10 Ağustos 2024 05:00

Sahi 'Ankara'da Türk-İş var mı?'

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Hep söylenir, Türk-İş’in önceki başkanlarından Seyfi Demirsoy’un sözü, “Ankara’da hükümet varsa, bir de Türk-İş var.” Ama gerçekten Ankara’da bir Türk-İş var mı artık sorgulanıyor. Zira, AKP iktidarıyla birlikte söylemde de olsa “Ankara’da Türk-İş var” denilmiyor.

***

2008 yılı ağustos ayında AKP iktidarı Meclisi tatil etmeyip, sosyal güvenlik yasası için fazla mesai yaptırmıştı. Mezarda emekliliği dayatan, emekli maaşlarının bugünkü hale getirilmesini sağlayan, pek çok alanda işçi ve emekçilerin hak gasplarına yol açan sosyal güvenlik düzenlemesi... Birçok iş kolunda yıpranma hakkını da kaldıran, emekli maaş bağlama oranlarını yüzde 75’lerden yüzde 45-50’lere düşürerek, emeklileri üç kuruşa muhtaç hale getiren düzenleme…

O dönemler Emek Platformu vardı ve bu yasanın çıkmaması için çok yoğun eylemler yapılıyordu. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Hak-İş Genel Başkanı da Salim Uslu idi. O süreçte yanılmıyorsam 17 örgütün içerisinde yer aldığı Emek Platformu, Hak-İş’in dönem sözcülüğünde toplantı yaptı. Yasa tasarısı Meclise getirilmiş, platform yasanın bu haliyle çıkmaması için çaba harcıyor. Son toplantı Hak-İş’te oldu. Çok tartışmalı, sıkıntılı bir toplantı idi. Çünkü platform bileşenleri tüm illerde AKP önüne siyah çelenk konulması eyleminde ısrarlı. Ancak Salim Uslu’nun dayatması ile o karar çıkmıyor ve Mecliste parti gruplarını ziyarete dönüşüyor eylem kararı.

Evrensel gazetesi olarak elbette bu tartışmaları da Salim Uslu’nun bu dayatmasını da yazdık. Ertesi gün Meclise grupları ziyarete giden platformu takip için Meclise gittim. Salim Uslu anlaşılan sabah haberi okumuş, çok öfkeli “Sen niye geldin ki nasılsa adamınız var içeride. Bilgi alırdınız” dedi. Karşılıklı tartışmamızın ayrıntısını vermeyeceğim ama Salim Uslu AKP yandaşlığının ödülünü iki dönem milletvekili olarak aldı. Yani üyelerinin haklarının gasbına karşı iki dönem milletvekilliği ve AKP’den Meclis İdare Amirliği…

***     

Emekli maaşları yerlerde, asgari ücret ise Türk-İş’in temmuz ayı açlık sınırı hesabı olan 19 bin 234.43 TL’nin bile çok altında. Peki asgari ücret komisyonunda milyonlarca işçi adına bulunan Türk-İş ne yapıyor? Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da Salim Uslu gibi vekillik hesabı mı yapıyor? O hesabı yapıp yapmadığını bilemeyiz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yakın dostu, arkadaşı olduğunu biliyoruz.

***     

9 Temmuz’da Hak-İş ve DİSK başkanları ile ortak toplantı yapan ve 10 maddelik talepler listesi açıklayan Türk-İş bu süreçte ne yaptı? Hakkını yemeyelim, bir ay sonra yani 6 Ağustos’ta Başkanlar Kurulunu topladı. Sonra… Sonrası yine talepler manzumesi açıkladı Türk-İş. Sonra ne illerde basın açıklamaları ile günü kurtarma peşinde.

***     

Toplantı sonuçlarına yansımasa da kimi illerde Hak-İş ile vergi dilimlerine karşı ortak, kimi illerde kendi başına basın açıklamaları yapma, sonrasında da Ankara’da miting kararı aldığı bilgisi var. Niye açıklama metnine yazılmadı diye sorarsanız da işte onu tahmin dışında bilmiyoruz. Tahminimiz de hani yakın arkadaşı ya, Erdoğan’a “Şu şu eylemleri yapacağız, üyelerimizin gazını alacağız. Sen de ses çıkarma” mı diyecek acaba? Bilemiyoruz.

Ama şunu biliyoruz ki sadece siyasette, partilerde tek adam zihniyeti yok, sendikalarda da var. Öyle ki konfederasyondan sendikalara, sendika merkezlerinden şubelere kadar... Konfederasyon başkanı, sendika başkanı, şube başkanı silsilesiyle giden bir tek adamlık zihniyeti. 1990’lı yıllarda sendikaların genel kurulları öncesinde delege seçimleri ilan edilir, kıyasıya delegelik seçimleri yapılırdı. Bu, şube seçimleri ve sendika merkezleri için de böyleydi. Birden çok liste yarışır, bugüne kıyasla gerçek genel kurullar yapılırdı. Mevcut yönetimler, eğer başka liste/listeler var ise delegeleri lüks otellerde ağırlar, pahalı hediyelerle etkilemeye çalışırdı ama yine de eşitsiz de olsa gerçek bir yarışma yapılırdı seçimlerde. Şimdilerde ise delegelikten başlayarak gizlilik içinde yapılan, hatta deyim yerinde ise “atama” yöntemi ile belirlenen sendika yöneticileri işbaşında. Elbette istisnaları var ama istisnalar kaideyi bozmaz; en azından Türk-İş, Hak-İş ve bağlı sendikalarda böyle olduğunu ve birkaç istisna dışında sendikalarda ikinci bir listenin çıkmasının vaki olmadığını biliyoruz.

***     

İşçi ücretleri, asgari ücret, emekli ücretleri yerlerde ama sendikacıların avantaları bol. Asgari ücretlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek ücretleri var sendikacıların. Belki milletvekili ücretlerinden bile yüksek, belki diyorum çünkü önceleri sendikaların genel kurullarında mali tablolar/raporlar yayınlanıyordu. Gazeteciler olarak alıp, sendikacıların maaşlarını, harcamalarını hesaplayabiliyorduk. Ama şimdi o tablolara delegeler bile ulaşamıyor. Sendikacılar bindikleri lüks arabalar, kaldıkları lüks oteller, yedikleri yemeklerle ayrıcalıklı bir sınıf artık. Dolayısıyla da asgari ücret artmış, artmamış çok da umurlarında değil ta ki tepkilerin yükselip, tabanın ayağa kalkmasıyla yerlerinin çok da sağlam olmadığını görene kadar… O günlerin yakın olacağı dileğiyle…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa