08 Ağustos 2024 05:56

Hem vergi, hem teşvik cenneti

Mehmet Şimşek

Fotoğraf: ANKA

Paylaş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, salı günü “Sabah gazetesinin geleneksel Ankara kahvaltısına” katılmış. Geleneksel Ankara kahvaltısının ne demek olduğunu bir kenara bırakırsak, Şimşek’in, peynir zeytin atıştırırken gazetenin manşetine taşıdığı şu sözleri söylediğini öğreniyoruz: “Halkımızın çektiği sıkıntıya değecek!”

Halkın çektiği sıkıntılara değecek de ne olacak? Bu konuda somut bir şey söylemiyor elbette Şimşek. 2025’te ilk rahatlamayı görecekmişiz. Enflasyonu dizginlemek adına açlık sınırının çok uzağındaki ücretlere mahkûm edilen on milyonlarca emekçi ve emekli, ‘ilk rahatlamayı’ nasıl yaşayacak öğrenemiyoruz. Erdoğan’ın o eski tekerlemesini güncelleyeliberi emekçiler Şimşek’e pek kulak vermiyor zaten: “Ücretler sebep enflasyon netice!”

Maliye Nazırının, elektrik ve doğal gaza yüzde 38, ücretlere yüzde 0 zam yaparak hayat pahalılığını düşüreceği masallarını geçip, kahvaltılı sohbetin vergiyle ilgili kısmına gelelim. Sabah’ın katipleri ne sorduklarını, nasıl sorduklarını yazmayıp sadece Bakanın yanıtlarını aktarmışlar; ama anlıyoruz ki sohbet, gazetemizin bir süredir gündemde tuttuğu “sermaye sınıfının vergi ödememesi” konusuna gelmiş. Ve şöyle demiş Şimşek: “Büyük mükellefleri affetme diye bir durum yok. Büyük mükellefler konusunda zaten denetimler önceliklendiriliyor. Denetim kapasitesinin tahsisinde uzman ekipler yönlendiriliyor. Biz zaten risk analizi yapıyoruz. Muhalefet eleştirdi ama biz zaten yüzde 27'sini inceliyoruz.”

Şimşek, büyük sermayenin incelendiğini söylüyor. Zaten gazetemizin haberleri karşısındaki ‘Omerta’(*) tutumunu da ilk olarak onun bakanlığı bozmuş; sanayi odası başkanlarına ait şirketlerin, devletten en yüksek miktarlarda ihale alan müteahhitlerin, hatta Cumhur İttifakının Meclis’e getirdiği vergi paketi düzenlemesinin ilk imzacısı AKP milletvekili patronun sıfır vergi ödediğini yayınlamaya başlamamızdan 10 gün sonra, 28 Temmuz’da bir açıklama yayınlamış ve şöyle demişti: “Bakanlık olarak mükellef bazında detaylı bilgi paylaşılması mümkün olmamakla birlikte, haberlere konu olan mükellefler arzu ederlerse kendileriyle ilgili açıklama yapabilirler.”

Yani Bakanlık mealen diyordu ki, bu haberler bizi ve siyasal iktidarı da zor duruma düşürüyor, herkes kendini savunsun, durumuna ilişkin açıklama yapsın…

Bakanlık bu açıklamada ayrıca, “Vergi inceleme istatistikleri mükellef büyüklüklerine göre tespit edilerek Vergi Denetim Kurulu yıllık faaliyet raporunda kamuoyuyla paylaşılacaktır” demişti. Bu raporu ‘dört gözle’ beklediğimizi, o raporla ilgili bizim de ‘raporlarımız’ olacağını söylememize gerek yok galiba…

Her neyse…

Sıfır vergi ödediğini ifşa ettiğimiz şirket ve patronların sessizliği bakanlığın bu çağrısına rağmen sürdü. Ve nihayet dün, Bakan Bey “Geleneksel Sabah gazetesi kahvaltısında” atıp atıştırırken, sanayi odaları başkanları da Ankara’daki TOBB Genel Merkezinde bir araya gelerek bir açıklama yayınladılar.

Temel olarak iki şey söylüyorlardı:

1. “Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya hesaplarında şirketlere yönelik haksız ithamlar yapıldığı görülmektedir. (…) basında, vergi ve teşvik mevzuatını bilmeden, şirketlerin her birinin özel durumlarını ve tâbi oldukları düzenlemeleri, indirim ve istisnaları dikkate almadan yayımlanan haberler, kamuoyunu yanıltmakta ve sanayi işletmelerinin itibarlarını zedelemektedir.”

2. “Ülkemize yatırım yapan, binlerce istihdam sağlayan, doğrudan ve dolaylı milyarlarca lira vergi ödeyen, ihracatla ülkemize düzenli döviz geliri sağlayan, Ar-Ge yatırımlarıyla katma değer yaratan şirketlerimize yönelik yapılan bu haksız yorumların art niyetli olduğunu değerlendiriyoruz. Şirketlerimizi yıpratmamalıyız.”

İkinciden başlayalım… Diyorlar ki bu haberler haksız ve art niyetli. Bakın biz istihdam sağlıyoruz, yatırımı dışarıya değil ülkemize yapıyoruz, bizi bu art niyetlilere yıprattırmayın. Siyasi otoriteye bir çağrıdır bu. Tek tek kişiler oda başkanları adına değil, bir sınıf adına yapılmış çağrı: Bize sahip çıkın, yıpranmamıza izin vermeyin! Bunun olası sonuçlarını göreceğiz.

Daha önemlisi ise birinci maddeye aldığımız sözleri… “Vergi ve teşvik mevzuatını bilmeden, şirketlerin her birinin özel durumlarını ve tâbi oldukları düzenlemeleri, indirim ve istisnaları dikkate almadan yayımlanan haberler” demişler. Bu laf kalabalığıyla haberlerin itibarını düşürüp kendi itibarlarını yerden kaldırmayı hedeflemiş olabilirler. Ama baltayı taşa vurdular. “Özel durumlarını”, “tabi oldukları düzenlemeleri”, aldıkları “indirim ve istisnaları”, tüm bunların paketlendiği teşvikleri elbette biliyoruz. Ücretli ve küçük üreticinin terinin her damlasından peşinen vergi kesilirken bu teşviklerle nasıl ihya olduklarını biliyoruz. Ama madem istekliler, o toplu fotoğraftaki bazı patronlardan bir seçmeceyle bu ayrıcalıklarını bir kez daha yazıyoruz. Bugünkü manşetimiz, Türkiye’nin sermaye sınıfı için sadece vergi değil, aynı zamanda bir teşvik cenneti olduğunu gösteren küçük bir kesit. Gerisi gelecek, patronlar hiç merak etmesin!

_____

(*) Omerta, tam Türkçe karşılığıyla “erkeklik, delikanlılık” olarak çevrilebilecek, ama esasen “suskunluk yasası” anlamına gelen bir İtalyan mafyası adeti. Suçun ortaklarının soruşturmacıya karşı tam bir sessizlik içinde olması anlamına geliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa