03 Ağustos 2024 04:15

‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu?

Spiderman filminden bir sahne

Spiderman filminden bir sahne

Paylaş

Süper kahraman mitolojisi ilhamını ABD’nin tarihsel paradigmalarından alır. 1930’larda, büyük buhranın ülkeyi kavurduğu dönemde, “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” rüyasının iz düşümlerinden biri olarak yaratılan Süpermen’den bugüne yalnızca ‘sıradan halka gösterilen bir hedef’i değil, aynı zamanda ABD liderliğinde olması gereken vasıfları da temsil eder ‘esas süper kahramanlar’.

Donald Trump’ın başkanlık döneminde bir yazıda (Yoksa bir sohbet miydi) “ABD sistemi başkanların doğaları gereği ahlaklı ve mantıklı davranacakları varsayımı üzerine kuruludur” diye okumuştum (Yoksa duydum mu). Ama işte Trump başkan olup, ‘ahlak-etik’ gibi meseleleri pek de umursamadığı ortaya konulunca makamın o kadar da ağırlığı olmadığı anlaşılmıştı.

Bu ahlaki üstünlük meselesi, yalnızca başkanlara giydirilen bir kaftan değil. Popüler kültürde bu kıyafeti en iyi taşıyanlar kuşkusuz süper kahramanlar. 2000’li yıllarla birlikte özellikle DC karakterlerinin bazı ‘karanlık’ tarafları ortaya çıkmaya başlasa da Marvel evreninin ‘yenilmezleri’ her şeye rağmen ahlaki üstünlük sayesinde meşrulaştırıyorlardı ‘dünyayı kurtarırken’ kullandıkları zor ve şiddeti!

Bir ‘antisüperkahraman’ serisi olarak “The Boys”un 2006’da yayımlanmaya başlamasına şaşmamalı. Zira 11 Eylül 2001’deki saldırıların ardından yaşanan büyük bunalım, ABD popüler kültüründe süper kahraman kimliklerini de derinden sarsmıştı. Saldırıdan sonraki dönemde çekilen ilk filmlerde karakterlerin ağır bir depresyonda olduğu ve varlıklarıyla ilgili kaygılar taşıdığı görülüyordu. “Örümcek Adam”ın 2004 ve 2007 tarihli filmlerinde karakterimizin ağır bir depresyonda olduğunu ve kendisini yeniden inşa edişini izliyorduk. Baba parasıyla süperlik taslayan Bruce Wayne bile 2005 tarihli “Batman Başlıyor” filminde Tibet’e gidip varlığını yeniden anlamlandırmak zorunda kaldı. 2006’da “Süpermen Dönüyor” adıyla vizyona giren yapımda, bu dünya dışı süper gücün bile memleketi kriptona kadar gidip yeniden kendine dönmesi, 11 Eylül’de eli kolu bağlı olmanın kırdığı onurunu kurtarması gerekmişti.

Leman dergisi saldırıların hemen ertesindeki sayıda, New York’taki İkiz Kulelerin yıkıntıları arasında yükselen toz ve dumandan kaçmaya çalışan süper kahramanları taşımıştı kapağına. Çok yerinde bir kapaktı ve derginin unutulmazları arasındaki yerini aldı bana kalırsa. ABD, kendi topraklarında ilk kez bir saldırıya uğrarken, ülkenin dokunulmaz olduğuna dair kanının popüler kültürdeki aparatı süper kahramanlar hiçbir şey yapamamıştı!

İşte bu dönem ana akım süperlerin kendilerini yeni döneme adapte ettikleri ABD pragmatizmiyle uyumlu anlatılar kurulurken, “The Boys” gibi bir antisüperkahraman hikayesinin ortaya çıkışı için en uygun zaman olsa gerekti. Garth Ennis’in yazarlığını ve Darick Robertson’un çizerliğini yaptığı bu çizgi roman serisinin orijinal sürümü 2006 ve 2012 yılları arasında yayımlandı. Çizgi romanda yozlaşan süper kahramanlar ve onlara karşı mücadele eden The Boys ekibi anlatılıyordu.

Bir kısmı özel yeteneklerde doğmuş, bir kısmı ise The Vought isimli bir şirket tarafından yaratılan bu süperlerin yer aldığı seriyi diğerlerinden ayıran önemli bir fikir vardı. “The Boys” serisi, “Gerçek dünyada süper kahramanlar olsaydı ne olurdu?​” sorusundan yola çıkıyordu. Ve cevap “Bu kadar güç herkesi yozlaştırır” oluyordu. Yani etik- ahlak hak getire!

İşte bu seriden hareketle çekilen, ilk sezonu 2019’da yayımlanan ve dördüncü sezonunu geride bıraktığımız aynı adlı dizi de aynı temel soru üzerinden yükseliyor. Ancak çizgi romanın dünyasını daha da genişleten, Homelander karakterini özel olarak işleyen, güç ile kapitalizm arasındaki bağlantıyı atlamayan ve ABD’nin iç siyasal dinamiklerini anlatıya ustaca yerleştiren bir yapıma dönüştü dizi.

Aslında bu yazının başına “The Boys” dizisine dair birkaç kelam etmek üzere oturmuştum. Ancak onu yaratan koşulları özetlerken yerimiz bitti. Bu tarihsel arka plandan sonra, gelecek yazıda “The Boys” dizisi üzerine konuşmaya devam edelim.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa