11 Ağustos 2024 04:46

Nasıl ölünür?

Ayakkabı atölyesinde çalışan 15 yaşında bir çocuk işçi

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Türkiye'de çocuk işçiliği ve buna bağlı iş cinayetlerinde tablo, her geçen yıl çocuk emeği sömürüsünün arttığını ortaya koyuyor. TÜİK verilerine göre 2023 yılı sonunda Türkiye'nin çocuk nüfusu 22 milyon 206 bin 34. Nüfusun yüzde 26'sını çocukların oluşturduğu Türkiye'de çocuk işçiliğinde ciddi bir artış yaşanıyor. Dört yıl önce yüzde 16.2 olan çocuk işçi oranı, çocuk emeği sömürüsünü rutin hale getiren tek adam ve sermaye düzeniyle birlikte 2023 yılı itibarıyla yüzde 21.1'e çıktı. Türkiye'de 2013-2023 yılını kapsayan dönemde 671 çocuk işçi iş cinayetlerinde öldü. Bu dönemde, yıllık ortalama 67 çocuğu hayattan koparan iş cinayetleri, 2024’te devam etti. Yılın ilk 7 ayında en az 45 çocuk işçi daha iş cinayetlerinde öldü. Böylece 31 Temmuz 2024'e kadar resmi kayıtlara yansıyan çocuk işçi ölümleri 716 olarak gerçekleşti.

CHARLOT’UN ÖLÜMÜ

Toplumsal ve ekonomik koşulların ölümü nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer "Nasıl Ölünür" ile Emile Zola. Aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerinin ölüm sürecini nasıl yaşadıklarını olanca sadeliğiyle ve toplumsal çerçeveden kopmadan sergileyen 1800’lerin sonundan beş tablo sunar “Nasıl Ölünür” kitabında. Morisseau ailesi işçi, geçim mücadelesi veren bir aile. Charlot; çelimsiz, akıllı ancak sağlıksız bir çocuk. 10 yaşında. Bir gün Charlot hastalanır. Soğuk kış günleri, işsizlik, yoksulluk. Baba sokaklardaki buzları kırarak ancak karnını doyurabilecek para kazanıyor, bir taraftan soğuk kış günlerinin sona ermesini oğlunun iyileşmesi için bekliyor bir taraftan da kış bitirse buz kıramayacağı için işsiz kalmaktan korkuyor. Evdeki eşyalar parça parça satılmış, sona gelinmiş. Ne ısınmak için ne de boğazlarından geçecek bir lokma için para yok. Charlot hastalanınca ne kadar ağlasalar, çırpınsalar da kaçınılmaz sona engel olamıyorlar. Çocuk zavallı haline benzer bir şekilde özensiz bir törenle toprağa verilir. Çamurun içine bata çıka kimsesizler mezarlığına gömüyorlar onu. Zamanında çocuk hastayken belediyeden talep ettikleri yardım çocuk öldükten sonra gelir ancak o parayı definden sonra komşularıyla şarap içmek için harcarlar.

EN YOKSUL ÇOCUKLAR TÜRKİYE’DE

Zola’nın betimlemelerinden 125 yıl sonra Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, Türkiye’de beslenme ve gıda krizinden doğrudan etkilenen 6.5 milyon çocuk şiddetli yoksulluk içinde. Her beş çocuktan biri yeterli ve besleyici gıdaya erişemezken, her dört çocuktan biri ise okula aç gidiyor. OECD’nin raporuna göre; Türkiye çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden biri. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sosyal ve ekonomik destek programının raporuna göre ise maddi durumu kötü ailelere yapılan yardımdan yararlanan çocuk sayısı 172 bine dayandı. Yardım 2012’de 37 bin 295 çocuk ile başlamıştı. 2020’de 129 bin olan yardımdan yararlanan çocukların sayısı, 2023 yılı sonu itibarıyla 164 bin 995’e ulaştı. 2024’ün ilk 6 ayı itibarıyla ise 171 bin 895’e yükseldi. Yıllara göre yardım alan çocuk sayısı da şöyle: 2018: 122 bin 489, 2019: 129 bin 422, 2020: 129 bin 422, 2021: 140 bin 275, 2022: 157 bin 248, 2023: 164 bin 995, 2024: 171 bin 895 (İlk 7 ay)

OCAK SÖNDÜREN ÇALIŞMA DÜZENİ

Zola’nın “Nasıl Ölünür” ile anlattığı üretim araçlarının ve mülkiyet ilişiklerine göre farklı toplumsal katmanların çalışma ve yaşam koşullarındaki eşitsizlik öldükten sonra da tutulan yastan ve cenaze törenine kadar farklılıklar gösterdiğini nefis betimler. Bu eşitsizliklerden birine geçenlerde katıldığım intihar eden bir işçinin cenazesinde şahit oldum. Geçtiğimiz haftalarda Aile ve Sosyal Politikalar Denizli İl Müdürlüğünde taşeron şoför olarak çalışan bir işçi intihar etti. Konu aile ve sosyal politikalar ve intihar olunca il müdürü de işçinin cenazesine katıldı. Yakınlarının intihar nedenlerine ilişkin söylemleri çoğunlukla ‘Ailevi’ sebeplerde yoğunlaşsa da ailevi nedenleri zora sokan temel etken de ekonomik nedenlerdi. Bayram döneminde evde yaşanan ‘Bir kurban bile kesemedik’ tartışması ardından eşin çocuklarla birlikte evi terk etmesi, evde yalnız kalınan uzunca bir süreç bu intiharı tetikleyen etmenler arasındaydı. Geçim derdi olmasa, yıllık izinde bir deniz tatili olsa, hafta sonları dinlendirici ve ruh sağlığını iyileştirici sosyal zaman geçirilse yine bu olumsuz sonuç çıkar mı ortaya tartışılır.

CENAZE TÖRENİ DE SINIFSAL

Babası esnaf olan işçinin taziyesine aile dostları, komşular, akrabalar, iş arkadaşları ve çeşitli kesimlerden katılanlar oldu. Taziye nedir nasıl olur? Vefat edenin ardından anılar mı taziye edilir, yoksa acılı günün acısını tazelememek adına hiç alakasız konular mı konuşulur? Taziye evinde haliyle baba evladının acısıyla sessiz, dalgın, işçinin kardeşi aynı durumda. Taziyeye gelen misafirlere içecek servis ediliyor. Ölen işçi değil de gündelik konular konuşuluyor. 60 yaş üstü insanlar ilçeye bağlayan kara yolundaki yeniden inşaat başladığından yakınıyor, bir tanıdığının 4 bin lira olan nakliye işini 2 bin liraya çözdüğünü anlatıyor. İşçi neden intihar etmiş, intiharı önlemek üzere politika üretmesi gereken bakanlığın kendi çalışanının neden intihar ettiği konuşulmuyor. Eşiyle ne sorunlar yaşamış, bir aylık emeği karşısında aldığı ücret 4 kişilik bir aileyi geçindirmeye yeterli miymiş? Yaz tatili planı var mıymış? 2 çocuğun masrafı aylık ne kadarmış? Tavas ilçesinden merkeze tayin istiyormuş neden olmamış? Bunlar konuşulmuyor. Zola’nın işçi çocuğunun ölümü sonrasındaki cenaze töreni ve yasın sınıfsal karakterini yaşattı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa