öncesi son 6 ayda yapıştırıcının fiziksel özelliklerinin, malzeme güvenlik bilgi formunda belirtilenden farklı olduğunun bilinmesine rağmen kullanımına devam edildiği tespit ediyor. Şubat 2023 itibarıyla üretimde kapasite artırımına gidilerek 400 metrekarelik alanda çok sayıda çalışanın bulunduğu, ortam havasına yayılan kimyasal maddelerle çalışanların fazla süre ve fazla miktarda kimyasala maruz kaldıkları ortaya çıkmıştı.

Ordu Fatsa OSB’de kedi kumu üretiminde, uzun mesailer yaparak çalışan beş işçi altı yıl çalıştıktan silikozis olup bir de işten atılıyorlar. Fatsa’da 2007'de kurulan BENTAŞ firması, faaliyete geçtiği 2009 yılından bu yana bölgedeki bentonit madenini işleyerek kedi kumu üretiyor. Fatsa OSB’de 350 kişinin çalıştığı firma, yıllık 200 bin ton üretim ve 70 milyon dolar ihracat geliri elde ediyor. İnsanın ciğerlerini taşlaştıran bir çalışma ortamında geçinebilmek için fazla sürelerle ölümüne çalışma, beş işçiyi şimdi hem ölümcül hastalıkla hem de işsizlikle baş başa bırakmış durumda.

* https://l24.im/mAjRcBH

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa