10 Ağustos 2024 05:25

Hatay’dan Gazze’ye, TTV’den Foster ve ortaklarına…

Antakya'da yapılan barınma hakkı eylemi.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/EVRENSEL

Paylaş

6 Şubat depremlerinin üzerinden 18 ay geçmesine rağmen, depremde yakınlarını kaybeden kişiler iddianamelerin dahi hazırlanmadığını ifade ediyorlar (1). Evrensel’in haberine göre, yurttaşlar, kamu görevlileri dahil, tüm sorumluların olası kastla yargılanmalarını talep ediyorlar. Diğer bir deyişle halk hesap soruyor ve hesap vermeye niyetli bir yargı ortamı yok.

Geçmişe dönük bu hesap sorma işi, geleceğe dönük de devam ediyor. Gazeteci Burcu Özkaya Günaydın’ın haberine göre, depremin en etkili olduğu yerlerin başında gelen Hatay’da, halk rezerv alana yönelik uygulamadaki belirsizliklere tepkili. Rezerv kararlarının, sağlam kalan evlerin de yıkılmasına ve dev borçlanmalara yol açacak olmasını ise, halk, mülksüzleştirme olarak değerlendiriyor (2).

Barınma hakkı için 3 Ağustos 2024 tarihinde Antakya’da düzenlenen mitinge 2 binin üzerinde yurttaş katıldı; rezerv alanın iptalini ve yerinde yaşam hakkını talep ettiler (3).

Deprem sahasından her geçen gün en temel hakları için mücadele eden kişilere dair böyle haberler geliyor. Ben de orada yaşamayan bizlerin, sahadaki mücadeleye katkısı nasıl olabilir diye düşünüyorum. Burada da düşündüklerimi paylaşmaya çalışıyorum. Mekân üretimi üzerine mesleki eğitim almış birisi olarak da yüzümü benim gibi bu üretim sistemini içeriden bilen kişilere dönüyorum; meslek odalarına, bağlı olduğum meslek örgütü TMMOB’a bakıyorum. Tabii sadece TMMOB’a değil, ICOMOS, TTB, DİSK, KESK vd kurumlara da… Bugüne dek ne yapabildik, ne işe yaradı, neden yaramadı, başka türlü neler yapabiliriz diye? Zira ancak örgütlü bir yapı ile dönüşüm olabilir, biliyorum.

ETHA’nın iki bölümlük haberinde bu örgütlerden TMMOB’yi tartışmaya açmıştım (4); TMMOB’un 24 odası var, bu 24 odaya bağlı 213 şube ve 50 il koordinasyon kurulu var. Bünyesinde 108 farklı mühendislik, mimarlık ve planlama mesleğini barındırıyor. 660 bin 358 üyesi var. Bu rakamlara bakınca Türkiye çapında geniş bir alanda örgütlenmiş bu yapının daha aktif olması durumunda, bir sürü kent mevzusunun mühendislik, mimarlık, planlama vb. 108 disiplin alanında denetimini yapacak, sahada bunun dönüşümü için mücadelesini verecek bir yapıya işaret ediyor.

İktidarın yaratmış olduğu korku ve baskıyla da ilişkili olarak meslek odalarında yer alan üye sayısı azalıyor, biliyorum. Üstelik meslek örgütüyle yan yana görünmekten çekinen, hatta yan yana görününce iş alamayacağını düşünen bir kesim var. İşte çelişki tam da burada yatıyor. Elinizdeki yapıyı daha net ve güçlü bir hale getirmezseniz, daha çok baskı alırsınız. Baskı alırsanız da zayıflarsınız. Bu baskıdan kurtulmanın yolu ise, örgütlü bir şekilde güçlenmek.

Diğer yandan deprem illerinde yaşananlara ilişkin TMMOB'un çokça açıklaması oldu. Bunların neredeyse hiçbiri yerine getirilmedi. Tüm hukuki süreçler ya da bilimsel bilgi üretim süreçlerinin bir yaptırım gücü yok halihazırda. O zaman neden bunlar incelikli bir şekilde irdelenmiyor diyorum. Hem örgütlenme de buradan geçmiyor mu?

Bu sistemde kent, çelişkilerin görünür olduğu kadar, üretildiği de bir ortam. Kapitalist kentleşme bundan besleniyor ve kent suçlarını rıza+arzu üreterek topluma yayıyor. Yıllardır imar afları, barışları uygulanıyor. Meslektaşlarımız bu projeleri çizenler, onaylayanlar olabiliyorlar. Ve sonrasında hesap verebilir durumda olunmadığı gibi bu meslek örgütlerinin yapısı içerisinde de sorunlu hale gelebiliyor. Biz samimiyetle bunlarla yüzleşmediğimiz zaman nasıl bir dönüşüm olabilir ki? Bunu üreten mekanizmayla başka türlü nasıl karşılaşabiliriz ki?

Elbette bu sadece meslek odaları ile çözülebilecek bir mevzu değil. Ama odalarımıza düşen bazı önemli sorumluluklar var. Şöyle açayım; bu yazının başlığını “Hatay’dan Gazze’ye, TTV’den Foster ve Ortaklarına” diye kısaca yazdım. Ama bu başlığı Beyrut’tan Sur’a, Hatay’dan Gazze’ye diye uzatmak mümkün. Zira Sur’un, Hatay’ın, Gazze’nin yeniden inşasında görev alanlar, Beyrut’un da yeniden inşasında görev alan firma ile beraber çalışıyor ve imar pazarını uluslararası piyasaya açıyor (5).

Aynı şekilde bu bölgelerdeki yeniden inşa süreçlerinde görev üstlenen kurumları da TTV (Türkiye Tasarım Vakfı) ve Foster and Partners ile sınırlı tutmamalı. Çünkü bu oluşumlar gibi, mesleklerini mevcut sistemi sürdürmeye yönelik kullananlar çok daha fazla firma var. Sistem-içi onarıma emek veren meslektaşlarımız da var.

Tam da bu noktada küresel kapitalist kentleşme bağlamındaki ilişkiselliği dikkatlice okumak gerekiyor. TTV’den Kalyoncu “…olası bir depremde İstanbul için de çalışır mısınız” sorusuna “…eğer bakanlık isterse bu süreçte de görev almaya hazırız” diyorsa (6) aynı ekipler benzer yöntemlerle İstanbul’da da yeniden inşaya soyunacaklar demektir.

İşte o zamanlar gelmeden, yani hemen şimdiden, Beyrut’tan Sur’a, Hatay’dan Gazze’ye, oradan da İstanbul’un yeniden inşasına göz dikenlere karşı, dava-basın açıklaması dışında, mesleki olarak başka yolları denemek şart gözüküyor…

 

1. https://www.evrensel.net/haber/524914/6-subat-depreminde-ailelerini-kaybedenler-olasi-kastla-yargilama-istiyoruz?fbclid=IwZXh0bgNhZW0CMTEAAR2MxORvDkibRMYlS6MJ8oOF4qBUM6dWEbTGIF5lDiVsYmbriTy6bA8CGAg_aem_MtO42sg7KlDCK5CrIwxPkg

2. https://yesilgazete.org/hatay-rezerv-alan-yasasiyla-bastan-ciziliyor-depremzede-halk-huzursuz/

3. https://www.evrensel.net/haber/524773/antakyada-barinma-hakki-icin-miting-rezerv-alan-yasasi-iptal-edilsin

4. https://etha53.com/haberdetay/koksal-ideolojik-savasa-karsi-cogullugu-saglayacak-orgut-yapilari-kurmaliyiz-191637

5. Foster ve ortaklarının Beyrut projesi için; https://www.fosterandpartners.com/projects/3beirut; Sur projesi; https://www.dbarchitects.com.tr/tr/diyarbakir-surici-kentsel-tasarim-projesi-4-bolge/; Hatay projesi; https://www.mimarizm.com/haberler/gundem/hatay-yeniden-canlaniyor-projesi-dunya-kamuoyu-ile-paylasildi_138149; Gazze için; https://www.mimarizm.com/haberler/gundem/gazze-icin-tasarim-toplantisi-yapildi_136721.

6. https://www.keym.com.tr/haberler/yeni-hatay-tasarlaniyor-turk-ve-yabanci-uzmanlar-ortak-calisiyor

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa