08 Ağustos 2024 04:12

Enflasyon düşecekmiş!

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temmuz ayı enflasyon verilerini hafta başında açıkladı. Aylık enflasyon yüzde 3.23’e çıkmasına rağmen yıllık enflasyon yüzde 61.78 ile bir önceki aya göre yaklaşık 10 puan gerilemiş görünüyor. Enflasyonda ‘baz etkisi’ ile yaşanan bu gerilemenin önümüzdeki aylarda sürmesi bekleniyor.

Baz etkisi, enflasyon oranlarının hesaplanmasında, geçmiş dönem fiyat seviyelerinin mevcut dönem fiyat değişimlerine olan matematiksel etkisini ifade eden teknik bir kavram. Geçtiğimiz yıl aylık bazda gerçekleşen yüksek enflasyon oranları, bu yıl enflasyon oranının nispeten daha düşük görünmesine neden oluyor. Yeni fiyat artışları, geçmişte çok daha yüksek olan bir fiyat seviyesinden hesaplandığı için, aylık enflasyon yüksek çıksa da yıllık enflasyon oransal olarak düşüyor. Ancak bu durum, elbette ekonomik programın başarısı anlamına gelmiyor. Temmuz itibarıyla yıllık enflasyon 10 puana yakın azalsa da halkın satın alım gücündeki zayıflama ve yaşam maliyetindeki artış devam ediyor.

Baz etkisine rağmen enflasyon oranlarının yüksek seyretmeye devam etmesi ve temel tüketim mallarındaki zamların sürmesi asgari ücretin reel değerini düşürüyor ve nüfusun büyük bölümü gıda, barınma, enerji ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor. Nitekim TÜİK verilerine göre, 2024 yılının başından bu yana yaşanan fiyat artışları asgari ücretlinin cebine doğrudan yansıdı. Yıl başında belirlenen asgari ücretin alım gücü yedi ayda dörtte bir oranında azaldı. Ocak-temmuz 2024 döneminde 28.76’lık toplam enflasyon etkisiyle asgari ücretin reel değeri 12 bin 124 liraya düştü. Başka bir ifadeyle geçtiğimiz yedi ay içinde asgari ücrette 4 bin 878 liralık ciddi bir erime yaşandı.

Enflasyonun düşmesi, hükümet tarafından yaratılmaya çalışılan algının aksine, fiyatların düşmesi ve insanların alım gücünün artması anlamına gelmiyor. Şöyle ki enflasyonun düşmesi ürünlerin fiyatlarının daha yavaş yükselmesi (Fiyat artışının devam etmesi fakat eskisine göre daha yavaş artması) anlamına geliyor. Vatandaşın geliri açıklanan enflasyondan daha az arttığı için reel (harcanabilir) gelirlerde düşüş yaşanıyor ve bu durum özellikle ücretli emekçiler açısından ciddi sorunların yaşanmasına neden oluyor.

Türkiye gibi enflasyon oranlarının yüksek olduğu ülkelerde, fiyatların sürekli artması ciddi bir sorun. Gıda, kira, enerji ve ulaşım gibi temel ihtiyaç kalemlerinde yaşanan fiyat artışları, asgari ücretle çalışan işçilerin bütçelerini önemli ölçüde zorluyor. Asgari ücrete ara zam yapılmaması ve alım gücünün düşmesi nedeniyle milyonlar artan yaşam maliyetlerini karşılamak için daha fazla borçlanıyorlar.

Kredi faizlerinin yükselmesi gelir yetersizliği nedeniyle geçimlerini kredi kartı kullanarak sağlayanlar bir süredir ağır borç ve faiz yükü altındalar. Türkiye Bankalar Birliği ve BDDK verilerine göre bireysel kredi ve kredi kartı borçları temmuz 2024 itibarıyla 3 trilyon liranın üzerine çıkmış. Bu borcun yaklaşık 1.5 trilyon lirasını kredi kartı borçları oluştururken, yılın ilk yarısında yapılan borçlanma için ödenen faizi miktarı 378 milyar lirayı bulmuş.

Türkiye’de mevcut ekonomi politikaları sonucunda enflasyon düşer mi sorusuna mevcut koşullarda olumlu yanıt vermek elbette mümkün değil. Hükümetin tercihini yıllardır sermayeden, faiz, kâr ve rant gelirleri elde edenlerden yana kullanmasının kaçınılmaz sonucu olarak ülke nüfusunun büyük bölümü uzun bir süre daha ağır borç ve vergi yükü altında ezilmeye devam edecek gibi görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa