Karadeniz’de on binlerin yürüyüş güzergahı yıkıcıların hedefinde
Fotoğraf: Cemalettin Küçük
13 Şubat 2024’te Çöpler-İliç-Erzincan Kompleks Metal İşletmesi liç yığınında yaşanan büyük akma sonrası, bu tür işletmelerin gerçek yüzü tartışılır oldu. Bir kısım iletişim kurumları konuyu detayı ve geçmişiyle irdelerken, bir kısmı bu yıkımı bir kaza olarak niteleyip geçiştirmek çabasına ortak oldu. Konuyu o dönemden bu yana detayıyla irdeledik. Hem bu köşemizde hem de birçok programda.
Meselenin sadece akma ile ilgili olmadığını, yaşanan olayın bir kaza olmadığını, bu tür akmaların bir kısmı büyük boyutlu olmakla birlikte çok kez yaşandığını, yaşanan her olayın unutturulmaya çalışıldığını, kamuoyundan gizlendiğini, yapılan suç duyurularının ya işleme konmadığını ya da yargı sürüncemesinde kaldığını defalarca belirttik. Bir tek Türkiye’de değil Tuna Nehri komşularımız Romanya ve Macaristan’da da benzer olayların yaşandığını ve sonuçlarının Karadeniz için ağır olduğunu anlatmaya çalıştık. Ancak asla duyulmadı, işitilmedi ve yıkımlar için yeni yeni yasal değişiklikler ile her türlü faaliyetin üstünde madenciliğin tek geçerli işlem olacağı alt yapılar kuruldu. İliç için kurulan araştırma komisyonu hem adından hem de çalışma yönteminden baktığımızda, bir araştırma değil, yeniden bu felaketleri hazırlama komisyonu olarak “mış” gibi işleme çabasında. Çoğunluğu oluşturan iktidar kanadı üyelerinin aklamak üzere konumlandığını, komisyona katılınca yerinde gördük.
9 Temmuz 2024’de komisyonun çağrısıyla TMMOB ve bazı oda birimleri ile toplantıya katıldık. Bilgilendirme aşamasında iktidar üyelerinin tepkilerini ve aradan bizim duymadığımız ama daha sonra tutanaklardan gördüğümüz sözler ile oturum başkanına sözlerimizin kesilmesi doğrultusunda telkin niteliğinde sözler iletildiğini gördük.
Özellikle daha önce yaşanmış sorunların dile getirildiği sırada bir vekilin oturum başkanına söylediği söz! Ardından diğer vekilin ki.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) – Bilimsel bir şey yok içinde, kendi görüşlerini ifade ediyor.
RESUL KURT (Adıyaman) – Sayın Başkanım, yeteri kadar dinledik.
(Araştırma-İliç, 9 Temmuz 2024, Meclis tutanağı, s.33)
Oysa daha yeni konulara giriş yapmışken, sorunun sadece İliç’le kısıtlı olmadığını, yıkımın işletmenin her aşamasında olduğunu anlatmaya çalışırken müdahil olmaya başladılar. Sonra, ‘Soru ve yanıt kısmında açalım’ diyerek geçiştirilmek istendi. Odalarımızın konu ile ilgili bilgilendirilmesinde Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı A. İrfan Türkkolu’nun sunumundan sonra, oturum başkanı sözlerini şirketlerin asılsız verileri üzerine kurarak, oda başkanımızı yalanamaya çalıştı. Özellikle alanda ziraat acısından bir sıkıntı olmadığını vurgulaması ilginçti.
(Abdurrahman BAŞKAN) - “Üçüncü konumuz da -ben aynı zamanda bir ziraat mühendisiyim- İliç’teki madenin üstünde inanın hiçbir şey yetişmiyor, yani üzeri bayağı bir kayalık ve en ufak bir şey tarımın yapılma imkanı da kesinlikle yok ki oradan Tunceli’ye kadar olan bir havzada, o kısımda… Ovadan bahsetmiyorum, madenin birebir yapıldığı sahadan bahsediyorum yani, bilgi verirken biraz bilgi eksikleri de …” (s.75-76)
Orası tarım merkezi ve İliç tulum peynirinin merkeziydi. Ayrıca yeni gelen bilirkişi raporunda, tarımsal faaliyetlerin ne denli zarar gördüğü açık ve net yazılıyken bu sözler söyleniyor.
Bunun gibi birçok yanlış sözlerle sataşmalar oldu. Sonra sorular soruldu. Ancak sorudan daha çok, altın işletmeciliğinin önü nasıl açılabilir üzerine görüş dinledik. Kısacası şu ki Meclis komisyonu bizi dinlemek yerine bize telkinde bulunmaya çalışan iktidar vekillerinin sunumlarıyla geçti! Muhalefet vekillerinin konuyu açmak için sordukları sorulara vereceğimiz yanıtlar sürekli kesintiye uğratıldı.
Tartışmalarda, “Vekilin sözünü kesmeyin” diyerek süreyi komisyon üyelerinin konuşmalarına ayırdılar. Defalarca sözümü kestiler. Şimdi soralım: Sunumumu kesmeye çalışarak “Bilimsel olmadığını” söylediğinizde; bu sürecin yaşanacağını onlarca yıl önce belirlemiş, dize getirmiş, belgeselinde yer almış (Fırat’ın Siyanürle İmtihanı, Çepeçevre, Özer Akdemir, 2012), son birkaç yıldır tehlikeyi sürekli gündemde tutmuş birisi olarak, sizin için bilimsel öngörünün hangi temellere dayanması gerektiğini merak ediyorum?
TMMOB Yönetim Kurulu üyesi ve İliç Komisyonu üyesiyken, iki kez mahkeme keşfinde bulunmuş, (13 Nisan 2022 ve 6 Aralık 2023); her defasında buranın nasıl akacağını mahkeme ve bilirkişi heyetlerine iletmişiz. Söylediklerimiz gerçekleşmiştir. Üstüne üstelik TMMOB’nin açtığı davlarda bu iddialar dosyalarda mevcut. Bu konuda ne dersiniz? Öngörüler gerçekleştiği halde, bu konuda söylenenler bilim dışı mıdır?
Şimdi size anımsatmak gerekir diye düşünüyorum. Komisyon üyesi olarak araştırmalarda bulunmak gerekmez mi? Daha önce bu konuda neler denilmiş, hangi çalışmalar yapılmış araştırmak gerekmez mi? Hele ki hukuk öğrenimi görmüş olanların, olaylar arası bağların en önemli noktalarını birbiri arasındaki ilişkiyi çözümlemesi gerekmez mi?
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) – Vekilim, hiçbir yerde böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylüyor arkadaşlar. (s.96)
Evet, bunu TMMOB ve Metalurji Mühendisleri Odası olarak söylüyoruz. Söyledik. Konunun sadece yığın akmasıyla sınırlı olmadığını, her aşamasının yıkım olduğunu kaç kez kanıtlayacağız? Onlarca vakaya tanık olarak bunu söylemek gerekmez mi?
***
Komisyonda temel vurgulardan birkaçı (Meclis tutanağından):
“Altın işletmeciliğinin ne kadar ne miktarda olduğunun hiçbir önemi yoktur ya da nerede olduğunun hiçbir önemi yoktur, bir tek koşulu vardır; işletmeye izni kim veriyor? Evet, bizim ülkemizdeki yasalar, Irak’ın yasalarından daha fazla şirketler lehine olduğu için, bizim ülkemizde artık her taraf bu hale geldi.”
Ve son söz: Evet, “Ege’de sular ısındı” deyince hemen aklımıza Yunanistan’la dalaş gelir. Oysa gerçekten Ege’de sular ısındı, çünkü İda-Kaz Dağları delik deşik edildiği için yer altındaki su akiferlerinden gelen sular artık soğuk değil. Ve bu yüzden de oranın ekolojisi bozuldu. Bu yüzden, bu korular üzerinde 30 yıldır çalışan biri olarak söyleyebiliyorsam bu tür işletmeciliğin bırakın bize, dünyaya bile faydası yoktur. Değil İliç’te Türkiye’de de yasaklansın, dünyada da yasaklansın.”
Kısa durum şu: İliç Araştırma Komisyonundaki iktidar mensubu üyelerin tutanaklardaki söylemlerine bakınca da anlaşılacaktır ki konuyu çözümlemek değildir dertleri. Bu işlemlerin artırılması gerektiği konusunda telkin derdindeler. Bu tartışmalar sürerken bu yıl temmuz-ağustos aylarında Türkiye’de 500’den fazla yerde maden sahası ihaleye çıkarılıyor. Karadeniz’deki yerlerin ihale tarihi 9 Ağustos 2024. Nagasaki’ye atom bombası atılmasının yıl dönümü. Karadeniz dağlarına atılacak bombaların yerleri yaylalardır. Yani suyun kaynağı. Başta Trabzon Madur Dağı etekleridir. Soğanlı Dağı ve etekleridir. Karadenizli dağlarını işgalcilere bırakacak mı?
- ‘İklim krizi’ değil, krizin iklimi 18 Aralık 2024 04:41
- Dersim’e maden operasyonu hazırlığı 21 Kasım 2024 04:41
- Meydana maya çalmaya çağırıyoruz 16 Ekim 2024 04:53
- Kim izin veriyor? 02 Ekim 2024 04:42
- Nefret öğretisi şiddet doğuruyor 18 Eylül 2024 04:45
- 'Nasıl olmayacaksa öyle olmayacak' 28 Ağustos 2024 04:11
- Renkli, temiz ürünlerimiz var(!) 21 Ağustos 2024 04:49
- Yeni güvenlik anlayışının ekolojik yükü 07 Ağustos 2024 05:21
- Enerjide santral-terminal-koridor 10 Temmuz 2024 04:35
- Hep aynı kandırmaca 26 Haziran 2024 04:48
- Kangal Bakırtepe madeninde bilirkişi keşfi 12 Haziran 2024 04:40
- Siyanürlü madenlerin önünü kim açtı? 29 Mayıs 2024 04:31