05 Ağustos 2024 04:30

Adil geçiş ve emek - ekoloji ortaklığı tartışmaları: Yorgunu yokuşa sürmek!

Yeşil Düşünce Derneği paneli

Fotoğraf: Yeşil Düşünce Derneği

Paylaş

Geçtiğimiz cuma günü Assos’ta Yeşil Düşünce Derneği tarafından düzenlenen Yeşil Kamp’ta “İklim krizine iklim haberciliğinden bakış”ı konuştuk. Özetle; sorunun kaynağının kapitalist sistem olduğunu ve sistem içinde yapılacak reformlarla küresel ısınmaya çözüm bulunmayacağını anlatmaya çalıştım. 

UTANGAÇ İTİRAFLAR 

İşin gazetecilik boyutunda ise iklim haberciliğinin bir “felaket tellallığı” gibi algılanmasına karşın bilimsel raporların ortaya koyduğu gerçeklerin aktarılmasının ya da ülkemizde bol miktarda olduğu gibi doğa talanının yol açtığı sorunların haberini yapmanın gazetecilerin görevi olduğunu dile getirdim. 

Sadece dikkat etmemiz gereken nokta önümüze konulan raporların yaz(a)madıklarını bulup çıkarmak olmalı. 

Örneğin BM tarafından iklim değişikliği ile ilgili yayımlanan bütün raporlar iklimi kapitalist sistemin değiştirdiğini ve bu sistem içerisinde çözümün olanaklı olmadığını ortaya koyuyor. Ancak tabii ki raporların hiçbir yerinde böylesi cümleleri okuyamazsınız. Kapitalist bir örgütten antikapitalist bir duruş beklemek saflık olsa da kendi yayımladıkları bilimsel raporlar tam da bunu diyor! İşte iklim habercileri iklimi değiştiren bu sistemin çözüm diye ortaya koyduğu politikaların işe yaramadığını ve aslında çözümün de sistem dışında aranması gerektiğine yönelik utangaç itirafları onca laf kalabalığının içinden çıkarıp ortaya koyabilmeli. 

"EKOLOJİK BULMACA"NIN YANKILARI

Söyleşide Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, iki hafta önce bu sayfada yayımlanan “Ekolojik Bulmaca” yazımda yaptığım eleştirilerin kendilerini üzdüğünü, olumsuz mahkeme kararlarını köylülerden gizlemek gibi bir niyetlerinin olmadığını, sadece bazı öznel nedenlerden kaynaklı bir gecikmenin yaşandığını söyledi. 

Haberlerin birilerini rahatsız etmesi doğaldır ve aslında habercilik de budur. Ancak burada en son rahatsız olması gerekenler rahatsız olmuş! Dilim döndüğünce ülke genelindeki ekoloji mücadelelerinde gelişen olumlu mahkeme kararlarının zafer ilan edip davul zurna ile duyurulurken, olumsuz kararların ‘Aman insanların morali bozulmasın’ diyerek sessizlikle geçiştirilmesi tavrının mücadeleye zarar verdiğini anlatmaya çalıştım. Yazıda Kaz Dağı mücadelesinin adı ise olumsuz mahkeme kararının kamuoyuna davacı kurumlar tarafından açıklamasında yaşanan gecikmenin en son örneği olduğu için geçmişti. Zaten yazıdan birkaç gün sonra açıklama yapıldı, bu mahkeme kararları temyiz edildi ve biz de haberini yaptık. 

Ancak başka başka yerlerde hiç açıklanmayan onlarca olumsuz mahkeme kararı oldu ve bu anlayış değişmezse daha da olacak. Biraz ekoloji hareketinin geliştirdiği bu davranış örüntüsünü tartışmak istemiştim ve geri dönüşlerle birlikte yazının hedefine ulaştığını söylemek mümkün. 

Otuz küsur yıldır çevre davaları ile uğraşan Av. Arif Ali Cangı da kampta söyleşiyi dinleyenler arasındaydı ve yazıdaki görüşlere katıldığını söyledi. Keza söyleşimizdeki konuşmacılardan birisi olan, uluslararası çevre davaları ve İslam ülkelerinde gittikçe gelişen “islami yeşil çevrecilik” eğilimi hakkında önemli bilgiler veren Avukat Özgür Özdemir de yazıdaki içeriği tamamen doğru bulduğunu söyledi, birebir sohbetimizde. 

İklim Masası’nın çalışkan Editörü Selin Uğurtaş’ta çeşitli bilim insanlarından aldıkları görüşlerin ana akım medyada bir türlü yer bulamamasından yakındı ve bilimsel raporlardaki “utangaç antikapitalizm” tespitime o da katılıyordu. 

ADİL GEÇİŞ TARTIŞMALARINA DEVAM

Söyleşi sonunda sohbet ederken Can Europe’ta çalıştığını söyleyen bir arkadaş geçen haftaki yazımda yer alan Prof. Dr. Aykut Çoban’ın adil geçiş görüşlerinin tamamını doğru bulduğunu ancak hocanın Can Europe’un raporlarına yönelik eleştirilerinin çok ağır olduğunu söyledi. 

Ekoloji ve emek hareketinin gündemine sokulmaya çalışılan, iklim değişikliğinin zorunlu kıldığı bazı sektörlerin (kömürlü termik santral gibi) tasfiyesi sonrası (Ki Türkiye’nin orta vade planında böyle bir tasfiyenin adı dahi geçmiyor) burada çalışan işçilerin daha “yeşil-yenilenebilir” iş kollarına yönlendirilmelerinin tartışması aslında adil geçiş denilen şey. Yani işçi yine işçi kalacak, sömürü (emek-doğa) tam gaz devam edecek, öte yandan sermaye gürültüsüz patırtısız bir geçişle çarkını döndürecek! 

Aykut hoca tam da bu nedenle “Adil geçiş işçi sınıfının değil sermayenin ihtiyacı olarak ortaya atıldı” diyor. 

SENDİKA TEMSİLCİLERİ NE DİYOR? 

Aykut Çoban Ekoloji Birliği tarafından gerçekleştirilen çevrim içi sunumunda çeşitli ülkelerdeki adil geçiş pratikleri üzerinden örnekler de vererek işçilerin bu geçişte hiçbir söz hakkının olmadığı, sözlerini söyleseler bile buna diğer “sosyal diyalog paydaşları” (sermaye-devlet ve hatta STK’ler) tarafından itibar edilmediğini de anlattı. İşçinin söz sahibi olmasının tek koşulunun onun grev silahını kullanabildiği durumlarda geçerli olabileceğini, bu nedenle adil geçişe yönelik taleplerin toplu sözleşme maddeleri olarak ele alınmasının önemine dikkat çekti.

Çoban’ın aktarımına göre Türkiye’de adil geçiş ile ilgili çeşitli sendika temsilcileriyle 2022 yılında yapılan görüşmelerde ortaya çıkan bazı noktalar şunlar;

  • “İşçi sınıfının sorunları adil geçiş politikalarıyla çözüme kavuşturulamaz. 
  • Türkiye’de sermayenin adil geçişi kârından bütçe ayırarak yapmalı. Ayrıca kamu kaynaklarıyla sermayeye destek vermek yerine o bütçeyi işçi haklarının geliştirilmesi için kullanmak gerekiyor. 
  • Patronların ve devletin ‘Oturalım, beraber plan yapalım’ söylemi yerine adil geçiş toplu sözleşmenin içerisine konulmalı.
  • Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller dururken adil geçiş tartışmasına girmek anlamsız. 
  • Sosyal diyalog sorunlu bir alan. Türkiye’de, sermaye, devlet, STK ve sendikalar arasında sosyal diyalogun işlediği görülmemiştir. 
  • Adil geçişte erken emeklilik uygulaması işçiler açısından zarar yaratacaktır. Çünkü emekli olduktan sonra da işçiler yetmeyen emekli aylıklarını karşılayabilmek için çalışmak zorundalar. Dolayısıyla da erken emeklilik de çözüm değil. Adil geçiş meselesinden önce emeklilik hakları düzeltilmeli. 
  • Eğer işlerimizi yitirme olasılığı belirirse yeşil dönüşüme karşı çıkarız. Adil geçişe inanmadığımız gibi yeşil dönüşümün de karşısında olacağız.
  • Ekoloji ve iklim mücadelelerinin işçi sınıfının taleplerini gözetmesini bekliyoruz. Aynı zamanda da sendikalarla ekoloji örgütlerinin ortak tartışmalar üretmesini, birbirini tamamlayan taleplerle iş birliği ve ittifak oluşturmasının önemli buluyoruz.”

EMEK-EKOLOJİ ORTAKLAŞMASI

Çoban, adil geçiş kampanyası yerine emek ve ekoloji mücadelelerinin ortak zeminde buluşmalarının, ortak talepler etrafında hareket etmelerinin önemli olduğunu dile getiriyor. 

Peki emek - ekoloji mücadelelerinin ortak talepleri nasıl olabilir? 

Avrupa’da iklim değişikliğiyle şiddeti artan sıcaklar karşısında 2023 yılında sıcak hava dalgası sürecinde işçilerin mücadele pratikleri...

Atina’da tarihi sit alanlarında çalışan işçilerin sağlık riskleri nedeniyle “Biz bu sıcakta çalışmayız” diyerek her gün dört saat grev yapmaları...

Roma’da atık işçilerinin sıcaklığın tepe noktasına çıktığı dönemlerde çalışmaya zorlanırlarsa greve çıkacaklarını söylemeleri. Yine İtalya’da toplu taşımada çalışan işçilerin klimalı araçlar talep etmeleri... 

Türkiye’de Aliağa asbestli gemi sökümüne karşı emek ve ekoloji mücadelesinin ortak hareket etmesi... 

Ya da açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, sağlık hizmetlerine erişememenin, beslenme çantaları boşalan çocukların okula gönderilmesinin aynı zamanda bir ekolojik sorun olduğu ortak talebi gibi talepler... 

ADİL GEÇİŞE İKNA ODALARI! 

Çoban, kömür madenleri kapatılırsa işsiz kalacak işçileri adil geçişe ikna etmeye çalışmaktan önce hem emek hem ekoloji mücadelelerinin çok rahatlıkla ortak talep üretebileceği böylesi zeminlerin olduğuna dikkat çekiyor: “Emek mücadelesi ile ekoloji mücadelesi arasındaki ilişkiyi kurmak kolay bir şey değil. Ama buna adil geçiş zemininden başlamak, yorgunu yokuşa sürmektir. İşçilerin kendilerini adil geçişle uyumlandırmadığı bir yerde, hayır gel ben sana adil geçiş vereceğim diye ikna odaları kurmak, işçilerle biz bir araya gelmeyiz demenin başka türlüsüdür” diyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa