02 Ağustos 2024 05:38

Cennet ve cehennem!

Fotoğraf: cleanpng

Paylaş

İslami dini inanışına göre cennet ve cehennem ölümden sonraki dünyadadır. İnananlar bu dünyada dini akidelerini iyi yerine getirmişlerse cennet, getirmemişlerse cezalarını çekmek üzere cehenneme giderler. Bu dünyadaki büyük haksızlıklara karşı inananlara tavsiye edilen sabır, metanet, uysallıktır. Çektikleri eza ve cefanın karşılığını cennete giderek alacaklardır. Tarif edilen cennet ve cehennem mekansal olarak farklıdır. Cennetin içinde cehennem, cehennemin içinde cennet yoktur. İnansın veya inanmasın bazı insanlar için ise cennet de cehennem de bu dünyadadır. Zenginler, para babaları ve patronlar için bu dünya onlara cennet, sömürülen, ezilen, horlanan insanlar için ise bu dünya cehennemdir. Yani bu durumda cennetin ve cehennemim mekansal birliği vardır. Bu sorunun çözümünü öbür dünyaya bırakmayanlar, bu dünyayı insanların ortak ürettiği, eşit paylaştığı, insana yaraşır bir yaşam sürdürdüğü bir cennete çevirmek için sömürüyü, sınıfları ortadan kaldırmak için mücadele etmektedirler.

İş birlikçi sömürücü egemen sınıflar için bu ülke çocuk emeği dahil -2 milyon çocuk işçi var- sömürünün dizginsiz yapılabildiği, olağanüstü faizlerin kazanıldığı, rantın güce bağlı olarak yukarıdan aşağıya dağıtıldığı, sermayenin soygunlarının vergisinin verilmediği, ballı teşviklerin alındığı bir cennettir. 17 bin TL asgari ücretle açlık sınırının altında -açlık sınırı 19 bin 284 TL- yaşamaya mahkum edilen işçi ve emekçi, en düşükleri 12 bin 500 TL ile ortalaması ise 14 bin 500 TL ile “geçinmeye”, zorlanan emekli, ailesinin asgari temel ihtiyaçlarını karşılamak için 62 bin 652 liraya -Türk-İş’in temmuz rakamları- ihtiyaç duyan ama aileden 4 kişinin asgari ücretle çalışması durumunda bile geçinemeyen emekçi için, yardımlarla geçinmeye çalışan 20 milyona yaklaşan nüfuz için bu dünya cehennemden farksızdır. Bu cehennemde bir deneyimli işçinin yerine 5 MESEM’li çırak çalıştıran -Evrensel araştırma- cehennem zebanilerinin görevini üstlenmiş patronlar da vardır. Ve dahası emekçi halk için cehenneme çevrilen bu ülke, haklarını arayanlara karşı “Sermaye düşmanlığı, yatırım karşıtlığı yapanlara asla fırsat vermeyiz” diyen bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilmektedir (Yüksek teknoloji teşvik programı tanıtım toplantısındaki konuşmadan).

Bu ülkede 85 milyonun neredeyse yarısı -40 milyon 67 bin kişinin- Türkiye Bankalar Birliğinin temmuz 2024 rakamlarına göre kredi kartı borcu bulunmaktadır. Üstelik bu borç aydan aya artış göstermektedir ve 2024’ün ilk 6 ayında kart borçlarında yüzde 23 artış gerçekleşmiştir. 1 trilyon 498 milyar olan borçlar kredili mevduat hesapları ile birlikte toplam 1 trilyon 798 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bu vatandaşlar için ağır bir borç yükü anlamına gelirken bankalar için olağanüstü faiz soygunu anlamına gelmektedir. “Nas var nas, sana bana ne oluyor?” efelenmeleri artık duyulmuyor. Vatandaşın boğazına çökülerek elde edilen soygunlar dev şirketlerin kasalarına garantili kârlar, sağlanan teşvikler, silinen vergi alacakları vb. olarak giriyor. Ama bunlar yetmiyor. Ülkenin ağacı, suyu, taşı, toprağı, vatandaşın yaşam alanları cehenneme çevrilsin diye dev iş birlikçi ve yabancı tekellere peşkeş çekiliyor.

Burada oldukça eksikli çizilen bu tablo ‘Cennet de cehennem de bu dünyada” diyenleri haklı çıkarmıyor mu? Halkın bu duruma tepkisi hemen hemen her kesimin mücadele yolunu tutması olarak yanıtlanıyor. Ama bütün bu mücadeleler birbirinden yalıtık, aynı hedefe vurmasına rağmen, zaman ve mekan farklılıkları nedeniyle vurulan darbelerin etkisini zayıflatan bir biçimde gerçekleşiyor. Muhalefet yapsın diye oy verilen ana muhalefet partisi ise bir taraftan yatıştırma eylemleri yaparken, diğer taraftan “normalleşme ve yumuşama” yaklaşımı ile köşeye sıkışmış iktidara nefes aldırıyor, ona, halka karşı yeni saldırıları gündeme alması, dolaplar çevirmesi için olanak tanıyor. Öyleyse şu soruyu sormak temel bir gerçeği ifade etmek anlamına gelmiyor mu? Soru şu: Düzeni ve soygunu korumak için cehennem zebanileri gibi davrananlara, insani olan her şeye saldıranlara karşı muhalefetin gerçek temsilcileri bu dünyayı cennete çevirmek isteyenler değil midir? Onların, işçi ve emekçi halkın mücadele azmini ve kararlılığını yükseltecek, harekete birleşme olanağını sağlayacak ve bunun yolunu açacak bir sorumlulukla hareket etmesi gerekmiyor mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa