05 Ağustos 2024 04:25

Vergi değil soygun düzeni

Ellerinde 'Vergide adalet istiyoruz' yazılı dövizlerle eylem yapan kamu işçileri

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mehmet Şimşek’in ilk defa ülkeye bir katkısı oldu. Halkın cebindeki üç kuruşa göz diktiği için yeni bir vergi paketi hazırladı. Paket meclisten geçti. Bu sırada hepimiz nasıl bir vergi düzeniyle karşı karşıya olduğumuzu, vergiyi sadece ücretlilerin ödediğini, işyerindeki sömürüye bir de iktidarın iktisadi sömürüsünün eklendiğini gördük.

Bu bir vergi düzeni değil soygun düzeni.

İşleyen sistem şu: Sermayeden, holdinglerden, çok kazanandan az ya da sıfır vergi, işçiden, emekçiden ve düşük gelirliden bol vergi.

Birkaç örnek:

Ford Otosan 2023 yılında binde 4 vergi ödedi.

Toyota yüzde 1, 

Arçelik yüzde 1.6,

Otokar yüzde 2.7,

Renault yüzde 4.4,

Tüpraş yüzde 12.2.

Uğur Zengin’in haberlerinden öğrendik ki İstanbul, Ankara, İzmir Sanayi Odalarının başkanları son üç yılın büyük kısmında bir lira vergi ödememiş.

Vodofone sıfır vergi ödedi. Limak, Rönesans, Taş Yapı, Özgün İnşaat, Söğüt İnşaat 2023 yılında vergi ödemedi.

Vergi düzenlemesindeki ilk imzanın sahibi AKP’li vekil Nilgün Ök’ün eşinin ve kendisinin şirketleri yıllardır vergi vermiyor.

Türkiye’nin en büyük holdingleri, en zenginleri bir işçi kadar vergi vermiyor.

İŞÇİYE YÜZDE 35 VERGİ

Temmuz ayında 30 bin TL net ücret alan bir işçiyi düşünelim. Beyaz yakalı ya da mavi yakalı olabilir, fark etmez. Gerçek (brüt) ücreti aslında 45 bin TL. Yaklaşık 15 bin TL’si vergi ve kesintilere gidiyor.

Gelir vergisi, damga vergisi, sağlık sigortası primi, işsizlik sigortası primini toplayıp “asgari ücret gelir vergisi” istisnasını düştüğümüzde toplamı 14 bin 500 TL civarı yapıyor. Elimize yaklaşık 30 bin TL geçiyor. Bu yüzde 35’e yakın bir kesinti demek.

Bir de dolaylı vergiler var: KDV ve ÖTV gibi. Satın aldığımız ekmek, su, mazot, domates, pantolon, telefon, kağıt, kitap, akla hayale gelen ne varsa her şey için vergi ödüyoruz. 30 bin TL geliri olan işçi de 30 milyar geliri olan patron da aynı oranda dolaylı vergi ödüyor.

Yani dolaylı vergiler işçiler, emekçiler, emekliler için gelirlerinde büyük bir azalma, sermaye için vergisizlik anlamına geliyor.

Bir emekçi dolaylı vergilerle birlikte yaklaşık yüzde 35 civarında vergi ödüyor.

Bütün valilik sitelerine girin, “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” yazıyor.

Nedense verginin kutsallığı sadece halka mahsus.

Sermaye bu kutsallıktan faydalanamıyor.

Halka din, iman, vergi; sermayeye han, hamam, kıyak.

ASIL SUÇLUYU GİZLEME ARACI OLARAK ORTA SINIF

Meclisten geçen pakette dikkat çekici düzenlemelerden biri orta sınıf diyebileceğimiz kendi hesabına çalışan doktor, diş hekimi, mühendis, mimar, restoran, kafe ve diğer küçük işletme sahipleri üzerindeki denetimlerin arttırılması. Yılın belirli zamanlarında hasılatlarının tespit edilmesi, tespit edilen hasılatlar ile beyanları arasında yüzde 20'yi aşan oranda uyumsuzluk varsa izah istenmesi ve gerçek hasılat üzerinden vergi tahsil edilmesi.

Bu denetimler için gelir idaresi çalışanlarına fazla mesai ücreti ödenmesini sağlayan düzenleme bile düşünülmüş. Tebrikler.

Hangi ölçüde hayata geçer, göreceğiz.

Elbette “Nusret” gibi süper zengin ve kiloyla para kazanan esnaf kılığındaki şirketlerden kat kat vergi alınmasından ancak memnuniyet duyulur.

Ancak hedefe konulan bu tür ballı “esnaf”lar değil gibi. Daha çok birkaç çalışanın olduğu küçük esnaf ve kendi hesabına çalışan profesyonel meslek mensupları.

Niyet de şu: İşçi sınıfının sırtındaki vergi yükünün yanına kendi hesabına çalışan emekçilerin de eklenmesi ve böylece verginin “tabana”, yani emekçi sınıflara daha iyi yayılması. “Tavan” ise keyiften dört köşe.

Türkiye’de bir soygun rejimi haline gelmiş olmasına rağmen vergi hâlâ kutsal sayıldığından orta sınıf (ya da küçük burjuvazi) geniş bir emekçi kesimin gözünde bütün vergi adaletsizliğinin öznesi. Bu durum Bakan Şimşek ve hükümet yetkililerinin de işine geldiği için, sanki bütçe açığının sebebiymiş gibi sürekli doktorları, mühendisleri, tesisatçıları, berberleri, tamircileri hedefe koyuyorlar.

Bir bakıma küçük esnaf niteliğindeki orta sınıf suçlandıkça gerçek suçlu, yani büyük sermayenin soygunu gizleniyor.

PAKETTE OLMAYANLAR

Meclisten geçen yeni vergi paketiyle yüzde 25 olan kurumlar vergisi, yerli şirketler için asgari yüzde 10 olarak belirlendi. Yani holdingler ve şirketler teşvik, indirim, kıyak, tanıdık, bakan falan derken ne kadar vergi ödeyecek? yüzde 10.

Bakan Şimşek’in “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” dediği sistem bu.

Dolaylı vergilerle birlikte emekçiler yüzde 35 ila yüzde 40, sermaye yüzde 10 vergi ödeyecek.

Oysa vergi düzeninde emekçiden yana bir değişim olacaksa, herhangi bir vergi paketinde şunlar olmazsa olmaz:

* Asgari kurumlar vergisi, elde edilen gelire göre yüzde 30 ila yüzde 50 arasında değişmelidir. Aşırı ve tekelci kârlar için bu oran daha da artmalıdır.

* Multi-milyarderleri kapsayan servet vergisi uygulanmalıdır.

* Finansal kazançlara, borsadan kolayca milyarlar kazananlara, onlarca-yüzlerce evi olup rant elde edenlere büyük vergiler getirilmeli ve bu faaliyetler kısıtlanmalıdır.

* Çeşitli bahanelerle uydurulmuş kurumlar vergisi indirimleri iptal edilmelidir.

* Temel tüketim maddelerindeki tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.

Bu ya da benzer ilkelerin olmadığı bir vergi düzenlemesi mevcut soygun düzeninin devamı ve rasyonalizasyonundan başka bir anlama gelmez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa