29 Temmuz 2024 04:00

Türkiye’de iklim değişikliği sorumlularının sıralı listesi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Prof. Dr. Aykut Çoban son dönemlerde çeşitli çevre kuruluşları, hükümet kurumları ve bazı sendikalar tarafından emek ve ekoloji hareketinin gündemine sokulmak istenen “adil geçiş” ya da “adil dönüşüm”ün günümüz Türkiye işçi sınıfı ve ekoloji hareketinin gündemi olmadığı görüşünde. “İklim değişikliğine uyum” diye gerekçelendirilen adil geçişe işçi sınıfının değil sermayenin ihtiyacı olduğunu ileri sürüyor. Çoban, Türkiye'de iklim krizinin sorumlularını sayarken “Yeni yayınlanan İstanbul Sanayi Odası'nın en büyük 500 şirket raporuna bakmak yeterli. Orada, hem de sıralı halleriyle var” diyor.

İKLİM POLİTİKLARININ ENGELİ EMEKÇİLER Mİ?

Adil geçiş kavramı literatürde “Özellikle iklim değişikliği ile mücadele çabaları çerçevesinde, fosil yakıtlar gibi çevreye zarar veren endüstrilerin kapatılması veya dönüştürülmesi sırasında, bu süreçten etkilenen işçiler ve topluluklar için sosyal ve ekonomik koruma sağlanmasını hedefler” cümleleri ile tanımlanıyor.

Ekoloji Birliğinin çevrim içi yaptığı ekoloji tartışmalarının ilkinde adil geçiş kavramı tartışıldı. Programda “Adil geçişin yanlış önermesi: İklim politikasının engeli sayılan emekçiler” başlıklı bir sunum yapan Ankara Üniversitesi SBF Kent ve Çevre kürsüsünden KHK ile uzaklaştırılan Prof. Dr. Aykut Çoban, “Benim için ne adil geçiş ne fosil ekonomisi! Dolayısıyla da birinden birini tercih etmek gibi bir ikilemin içerisinde olunmaması gerektiğini düşünüyorum. Zaten fosil ekonomi savunulamaz ama adil geçiş de onun kadar, özellikle emekçiler ve ekolojistler açısından tehlikeli bir proje” dedi.

İŞÇİ SINIFI İSYAN ETMESİN DİYE ADİL GEÇİŞ

Özellikle gelişmiş ülkelerde adil geçişin işçi sınıfının isyan etme potansiyelini bastırmaya dönük bir proje olarak ortaya konduğunu ifade eden Çoban, Türkiye'de işin farklı bir yönünün daha bulunduğunu belirtiyor: “Türkiye yenilenebilir enerji gibi yeşil dönüşümün vadedildiği sektörlerde ekoloji mücadelesi çok zengin ve çok şiddetli bir şekilde cereyan ediyor. Böyle olduğu zamanda işçi sınıfı eğer adil geçişe ikna edilirse bu durumda işçi sınıfını ekolojistlerin karşısında bir bariyer olarak dikilecek. Haliyle ikisini düşman haline getirecekler.”

KARİYER KOÇLUĞU!

Adil geçişin aslında toptan bir toplumsal dönüşüm yönü bulunduğu söylemlerini adil geçişin istihdama yönelik vaatlerinin albenisini yükseltmeye dönük bir felsefi atraksiyon olduğunu kaydeden Çoban, “Birincisi radikal köklü bir dönüşüm, sistem değişikliği falan denilen şeyin içi doldurulmuş değil. Yani nasıl bir dönüşüm olacak? Böyle bir toplumsal dönüşüm olacaksa bunun stratejisi nedir? Bunu hayata geçirecek özneler kimler? Bu devlet ve sermayeyi ile sosyal diyalog halinde mi olacak, işçi sınıfının inisiyatifiyle mi olacak? Buradaki somut öneriler nedir?​” sorularının belirsiz olduğunu söyledi.

AKP hükümetinin 2022-2026 yılları için yürürlüğe koyduğu orta vadeli programda (OVP) “yeşil dönüşümden etkilenebilecek meslek gruplarında nitelikli iş gücü yetiştirmeye yönelik programlar” gibi cümlelerin olduğunu belirten Çoban, “DİSK’in Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ile beraber yayınladığı bir yayında da istihdam, beceri kazandırma, işçi sağlığı, güvenliği vesaire kanunlarında değişiklik yapılması öneriliyor. Dünyada adil geçiş üzerine yapılmış yayınların hepsinde; işçilere beceri kazandırma, yeşil işlerde yetkinlik kazandırmak, iş başında eğitim vermek, yaşam boyu eğitim fırsatları sunmak, finansal okur yazarlık gibi başlıklar olduğu görülüyor. Yani bunların tamamını dikkate alırsak adil geçiş projesi işçi sınıfı için kariyer koçluğundan başka bir şey değil” dedi.

Hükümetin OVP’de 2022-26 için tasfiye edilecek, kapatılacak, yasaklanacak, cezalandıracak, herhangi bir fosil ekonomisi tesisi bulunmadığına dikkat çeken Çoban “O zaman şimdi kapatılacak bir iş yeri yokken kime dönük bir adil geçiş programı yapılıyor sorusu akla gelir. Diyelim ki Türkiye'de kömür tasfiye edilecek, kömürden çıkılacak ve buradaki işçiler tasfiye edilecek. İşçiler böyle bir tasfiyeye karşı çıktıklarında sen iklim politikasına karşı çıkıyorsun, dünyanın geleceği ile oynuyorsun!” denileceğini ifade etti.

ADİL GEÇİŞ İŞÇİLERİ BÖLMEYİ HEDEF ALIYOR

Meseleye böyle yaklaşıldığında “Türkiye'de iklim politikaları hayata geçirilmiyorsa bunun sorumlusu işçilerdir” noktasına gelineceğini aktaran Çoban şöyle konuştu: “Oysa iklim sorununun nedeni kapitalizm. Eğer biz iklim sorununun nedeni sermaye etkinlikleridir, gerekli politikaları hayata geçirmeyen devletlerdir, hükümetlerdir diye bakarsak o zaman iklim sorununu çözmek için meseleye istihdam politikalarından ya da başka bir deyişle adil geçişten başlamamamız gerekir. Yani ‘fosil mi ve adil geçiş mi’ ikileminden çıkmanın birinci kuralı sorunun nedenini saptamak. Sorunun nedeni emekçiler değil, sorunun nedeni sermaye ve devlet, dolayısıyla da kapitalizm…”

Adil geçişin işçileri bir fabrika, bir tesis, bir iş yeri temelinde parçalamayı esas aldığını dile getiren Çoban, “Orada parçaladığı sınıfı aynı zamanda bireyler olarak atomize ediyor. O işçi bireye de diyor ki ‘Bak sen eğitim alırsan yeşil işlere gidebilirsin, yeteneklerine geliştirirsen şu sektörde iş bulabilirsin.’ Söz konusu iş yerinde işçilerin birlikte bir planlama yapması, birlikte önerilerde bulunması, iş birliği, dayanışma, kendi aralarında sınıf bilincine uygun eyleme geçme, bunların hiçbirine olanak sağlamıyor. Sadece sağladığı kariyer koçluğu! Dolayısıyla da işini kaybedebilecek işçiler arasında rekabeti körüklüyor ve bütün olarak sınıfın bütünlüğünü ve kolektif dayanışmasını, kolektif eyleme geçmesini de erozyona uğratıyor. Bu bakımdan, işçi sınıfının tarihsel, kolektif sınıfsal, mücadele birikimini ortadan kaldırıyor” dedi.

SERMAYENİN SORUMLULUĞU SÜMEN ALTI

Bu yönüyle adil geçişin, işçi sınıfını birleştiren değil, bölen bir proje olduğunu ifade eden Çoban, “İşçi sınıfını kapitalizme karşı değil de işyerindeki kendi arkadaşlarıyla rekabet haline getiren bireyler olarak varsaydığımızda işçi sınıfının kapitalizme karşı mücadele gücünü de ortadan kaldırmış olacak adil geçiş” dedi.

Adil geçiş sürecinde sermayenin sorumluluğunun tamamen sümen altı edildiğini kaydeden Çoban, devletin resmi yayınlarında sermayenin iklim değişimindeki sorumluluğundan hiç söz edilmediği gibi, sermayeden “yeşil dönüşümün motoru oldular” gibi olumlu ifadelerle bahsedildiğine dikkat çekiyor.

İSO 500 LİSTESİNİN GÖSTERDİĞİ

Oysa, Türkiye'de iklim krizinin sorumlularını bulmak için yeni yayınlanan İstanbul Sanayi Odası (İSO)'nın 500 şirket raporuna bakmanın yeterli olacağını kaydeden Çoban, “O sıralı listede ilk sekizde iki petrol rafinerisi, dört otomotiv şirketi var. Devamına baktığınız zaman da uzun listede çimento şirketleri, elektrik enerji üretim şirketleri, madencilik şirketleri, demir çelik şirketleri, savaş sanayi şirketleri… Şimdi niye 500 listeye bakmıyoruz da işçi sınıfının adil geçişiyle uğraşıyoruz?​” dedi. Bu 500 şirketin Türkiye’de sanayi gelirlerinin yüzde 40'ına sahip olduğunu aktaran Çoban, “Petrol rafinerileri bakımından, işte termik santraller bakımından tekel pozisyonundalar. AKP iktidarının olduğu 20 yıl boyunca 500 firmada çalışan işçilerin ortalama sömürülme oranı yüzde 363! Yani işçiler için ayrılan pay 100. İşçilerin yarattığı değerden sermayenin aldığı 363” dedi. 

Önümüzdeki hafta bu köşede, Çoban’ın adil geçişe işçilerin ve sendikaların yaklaşımı ile emek ekoloji mücadelesinin adil geçiş dayatmasına karşı ortak mücadele alanlarına dair görüşlerine yer vereceğiz.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa