09 Ağustos 2024 04:15

Dolar karpuzdan ucuz!

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe | Fotoğraf: Anka

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe | Fotoğraf: Anka

Paylaş

Nuray SANCAR

Büyük kentte yaşamanın maliyeti asgari ücretin dört katına çıktı. Yani çoğunluk açlıkla boğuşuyor. Ülkeyi terk eden beceri ve meslek sahibi kesimin sayısı geçen yılınkini şimdiden aşmış durumda. Ücretlerin sürekli erimesi, düşen yaşam kalitesi, baskılar, kadın cinayetlerindeki artış, iş cinayetlerinde genç hayatların sönmesi yoksul sınıfların can yakan realitesi.

Uluslararası finans kuruluşlarından toplayabildiği paralarla ve Türkiye’nin yabancı sermaye yatırım puanının bir nebze artmasıyla övünen Mehmet Şimşek önceki gün aynı ezberini yineledi: ‘Uluslararası finansal kuruluşlarla yaptığımız çalışmalar somut adımlara dönüşüyor, kalkınma odaklı projeler uygun koşullu finansmanla, uzun vadeli ve piyasa koşullarının altında faiz oranlarıyla destekleniyor, programa güven artarak devam ediyor. Bu yıl 2.9 milyar dolar finansman sağladık. Dünya Bankası tarafından onaylanan yaklaşık 1.9 milyar dolar tutarında 4 proje imzalanmak üzere… deprem bölgesinde küçük sanayi sitelerinin yeniden inşa edilmesi… Orta koridor demir yolu geliştirme projesi kapsamındaki çalışmaların sürüyor…reel sektörümüzü güçlendirecek programımıza duyulan güvenin bir göstergesidir.”

Şimşek’in sözlerinde halkın geçim sorunu ile ilgili olarak sadece ‘Bekleyin, çözüyoruz’ var. Her seferinde bir sonraki üç aya ertelenen refah vaatlerine devam ediyor Bakan. Borç alınan paralardan yapılan destek depremzedelere değil, bölgedeki sanayi sitelerine; yolu, okulu, hastanesi olmayan yerlere değil, meta dolaşımını kolaylaştıracak inşaatlara. Ekonomi programıyla güven inşa etmekte Şimşek! Halka değil, sermayeye.

Ancak Şimşek yine de sanayicisine, tüccarına yaranabilmiş değil. İç sanayiciler ve tüccarlar, Şimşek’in somut adımlarını yeterli bulmuyor. ‘Türkiye pahalı değil, çok pahalı bir ülke’ diye vurgulayan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe’nin pahalılıkla ilgili algısı halkınkinden farklı. Dolar karpuzdan ucuz, ‘33 lira olmasıyla 37 dolar olması arasında fark yok, doları çıkarın 37’ye' diyor. Dört işlem fukarası devam ediyor: Sanayiciler için sürecin ‘Batan batsın’ anlayışıyla yönetildiğini ileri sürüyor. Turizmci ise bu yıl doların 45-50 TL olacağı beklentisiyle hazırlandığı vurgunu yapamadığından, yerli turistin de Yunan adalarını tercih etmesinden şikayet ediyor.

İç tüketimi kısmak pahasına ülkeyi ‘ucuz emek’ cehennemine dönüştüren, ihracata, dış krediye abanan, kamu arazilerini parsel parsel satışa çıkaran iktidarın, IMF’siz ‘yapısal uyum programı’ dış sermaye akışı ve yatırımına ‘Güvenli bir ortam sağlamak’ için, memleket sathını ekonomik buldozerle dümdüz etti, ediyor. Ancak kısa zamanda bol kazanç ve kâr derdindeki sermaye protokolü, oy derdinde ve kazı bağırtmadan yolmak amacındaki iktidarın yeterince hızlı davranmamasından şikayetçi. TİM Başkanı tekstilde Mısır’a kaçış olduğundan ve yabancı sermayenin, Türkiye pahalı olduğu için Türk sanayicileriyle çalışmak istemediğinden yakınıyor; programın daha fazlasını, daha hızlısını istiyor. Çünkü diyor, ‘Dünyada sektörel bazda ihracat yapan ülkelerin senden ucuzluğu yüzde 40-50. Bir yılda kurdaki artış yüzde 25.’ Lira yerlerde sürünsün, ihracatçı kazansın yeter!

Çünkü sanayiciler ve tüccarlar ekonominin baş aktörü olarak kendilerini görmekteler. Memurlara ve emeklilere yapılan zammın bütçeye maliyetini çalışanların gözüne her fırsatta sokarken kendi sermayelerinin ve kârlarının halka ve bütçeye maliyetini ekonomi ilminin konusu haline getirmedikleri için iktidarla ve kendi aralarındaki diyalogda, kalkınmaya ne kadar katkıda bulundurduklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar.  

Doların TL karşısındaki değerinin yükselmesi akaryakıttan iğne ipliğe, ekmekten giyim kuşama, kiradan ulaşıma kadar her şeyin fiyatının misline katlanması demek. Tüccarlar ve sanayiciler kazansın, program yürütücülerine ve çevre çeperlerine de pay düşsün diye halkın inim inim inletilmesi demek.

Ancak emekçilere taşıtılan yük istiap haddini aşmış durumda. Öte yandan elini verip de kolunu kaptırdığı bu tablo, iktidarın içinden çıkamayacağı bir noktaya geldi. Çünkü orta vadeli program bir gayya kuyusudur, düştükçe düşen, battıkça batan orta boy boy sanayiciler ve ihracatçılar en alta doğru itilen kitlenin sırtından kuyunun ağzına doğru yükselemez hale geldiler; büyük balık tarafından yutulmak da cabası. Devlet onları kurtarmaya çalıştıkça en alttakiler daha da eziliyor. Borçlarına kefil gösterilen onların ucuz emeği, yoksulluğu çünkü.

Türkiye’nin yabancı sermaye yatırımlarının girişini kolaylaştırmak için ucuzlamasını talep eden, iktidara ‘Doları yap 37 lira’ diye dayatanlar devleti ve iktidarı halk için taşınamaz ölçüde ağırlaştırdılar. Vaktiyle, sosyal hakları budamak suretiyle ucuz bir devlete sahip olunacağını iddia eden asalak sermaye iktidarı halka bir külfet haline getirdi.

Bu pahalı sermayeden ve iktidardan kurtulmak; halkın yönettiği ucuz bir devlet ve ucuz bir devlet emekçilerin tek borcu olsun.

Bakan Şimşek'ten 2,5 milyar dolarlık dış finansman açıklaması: İmza için son aşama

TİM Başkanı da şikayetçi: 'Türkiye pahalı değil çok pahalı'

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa