27 Temmuz 2024 04:56

Halkın cezalandırılması girişimine karşı halkın karşı çıkması belirleyici önemde

Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: TCCB 

Paylaş

Çarşamba günü AKP Meclis Grubunda konuşan Erdoğan’ın, yerel seçim öncesi ayarlarına döndüğüne tanık olduk.

Sokak hayvanlarını katletme yasa teklifinin geri çekilmesini isteyenleri “çığırtkanlar” diyerek hedef alan Erdoğan, milletvekillerinin bu yasanın çıkarılması sürecinde gerektiği kadar gayretli ve sert olmadıklarını ima ederek azarladı. Vekillere yasayı mutlaka çıkarmak için çalışmalarını emretti! Böylece köpekleri katletme yasasının mevcut haliyle çıkarılması için MHP ve AKP grubu içindeki yasanın böyle çıkmasına karşı olan vekillere de ayar verdi.

Erdoğan’ın vekillerine böyle ayar vermesinden hemen sonra yapılan Meclis oturumunda, DEM Parti Milletvekili Ali Bozan’ın; TÜİK’in enflasyon üstünden yaptığı manipülasyonla emekli maaşları ve asgari ücretlilerin maaşlarına düşük zam yapılmasının bilerek ve istenerek yapılan bir manipülasyon olduğunu, bunun “hırsızlık” olduğunu söylemesi üzerine kürsüye yürüyen AKP’li vekiller; Bozan’a saldırdılar. Tekme, tokat ve yumrukların konuştuğu saldırıda CHP’li vekiller araya girerek saldırganları durdurabildi.

Aynı saatlerde Meclisin dışında ise polis, Mecliste görüşülen ve sokak hayvanlarının katledilmesine yol açacak yasayı protesto eden hayvan hakları savunucularına kalkan, cop, gaz, tekme ve tokatla saldırdı; onları yerlerde sürükleyerek, gözaltına alarak dağıtmaya çalıştı.

Erdoğan partisinin grup konuşmasında çok şeye değindi ama konuşmada iki önemli mesaj verdi.

Bunlardan birincisi “Belediyelerin SGK’ye borçları”nın kaynağından kesilmeye başlanacağıydı. İkinci mesajı ise “yumuşama/normalleşme” sürecinin kriterini değiştiren bir mecraya yöneldiği idi.

ERDOĞAN’DAN AKP VE MHP’YE OY VERMEYEN HALKI CEZALANDIRMA HAMLESİ!

Erdoğan’ın grup konuşmasındaki sert üslubun yanında en dikkat çekici bölümü Özgür Özel’e çağrı yaparak belediyelerin SGK borçlarının artık kaynağından tahsil edileceğine ilişkin söyledikleriydi.

Erdoğan bu konudaki girişimlerini CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hitaben “Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin, belediyeleriniz sosyal güvenlik kurumuna olan birikmiş borçlarını ödesinler… Öyle 25 kuruşa simit yok. Milletin varlığını değişik yerlerde harcamaya müsaade yok. Hazine ve Maliye Bakanlığı, artık bunların tahsilini kaynağında yapacaktır. Bunu böyle bilesiniz” diyerek ifade etti.

Bu konuşmayı izleyen ve son yıllarda tek adam rejiminin muhalefet karşısındaki mücadele yöntemlerini bilen herkesin aklına büyük depremin yıl dönümü vesilesiyle gittiği Hatay’da 3 Şubat 2024’te yaptığı konuşmasında söylediği “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı” sözleri geldi. Çünkü bu sözlerle Erdoğan “Eğer bize oy vermezseniz size hizmet gelmez” demek istiyordu.

Şimdi, iktidarın 22 yıldan beri hiç sözünü etmediği SGK alacaklarıyla ilgili olarak “Hadi bakalım sosyal güvenlik borçlarınızı ödeyin” diyerek zaten gelirleri enflasyon tarafından kemirilen, kreş, cemevi, kütüphane… gibi sosyal hizmetleri bile “tasarruf önlemleri” adı altında engellenmek istenen belediyelerin merkezi bütçeden aldıkları paya “Borçlarının kaynaktan kesilmesi” şeklinde el konulması; onları su, kanalizasyon, temizlik… gibi en temel hizmetleri bile yapamaz hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Dolasıyla iktidar, muhalif belediyeleri çalışamaz hale getirip muhalif belediyeleri iş bilmezlikle, beceriksizlikle suçlayıp belediyeleri tekrar kazanmayı amaçlarken aynı zamanda kendisine oy vermeyen halkı da cezalandırmayı amaçlamaktadır.

PARTİLER ARASINDA POLEMİĞİ AŞAN BİR MÜCADELE HATTININ OLUŞTURULMASI BELİRLEYİCİ ÖNEMDE

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan belediyelerin SGK borçlarını 96 miyar TL olarak açıkladı. Bu borcun yüzde 80’inin belediye şirketlerine, mevcut borcun yüzde 67’sinin CHP belediyelerine ait olduğunu söyleyen Bakan Işıkhan, belediyeler arasında ayrım yapmadan bildirim yaptıklarını söyledi; ancak buna pek inanılmıyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan’ın çağrısına şu yanıtı verdi: “Belediyeleri hizmet yapamaz hale getirip ‘Efendim CHP belediyesi bu’ diye göstermeye çalışıyor. O bunu yapsın, SGK borçlarını kessin, hizmet etmeye engel olsun, ben de çıkayım meydan meydan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sırf kendi beceriksiz yönetimi değişecek diye korkusundan, CHP’lilerin yönetim yetkinliğini elinden almak için bu oyuna nasıl başvurduğunu anlatayım!”

Gelinen aşamada apaçık ki Erdoğan’ın halkı cezalandırma hamlesine karşı Erdoğan’la Özel, AKP ile CHP, AKP ile DEM Parti ve öteki bazı muhalefet partileri arasında bir polemiğin ötesine geçmek bir zorunluluktur. Çünkü iktidarın bu halkı cezalandırma girişimine karşı ancak halkı karşı çıkaracak mücadele yöntemlerinin geliştirilmesiyle başarılı olmak mümkün olabilecektir. CHP, DEM Parti ve tek adam rejimine karşı tüm demokrasi ve emek güçleri ortak bir mücadele hattında girdikleri ölçüde iktidarın bu saldırı hamlesi boşa çıkarılabilecektir. Gerçek bir muhalefet ittifakı da bu mücadele içinde oluşturulabilecektir!

BAHÇELİ’Yİ TEDİRGİN ETMEYECEK ‘NORMALLEŞME’ MÜMKÜN MÜ?

Erdoğan’ın grup konuşmasını izleyenler “Erdoğan eski ayarlarına geri döndü” diye düşünürken, “yumuşama/normalleşme” sürecinin sonuna mı geliyoruz diye düşündüler.

Ama klasik ayarlarına geri dönen Erdoğan’ın doğrudan Özgür Özel ve yönetimini değil, Kılıçdaroğlu yönetimini hedefe koyarak Özel’e de “Sen öyle yapma” diyerek ayar vermek istediği anlaşılıyordu.

Bu ikili tarzdan anlaşıyordu ki Erdoğan bir yandan “yumuşama/normalleşme” sürecini sürdürmek istiyordu ama eskisi gibi değil.

Bunu Erdoğan’ın konuşmasından bir gün sonra Hürriyet’teki köşesinde Abdulkadir Selvi; Özel’in süreci iyi değerlendirmediğine… de dikkate çektikten sonra sürecin bundan sonrası için şöyle diyordu: “Özgür Özel’le başlayan normalleşme süreci yol kazasına uğrasa da askıya alınmış değil. Gümbür gümbür bir normalleşme değil. Kriter, MHP’yi tedirgin etmeden normalleşme!”

Burada “MHP’yi tedirgin etmeyen normalleşme nasıl olur?” sorusu gündeme geliyor.

Her vesileyle Meclisteki üçüncü büyük gruba sahip DEM Parti’nin, HDP’nin bir daha açılmamak üzere kapatılmasını her vesileyle gündeme getiren, CHP’nin terör örgütünün iş birlikçisi olduğunu iddia eden, hoşuna gitmeyen kararlar verildiğinde “AYM kapatılsın” demekten imtina etmeyen, kendisini eleştiren siyasetçi, gazeteci, bilim ve kültür insanlarının listelerini yapıp hedef gösteren, “Anormal bir şey yok, anormal olan muhalefet” diyerek “yumuşama/normalleşme”ye ilkesel olarak karşı oluğunu ilan eden MHP’yi tedirgin etmeyen bir normalleşme olanaklı mıdır gibi pek çok soru akla gelmektedir. Hele de Cumhur İttifakının motive edici bileşeni MHP iken.

Ki Abdulkadir Selvi’ye formüle ettirilen bu yeni “normalleşeme kriteri” ile her ne kadar sürecin bitmediği söylense de sonuna çok yaklaşıldığını söylemek herhalde tartışmasızdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa