26 Temmuz 2024 04:45

LGS: MEB’in başarısızlıktan öte erdemsizliği

LGS sınavı

Fotoğraf: Milli Eğitim Bakanlığı

Paylaş

Başı, sonu, ortası… Hangi konu ve onun hangi evresine baksak, nadiren olumlu yönde bir gelişime rastlıyoruz. MEB ve ÖSYM her sene daha az veri bilgi açıklıyor. Oysa LGS ve YKS sınavlarının en küçük ayrıntısı bile mevcudu değerlendirme ve daha iyisini oluşturabilme için çok önemlidir. OECD PISA raporları bunun örneğidir.

Bugün yine bir dinci skolastik sansürle, kapatmaca ile karşılaştık. Bakanlık önce LGS, şimdi de yerleştirme sonuçlarını açıkladı ama bilgi vermiyor. Ayrıntısı çok basitçe bilinen, ilerleme yönünde yeni düzenlemeler için çok temel olan, her şeyden önce analiz, doğru değerlendirme ve doğru karar için elzem olan LGS-puanlı ve yerel yerleştirme sonuçlarına dair hiçbir ayrıntı verilmemiş bulunuyor.

Boş kontenjanlar mecburen açıklanmak durumunda, o da sadece merkezi sınav puanı ile yerleştirme ile sınırlı bir tablodan oluşuyor, bu tek tablodan bazı bilgileri çıkarmaya ve yorumlamaya çalışacağım.

MEB’İN ERDEMSİZLİĞİ: LGS BİLGİLERİNİ SAKLAMA, GERÇEĞİ/BAŞARISIZLIĞI GİZLEME

MEB, “erdemli kamil/yetkin” insan yetiştirecekti hani? Erdeme ve değerlere ne anlam yükledikleri ayrı bir konu ama erdem ile ilgili tartışmasız kabul edilen unsurlardan biri hakikat arayışıdır, hakikat arayışının birinci şartı bilgidir.

MEB erdemli mi, bilgi ile hakikate erişmek istiyor mu yoksa bilgileri gerçeği mi örtmeye çalışıyor?

Bilgi ile “Kendini bil” ile bilmek ile başlar erdem/bilgelik. Yunus “Sen kendin bilmezsen” diye devam eder.

Bilgisizlik, cehalet ancak cehalet doğurur.

Daha kötüsü, kamuoyunu, halkı cahil bırakmaya kalkarsan, bunda daha büyük bir art niyet, daha büyük bir gizli niyet, cehaletten daha büyük bir kötülük olabilir.

EĞİTİM ŞART, EĞİTİM İÇİN BİLGİ ŞART: BİLMEK DOĞRUSU VE DAHA İYİSİNİ PLANLAMAK İÇİN ELZEM

Eğitim hepimizin ayrılmaz parçası ve ortak bir toplum olma hasletimiz ise her birimizi doğrudan ilgilendiriyor, her yapılan her birimizi, her aileyi, tüm toplumu ve memleketi derinden etkiliyor. Sınav sonuçlarının ayrıntılarının bile açıklanmadığı bir durumda yurttaşlar, eğitim bilimciler, bilim kişileri, her bir öğrenci, her bir veli, her bir öğretmen süreci nasıl okuyup nasıl geliştirebilecek? Bunun için bilgi şart.

MEB: LGS’DE EN TEMEL BİLGİLERİ BİLE PAYLAŞMADI, BAŞARISIZLIĞINI GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR

2012’lere kadar soru türlerine göre doğru sayıları ve ham doğru ortalamaları illere kadar, son yıllarda da en azından okul türüne göre yerleşme durum bilgileri paylaşıyordu. Son yıllarda il ayrıntıları verilmemeye başladı.

Örneğin 2020 yılı için Türkçe: 20 soru, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük: 10 soru, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi: 10 soru, Yabancı Dil: 10 soru, Matematik: 20 soru, Fen Bilimleri: 20 olmak üzere 90 sorudan;

  •  Doğru yanıt sayısı 10+5.5 +6.39 + 3.53 + 4.89 +10.21 = 40.52 (yüzde 45.02),
  • Ham doğru yanıt sayısı 7.44 + 3.86 + 5.43 + 2.56 +2.55 + 7.82 = 29.66 (yüzde 32.96),
  • Sınav ortalaması 286.35,
  • Öğrencilerin yüzde 29 kadarı 300-399 arası ve
  • Yüzde 7.85’i 400 üstü puan almış bulunuyordu.

Sınırlı da olsa geçmiş yıllarda bunun gibi bazı tablo, grafik ve bilgiler açıklanıyordu.

MEB bu yıl bu bilgileri de vermeyerek, başarısızlığını gizlemeye çalışıyor.

2024: SINAVA KATILIM DA SINAV BAŞARISI DA YERLEŞTİRME ORTALAMA PUANLARI DA DÜŞMÜŞ GÖZÜKÜYOR

MEB bilgileri gizlemeye başladı ama açık erişilebilir tablolarda çıkarabildiğimiz birkaç nokta yine de acı tabloyu, geriye gidişi gösteriyor.

Açıklamaların satır aralarına bakılırsa, örneğin Bakanlığın şu basın açıklaması üzerinden, “Bu yıl LGS merkezi sınavına başvuran 1 milyon 38 bin 544 öğrencinin 992 bin 906’sı sınava katıldı (…) okulların kontenjanı da 203 bin 638 öğrenci olarak belirlendi. Buna göre öğrencilerin yüzde 83.85’i yerel, yüzde 16.15’i ise merkezi yerleştirme sınav puanıyla kayıt yaptıracak” ifadelerinden bir hesaplama yaparsak yani;

  • Yüzde 16.15 merkezi puanlı yerleştirme ile yerleşecekse, bu kontenjan 203 bin 638 ise,
  •  Buna göre toplam mezun sayısının 1 milyon 260 bin 916 olduğu ortaya çıkar.
  •  992 bin 906 sınava girdiğine göre, 268 bin 10 öğrenci (öğrencilerin yüzde 21.26’sı) sınava bile girmemiş demektir.

Sınava girenlerin ise bölgelere, illere, ilçelere, okullara, cinsiyet gruplarına, yaş gruplarına göre zaten bir ayrıntısını göremiyoruz ama elimizdeki tek veri okullara göre taban puanlarını dikkate aldığımızda başarısızlık kendini açığa vuruyor.

Okul Türüne Göre Ortalama Taban Puanları ve 300 Puan Altında Kalan Okul Sayısı

Okul veya Program Türü

Okul Sayısı

Ortalama Taban Puanı

300 Altı Taban Puanlı Okul Sayısı

300 Altı Taban Puanlı Okul Yüzdesi

Anadolu Meslek Programı

38923735491,00

Anadolu Teknik Programı

78727056071,16

Anadolu İmam Hatip Lisesi

71028538954,37

Hazırlık Sınıfı Bulunan Anadolu İmam Hatip Lisesi

1093801513,76

Anadolu Lisesi

476394336,93

Hazırlık Sınıfı Bulunan Anadolu Lisesi

6036000,00

Hazırlık Sınıfı Bulunmayan Sosyal Bilimler Lisesi

6036946,67

Sosyal Bilimler Lisesi

4838900,00

Fen Lisesi

36142610,28

Hazırlık Sınıfı Bulunan Fen Lisesi

1046900,00

Toplam

3010 135344,95

Elimizde tam sayılar maalesef yok ama okul taban puanları üzerinden ve kontenjanları üzerinden bir kestirimde bulunursak, öğrencilerin 120 bin kadarı 300 ve üstü puanlı okula yerleşebiliyor.

Yani 300 puan dikkate alınırsa 1 milyon 261 bin öğrenciden tahmini yüzde 10’u kadarı soruların yarısından fazlasını yanıtlamış olabilir.

Dahası başarısızlık önceki yıllara göre, örneğin 300 puan altında kalanları kıyasladığımızda, çok daha artmış bulunuyor. Örneğin 2019’da 300 puan altında taban puanı olan okul veya program oranı yüzde 24 iken 2024’te yüzde 45.

BAŞARISIZLIĞIN ÇOK SEBEBİ VAR, EN GÖRÜNÜRLERİ İMAM HATİP ORTAOKULLARI, DEĞERLER EĞİTİMİ, DİNCİLEŞME

Başarısızlığın sebepleri çok. Bunları değerlendirebilmek için MEB’in sınav ayrıntılarını, kişi haklarını ihlal etmeyecek her tür veriyi, okula kadar açıklaması gerekiyor.

Daha makro bir öngörüde bulunursak 2012’den bu yana en bariz değişiklik imam hatip ortaokullarının tekrar açılması ve yaygınlaştırılması ile tüm eğitim öğretim sürecinin dincileştirilmesi, değerler eğitimi altında dini muhafazakarlığın öne çıkarılması. MEB’in karar vericilerinin de yaygın şekilde AKP/Milli Görüş ve çeşitli cemaat mensuplarından oluşturulması. O halde bunların başarısızlığın artmasında ciddi bir payı olsa gerek.

En asgari yorumla, eğitim öğretimimiz zaten çok başarılı değildi, son yıllarda yapılanların işi daha da kötüleştirdiği çok açık.

O halde ne yapmalı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa