04 Ağustos 2024 05:10

Emekli aylıkları neden düşük?

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Cumhurbaşkanı, emeklilere yeterince zam yapamamalarının nedeninin, belediyelerin, özellikle muhalif belediyelerin SGK prim borçlarını ödememesi olduğunu söyledi. Ardından SGK harekete geçti ve belediyelere haciz işlemleri başlattı.

SGK prim borçlarının tahsili, aflar, muafiyet ve indirimler; prim affı, muafiyet ve indirimlerden yararlanan büyük şirketler meselesini bir tarafa bırakıp, emekli aylıklarının düşük bağlanmasının ve yetersiz zamların nedenlerini irdeleyelim.

Emekli aylıklarının açlık sınırının neredeyse yarısına düşmesinin dört önemli nedeni var.  Bunlar güncelleme katsayısı, taban aylık, aylık bağlama oranı, aylıkların artış yöntemi ve kayıt dışılıktır.

REFORM DEDİLER AYLIKLARI KIRPTILAR

Emekli aylığı, kişinin çalışırken ödediği primlerin güncellenmiş halinin belirli bir oran dahilinde ödenmesi şeklinde hesaplanır. Buna aylık bağlama oranı denir. Bu oran 2000 ve 2008 yıllarında, adına “sosyal güvenlik reformu” denilerek çıkartılan yasalarla düşürülmüştür.

Aylık bağlama oranındaki değişimi kısaca anlatalım.

1982 yılı öncesinde aylık bağlama oranı, prim gün sayısı ne olursa olsun yüzde 70’ti. Kadınlar için 50, erkekler için 55 yaşından sonra çalışma olması halinde bu oran artıyordu. İşçiler için ilk aleyhte düzenleme 12 Eylül darbecileri tarafından 1982’de yapıldı ve ilk 5 bin gün için yüzde 60, sonraki her 240 gün için yüzde 1 oranında aylık bağlama oranı uygulanmaya başlandı.

1999’da DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti döneminde çıkarılan yasayla, 2000 yılı başından itibaren aylık bağlama oranı bir kez daha düşürüldü. Yeni aylık bağlama oranı, ilk 3600 günün her 360 günü için yüzde 3,5 hesabıyla 10 yılda yüzde 35; sonraki her 360 gün için yüzde 2; 9 bin günden fazla olan her 360 gün için yüzde 1.5 oranlarının toplamı olarak saptandı.

SON VE ÖLDÜRÜCÜ DARBE 2008’DE

1 Ekim 2008’den itibaren yürürlüğe giren ve AKP tarafından çıkartılan yasa ile her bir yıl (360 gün) için yüzde 2 oranında aylık bağlama oranı belirlendi. Güncelleme katsayısı belirlenirken enflasyon+büyüme rakamı yerine, enflasyon+büyümenin yüzde 30’unun dikkate alınması yöntemi geliştirildi ve taban aylık uygulamasından vazgeçildi.

Şimdi 1985’te çalışmaya başlayıp 2014 yılında emekli olan bir SSK sigortalısı için üç ayrı aylık hesaplanıyor ve 2000 öncesi; 2000-2008 ekim arası ve 2008 ekimden sonrası diye ayrılan bu üç dönemde çalışılan gün sayısına göre bağlanacak aylığa bu üç döneme ait hesaplamanın etkisi belirleniyor.

Artık emekli aylıkları o kadar düşmüştür ki yöntemsel olarak, asgari ücret vb. gibi bir ölçütü dikkate alarak olmasa da rakamsal olarak taban aylık belirlenmektedir. Ancak bu çözüm değildir ve yasal güvenceye kavuşmuş bir taban aylık düzenlemesine ihtiyaç bulunmaktadır.

MEMURLARI DA ETKİLEDİ

657 sayılı yasaya tabi devlet memurlarının emekli aylık bağlama oranı, 2008 öncesinde 25 yıl için yüzde 75, 25 yılı aşan her yıl için, bu orana yüzde1 eklenmek suretiyle hesaplanıyordu. Örneğin 30 yıl çalıştıktan sonra emekli olan bir kamu emekçisi için aylık bağlama oranı yüzde 80 oluyordu.

Ancak 2008’de memurların aylık bağlama oranı da işçilerle aynı şekilde her 360 gün için yüzde 2 olarak belirlendi. Bu durumda 25 yıl çalışan bir kamu emekçisinin aylık bağlama oranı yüzde 50 olmaktadır. Sadece aylık bağlama oranı nedeniyle, bir memurun emekli aylığının üçte birine el konulmuştur.

Memurlara ek ödeme vb. adlarla yapılan ödemelerin bir kısmı prime esas kazanca dahil edilmiyor. Bu nedenle de emekli aylıklarının düşmesi söz konusudur.

TÜİK ENFLASYONUNUN ETKİSİ

Emekli aylıklarının düşük olmasının nedenlerinden birisi de enflasyon meselesidir. Emeklilerin gelir ve aylıkları, yasa gereği, her yıl ocak ve temmuz aylarında önceki 6 aylık dönem için Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı enflasyona göre artırılmaktadır. Artışta büyüme oranı dikkate alınmamaktadır. Memurlar için ise TİS’deki hüküm dikkate alınmaktadır. Ancak TİS’de de genellikle TÜİK enflasyonu baz alınmaktadır. Bu nedenle, TÜİK’in uzun yıllardır gerçek enflasyonu açıklamamasının cezasını çekenlerden birisi de emeklilerdir.

Emekliler TÜİK’in enflasyon oyunundan sadece emekli aylıklarına gelen zam nedeniyle mağdur olmuyorlar. Önceki yılların primleri güncellenip aylık bağlama oranı hesaplanırken TÜİK enflasyonu veri kabul edildiği için de mağdur ediliyorlar. Çünkü güncelleme yapılırken, TÜİK’in açıkladığı enflasyona göre yeniden değerleme oranı belirlenmektedir. Emekliler ve halen çalışanların primlerine bu yolla da el konulmaktadır.

KAYIT DIŞILIK

Kayıt dışı çalışma halen milyonların sorunudur. TÜİK’in 2023 verilerine göre iş gücüne katılan sayısı 31 milyon 602 bin kişi, kendi hesabına çalışanlar dahil SGK’li çalışan sayısı ise 23 milyon 21 bin kişidir. Yani TÜİK’e göre kayıt dışı çalışan sayısı 8 milyonun üzerindedir. Ayrıca kayıtlı çalışanların çok önemli bölümünün de fazla mesai ödemelerinin ve ücretin elden ödenen kısmının primi ödenmemektedir.

Emekli aylıkları ile prim tutarı ve prim günü arasında doğrudan bir ilişki olduğundan sigortasız çalışma ve gerçek ücretle kayıtlardaki ücretin farklı olması da emekli aylıklarının düşük olmasına neden olmaktadır.

Sonuç olarak, emekli aylıklarının düşük olması, bu hükümet tarafından çıkarılan yasadan ve kayıt dışılıkla mücadele edilmemesinden kaynaklanıyor. Belediyelerin borcu ile emekli aylıkları arasında hiçbir bağ yok. Çözüm ise yeni yasal düzenleme ile mümkün olacak.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa