27 Temmuz 2024

Roma’nın gurbet kuşları!

Those About to Die dizisinin afişi

Aylardır tanıtımı yapılan ve beklentinin hayli yükseldiği “Those About to Die” dizisi hayal kırıklığı yaratmışa benziyor. Amazon Prime’da gösterilen dizi IMDb puanlarına, sosyal medya yorumlarına bakınca bu yüksek beklenti karşılanmamış gibi. On bölüm halinde yayımlanan ve devamı da gelecekmiş izlenimi veren dizinin akıbetinin ne olacağını göreceğiz ama madem ki azmedip bu on bölümü izledik, biz de kendi bakış açımızdan bu dizinin neden olamadığını anlatmaya çalışalım.

Hikaye, anlatıcının ifadesiyle “Roma İmparatorluğu’nun çürümeye başladığı” bir dönemde Roma’yı yakan Neron’un ardından başlayan iç savaşın sonrasında, milattan sonra 76 yılında Flavius Hanedanı’nın hükümranlığı döneminde geçiyor. Sokaklardan yetişerek zor koşullarda hayata tutunan Tenax adlı bir adamın ağzından dinliyoruz hikayeyi. Tenax, dönemin meşhur at yarışlarına bahis oynatan merkezin sahibi. Haliyle imparatorluk üyeleriyle, senatör ve soylularla arasını iyi tutmak sorunda. Öyle de yapıyor. Hem toplumun hem de iktidar kliklerinin sosyolojisini iyi okumayı bilen bu fırsatçı adam, zaman içerisinde yükselirken kendisiyle birlikte Flavius Hanedanı’nın kibirli ve kötücül ismi Domitian’ın tahta giden yolunu da döşüyor. İktidar sermaye bağlantısına iyi bir örnek!

Şaka bir yana, bu bağlantıya dair tutarlı bir anlatısı var dizinin. Sermaye ile iktidar ilişkisinin nasıl kopmaz bağlarla birbirine geçmiş olduğunu değil yalnızca, aynı zamanda suç ve gasp olmadan ‘yetim hakkı çalmadan’ birikim inşa edilemeyeceğini de görüyoruz. Domitian’ın kardeşi İmparator Titus’un ortadan kaldırma hırsının arkasında da temsil ettiği ‘büyüyüp yeşeren’ ve Tenax’ta vücut bulan yeni bir sınıf var. Tam bu noktada at yarışı takımına sahip olmanın bugünkü spor kulüpleriyle eşleştiğini de belirtelim.

Ama ne var ki bu büyük resmin, genel çerçevenin altındaki küçük anlatılarda çıkıyor sorun. Eskizi güzel duran bir resmin, ince işlerinin becerilememesi gibi. Domitian’ın çoğu zaman karikatüre dönüşen kötülüğü, motivasyonunun sağlam kurulamaması örneğin. Aylar sürecek gelişmelerin birkaç sahneye sığdırılabilmesi. Bazı büyük krizlerin Türk dizileri gibi çözülmesi. Misal, bir ihanetin ya da komplonun ‘tesadüfen’ orada olan birisi tarafından duyulup ilgili kişiye aktarılması. Koskoca sarayda ya da kolezyumda kahramanımızın en doğru yerde ve zamanda olup tam da duyması gereken şeyi duyması vb.

Modern devletlerin birçok formunu temel aldığı Roma, kuşkusuz entrikaların, ayak kaydırmalarının ve kanlı bir rekabetin arenasıydı. Ama bunları siyasi tarih kitaplarında anlatıldığı gibi birbirinin ardı sıra anlatırsanız ortaya bir hikaye çıkmaz. Hele de görsel olarak hayat bulacak bir hikaye hiç çıkmaz. Olaylar ve insanlar arasındaki bağlantılara dramatik unsurlar eklemek zorundasınız. Kuşkusuz Daniel P. Mannix’un romanından yola çıkarak bu dizinin senaryosunu yazanlar, ilk üç ve son iki bölümü yöneten Usta Yönetmen Roland Emmerich de biliyor bunu. Hatta bizden daha fazla ama işte bazen olmayınca olmuyor.

Peki, hiç mi oldurmaya çalışılmamış bu dramatik yapı. Afrika’dan kopartılıp Roma’ya gelmeye mecbur bırakılan anne ve üç çocuğun hikayesi için verebileceğimiz cevap, evet. Ama biraz fazla evet bu kez de. İki kızı, kendilerini korurken bir Roma askerini öldürdüğü için köle olarak satılmak üzere alıkonulup başkente götürülmek istenen annemiz Cala, limana gidince bir de ne görsün, oğlu da esir alınmış. Ama herkesi yerlerde sürükleyen korkunç Roma askerleri bunların yan yana gelmesine izin veriyor. Cala da çocuklarının peşinden başkente gidiyor. Kızlar iki ayrı aileye satılırken, oğlan annesinin nasihatini dinleyerek gladyatör olmaya karar veriyor. Hayret o evlerden biri Tenax’a ait. Kızını almak için eve girip ölümden döndükten sonra on beş dakika içinde Tenax’ın en güvendiği insan haline geliyor Cala. Bir bölüm sonra kasanın başına geçiyor. Yani bu kadın için bütün yollar gül bahçesiyle donanıyor adeta. Evet, büyük kızı az kalsın ‘kötü yola’ düşeyazıyor, oğlan arenada ölüm tehlikeleri atlatıyor ama ne gam. Kimsenin yanına yaklaşamadığı dev Gladyatör Flamma’nın odasına girip yarım metre ötede sevişirken suyuna ilaç atıp yakalanmayacak kadar şanslı bir kadın Cala. Alın size Netflix Türkiye dizisi! Bir de Yeşilçam filmlerinde evlatlarının başına acıklı şeyler gelince dipte köşede abartılı gözyaşı döken anneleri de aratmıyor.

Bu diziye bir ikinci sezon şansı verirlerse Roma’nın iki gurbet kuşu Tenax ve Cala’nın kaderini izlemeyecekmişiz gibi görünüyor. Bütün olumsuz eleştirilere rağmen ikinci sezon gelecekmiş gibi görünüyor.

Evrensel'i Takip Et