25 Temmuz 2024 04:40

Çalışarak yoksullaşma

Vergide adalet yazılı dövizi taşıyan kadın

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Türkiye’de emekçilerin durumu, son yıllarda giderek kötüleşen ekonomik koşullar, sürekli artan enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle daha da zorlaşmaya başladı. Enflasyondaki artışın hız kesmemesi, ücret artışlarının fiyat artışlarının gerisinde kalması, milyonların ciddi anlamda alım gücü kaybı yaşamasına neden oldu. Bu durum, sadece asgari ücret ve civarı ücret alanlar için değil, genel olarak ücretli emekçilerin tamamına yakını açısından da önemli sorunlar yaratmaya başladı.

Fiilen çalıştığı halde yoksulluk sınırının altında kalan birey ve hane halkları sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye’de birkaç yıldır kelimenin tam anlamıyla ‘Çalışarak yoksullaşma’ durumu yaşanıyor. Mehmet Şimşek öncülüğünde uygulanan son ekonomik program sonrasında bu durum daha belirgin hale geldi. Nitekim Şimşek programı çerçevesinde art arda açıklanan vergi paketlerine bakıldığında, hükümetin ekonomi politikasının özünü ‘az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi’ alınması oluşturuyor. Gelirine göre az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alınması kaçınılmaz olarak hem yoksullaşmaya hem de gelir dağılımının yoksul emekçiler aleyhine bozulmasına neden oluyor.

Temel gıda ürünleri başta olmak üzere, mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artış devam ediyor. Özellikle gıda fiyatları son üç yıldır sürekli artıyor ve bu durum özellikle düşük gelirli hane halklarının yaşadığı ekonomik zorlukları daha da derinleştiriyor. Dünya çapında gıda fiyatlarında yaşanan düşüşe rağmen Türkiye’de gıda fiyatlarının artmaya devam etmesinin mantıklı açıklamasını bulmak zor.

Asgari ücretin ücretli emekçilerinin büyük bölümü için temel geçim kaynağı olması ve bu yıl ara zam yapılmaması nedeniyle mevcut ücret düzeylerinin yetersiz kalması, emekçilerin günlük yaşamında özellikle barınma ve gıda harcamaları üzerinde büyük bir baskı oluşturmaya başladı. TÜİK verilerine göre, ücretli emekçiler gelirlerinin büyük bir kısmını gıda, barınma (kira, elektrik, su, doğalgaz vb.) ve ulaşım gibi temel giderlere ayırıyor. Temel gıda maddeleri, günlük hayatta en çok tüketilen ürünler arasında yer alırken, son yıllarda gıda enflasyonundaki aşırı artış nedeniyle milyonlarca emekçi ailesi en temel besin ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyor.

Türkiye’de bir işte çalışıp da elde edilen gelir düzeyi ile asgari ekonomik ve sosyal hizmetlere ulaşamayan, toplumun diğer kesimlerine göre görece yoksulluk içinde kalan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Düzenli bir işi olanlar bile çalışmaları sonucunda temel gereksinimlerini karşılayacak düzeyde gelir elde edemediği için ciddi anlamda borç yükü altına girmek zorunda. Enflasyonla mücadele bahanesiyle sermayeyi koruyup kollamayı merkeze alan mevcut ekonomik program ile ücretli emekçilerin yaşadığı yoksullaşmanın önüne geçilebilmesi mümkün değil.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezinin verilerine göre kredi ve kredi kartı borçlanmalarının son bir yıl içinde büyük artış görülürken, borçlanma faizlerindeki hızlı artış nedeniyle borç geri ödemelerinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Parasal sıkılaştırma politikaları ve bankaların kredi verme politikalarındaki değişikliklerin borçlanmaların azalmasına etkisi beklendiği kadar olmadı. Nitekim genel olarak bakıldığında hane halkının borç miktarlarında ve borçlarını ödeyemeyen kişi sayısında ciddi artışlar var. Bu eğilimin işçiler, kamu emekçileri ve emeklilere yönelik olarak uygulanan mevcut ücret ve gelir politikaları ile yüksek enflasyon ikileminin de etkisiyle önümüzdeki aylarda daha da derinleşmesi şaşırtıcı olmayacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa