22 Temmuz 2024 04:50

Trump’a suikast, küresel sağa gaz

Donald Trump

Fotoğraf: Jacek Boczarski/AA

Paylaş

Geçtiğimiz hafta bir grup ABD temsilciler meclisi üyesinin oluşturduğu bir heyet, El Salvador’un otoriter lideri Nayib Bukele ile temaslarda bulunmak amacıyla El Salvador’a gitti. Tamamını Cumhuriyetçi Partili üyelerinin oluşturduğu heyette yer alan Matt Gaetz, Dan Bishop, Andy Biggs ve Alex Mooney, aynı zamanda partinin aşırı sağcı ve Trumpçı kanadından, göçmen karşıtı ve komplo teorici grubun önemli isimlerinden. Kendisi hakkında cinsel taciz, yasadışı uyuşturucu kullanmak, rüşvet yerine geçebilecek hediyeler kabul etmek ve meclis soruşturmalarını baltalamak gibi suçlamalardan araştırma komisyonu kurulmuş olan Matt Gaetz ise bu grubun en öne çıkan üyesi. 6 Ocak 2021’de yaşanan ve tarihe Capitol Baskını olarak geçen saldırının düzenleyicilerinden olan ‘Proud Boys’ adlı aşırı sağcı örgüt için Trump’ın kullanmış olduğu ‘geri çekilin ve bekleyin’ tabirini tekrar tekrar kullanmaktan çekinmeyen Florida Temsilcisi Gaetz, aynı zamanda parti içerisinde de yoğun eleştiriler alan bir isim. Arizona Temsilcisi Andy Biggs ise 2020 Başkanlık seçimlerinde Arizona eyaletinde 400 bin posta oyunun değiştirildiğini iddia ederek eyalet seçim sonuçlarına müdahale etmeye çalışan grubun içinde yer alması ile tanınıyor. Alex Money de kampanya parasını kendi şahsi harcamaları için kullanmak, özel şirketlerin ailesiyle birlikte tatil masraflarını karşılaması gibi konularda kongre etik komisyonun araştırmalarına mazhar olmuş bir isim. Aşırı sağcı grupları normalleştirmek, seçim sonuçlarına müdahale etmek, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının parçası olmak gibi özellikler ise tek noktada birleşiyor ki o da koyu Trumpçılık. ABD’de aşırı sağın merkez siyaseti ele geçirmesi bu bağlamda Latin Amerika’daki sağ otoriter çevrelerin dikkatinden kaçmıyor ve kasım seçimleri öncesi iktidarı ele geçirmesi muhtemel görülen bu isimlerle ilişkiler konsolide edilmeye çalışılıyor.

El Salvador, Trump’a yapılan suikast sonrasında en hızlı tepki veren ülkelerden biri oldu. Aynı şekilde Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei de Trump’a yönelik saldırıya en güçlü reaksiyon gösteren liderlerdendi. Milei saldırıyı kınamaktan daha da ileri giderek uluslararası solun çaresizlik içinde demokrasileri istikrarsızlaştırmak için şiddete başvurmalarının şaşırtıcı olmadığını, sandıklarda kaybedeceğini gördüğü an terörizme başvurduklarını yazdı. Milei’in Trump’a olan hayranlığı daha önceki karşılaşmalarında neredeyse Trump’ın ayaklarına sarıldığı utanç verici görüntülerle zaten biliniyordu. Ancak saldırganın kimliği daha belli bile değilken bunu iç politika malzemesi yaparak bir siyasi niteliğe büründürmek her ne kadar Milei’in karakterine uygun bir davranışsa da bir devlet başkanı ciddiyetine yakışmayacak diplomatik bir skandal. Bu arada Milei ülke ‘ekonomisini kurtarırken’ Arjantin Merkez Bankasındaki altın rezervlerinin ‘atıl durumda kalmaması’ için İngiliz bankalarına taşındığının ortaya çıkması da ülkenin nasıl bir iktidar tarafından yönetildiğini göstermesi açısından önemli.

Trump’a yönelik suikast teşebbüsüne bir tepki de Brezilya’dan geldi. Eski Başkan Bolsonaro kendisine yönelik 2018’de yapılan bıçaklı saldırı girişimi ile bir paralellik kurarak sosyal medya hesaplarından nedense sadece muhafazakarların saldırıya uğradığını yazarak, Milei’e yakın bir biçimde saldırının ‘küresel sol’ diye adlandırdıkları gruplar tarafından yapıldığını ima etti. 2018’deki bıçaklı saldırı sonrasında hastanelik olan Bolsonaro kampanyasını yarıda kesmek zorunda kalsa da seçmen desteği önemli ölçüde artmış ve seçimleri kazanarak başkanlık koltuğuna oturmuştu. Başkan Lula da Silva da aynı paralelliği kurarak saldırıdan en çok Trump’ın faydalanacağı yönünde açıklamalarda bulundu. 2018’de Bolsonaro saldırıdan sonra hem sempati toplamış hem de kampanyasını yarıda kestiği için birçok konuda fikir belirtemeyerek merkezde bulunan seçmenler açısından da oy verilebilirliğini korumuştur. Bolsonaro ve Trumpçı klikler arasındaki yakın ilişkiler ise herkes tarafından bilinen bir durum.

Trump’ın başkan seçilmesi durumunda Latin Amerika’nın birçok ülkesi için sıkıntılı bir dönemin de başlayacağını tahmin etmek güç değil. Trump’ın Başkan Biden’ı yaşı ve zayıflığı konusunda eleştirirken Meksika’dan istediği her şeyi aldığını yeni dönemde Ekonomi Bakanı olacak olan eski Dışişleri Bakanı Marcelo Ebrard’ın ismini sürekli olarak anması buna örnek olarak gösterilebilir. Trump’ın muhtemel başkanlığı bu sebeple bölgede kaygı uyandırıyor. Bir yandan da birçok çevre için yeni ve daha kuvvetli bir sağ dalganın öncüsü ve destekçisi olarak görülüyor.

Trump’a yönelik suikast girişiminin ABD’deki seçim sonuçlarına büyük etkisi olacağı düşüncesi de çok güçlü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa