14 Ağustos 2024 04:56

Meclis Atalay toplantısında neyi ne kadar tartışacak, ne karar alabilecek?

TİP milletvekilleri meclis genel kurulunda

Fotoğraf: @erkbas/Twitter

Paylaş

1 Ağustos’tan 1 Ekim’e kadar tatile giren TBMM, 15 ve 16 Ağustos günleri olağanüstü olarak toplanacak.
15 Ağustos günü TBMM, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın konuşması için toplanacak.
16 Ağustos günüyse, Anayasa Mahkemesinin, TİP Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini “yok hükmünde” sayan kararıyla ilgili nasıl bir yol izleneceğini görüşmek üzere toplanacak.
Yarın Abbas TBMM Genel Kurulunda yapılacak olağanüstü toplantıda Filistin’de yaşananlar hakkında bilgi verecek.
Erdoğan da Genel Kurula katılarak Abbas’ın konuşmasını izleyecek.

Tabii bu toplantıda Abbas, İsrail’in Filistin’de soykırıma varan katliamlarını anlatmaya çalışacak. Ama herhalde her vicdanlı milletvekili ve yurttaşın yüreği, İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulme karşı bir destek, bir jest olarak yaptırılan bu konuşmayı izlerken, Türkiye’nin İsrail’le ticareti aylarca resmen sürdürdüğünü; “Ticaret tamamen bitirildi” denmesine karşın bugün de “Filistin’e ihracat” maskesi arkasında ticaretin devam ettiğini hatırlayarak burkulacak!

Dolayısıyla TBMM’nin, “Filistinlilere destek” amaçlı olduğu söylenen bu toplantının, daha çok iç kamuoyuna yönelik ve “Filistinlilere selam İsrail’le ticarete devam” politikasının üstünü örtme amaçlı bir toplantı olduğunu aklına getirmekten kaçınmayacak!

MECLİS ATALAY’LA İLGİLİ NEYİ TARTIŞACAK?

Meclis 16 Ağustos günü de Can Atalay için toplanacak.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP, DEM Parti, DEVA, SP, TİP, DP ve Emek Partisi milletvekillerinin başvurusu üzerine, Meclisin 16 Ağustos saat 15.00’te toplanacağını açıkladı.
Gezi davasından 18 yıl hapis cezası verildiği için cezaevinde olan Can Atalay, 14 Mayıs 2023 seçiminde milletvekili seçilmişti.
AYM Can Atalay’ın milletvekili olduğuna, cezaevinden çıkarılarak Meclisteki görevinin başına geçmesi gerektiğine hükmetti. AYM’nin bu kararı yerel mahkeme tarafından reddedilip Yargıtaya taşındı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi AYM’nin kararını reddetmekle de yetinmedi; bu karara imza koyan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu! Dahası, kendi aldığı kararın okunarak Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesini de Meclise adeta emretti!
Ancak AYM, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bu kararının ve kararın Mecliste okunarak Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğuna karar verdi. Bu karara da AYM kararına itiraz edenlere hukuk dersi verir gibi bir gerekçe yazdı!
Meclis AYM’nin işte bu kararı üzerine, bundan sonra ne yapılacağını tartışmak üzere toplanacak.

AKP İÇİNDE FARKLI GÖRÜŞLER VAR; AMA…

Meclisin AYM’nin Can Atalay kararı için toplantıya çağırılacağının açıklanması üzerine, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın 9 Ağustos günü, “Bizce teröriste hak ihlali kararı veren bir mahkeme Türk milletinin mahkemesi olamaz” sözleriyle AYM’yi bir kez daha hedefe koyduktan sonra “Toplantıya katılmayacağız” diyerek tutumunu açıkça ilan etti!

Meclisin toplanması için imza vermeyen İyi Parti ise oturuma katılacağını açıkladı.

AKP milletvekillerinin Can Atalay’la ilgili toplantıya katılıp katılmayacakları konusunda ise önceki gün yapılan AKP MYK toplantısında da bir karar almadıkları ya da alamadıkları belirtiliyor. Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir işaret gelmesi bekleniyor!

Çünkü;

  • Osman Kavala’nın “Derhal serbest bırakılması”na dair AİHM ve Avrupa Parlamentosu (AP) kararının uygulanması için Türkiye’ye tanınan sürenin eylül’de sona erecek olmasının baskısı,
  • Gezi davasında verilen ağır cezaların kamuoyunda yarattığı huzursuzluğun giderek artıyor olması,
  • Can Atalay’ın iki AYM kararına karşın cezaevinde tutulmaya devam edilmesine duyulan tepkinin giderek artması… gibi gelişmelerin; Kavala’nın ve Gezi davasındaki diğer tutsakların cezaevinde tutulması konusunda AKP içinde de farklı görüşler oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Abdulkadir Selvi’nin son haftalardaki yazılarıyla açtığı ve yandaş medyadan kimi başka yazarların da katıldığı, “Osman Kavala’nın cezaevinde olmasının Türkiye’ye ne yararı var?” sorusu etrafındaki tartışma bu farklılıkları göstermiştir. AKP içinde Numan Kurtulmuş, Tuğrul Türkeş, Efkan Ala, Abdulhamit Gül gibi kimi etkili isimlerin de Can Atalay’ın milletvekilliğinin iadesinden yana olduğu artık bilinmektedir.

Nitekim gerek Selvi’nin yazılarının gerekse Tuğrul Türkeş’in Kavala ve diğer Gezi tutsaklarıyla cezaevinde görüşmesi ve bu çerçevede kamuoyuna yaptığı açıklamaların, Erdoğan’ın oluru olmadan yapılamayacağı dikkate alındığında AKP’de bir görüş birliğinin olmadığı apaçıktır.

Ancak gelinen yerde, Erdoğan’ın AKP içindeki bu farklılıkları kontrol altıda tutmasının da eskisi kadar kolay olmayacağı anlaşılmaktadır. Özellikle MHP’nin AKP içine yönelik hamlelerinin Erdoğan’ın işini daha da zorlaştırdığı görülmektedir.

"SİZİ BUNUN İÇİN Mİ SEÇTİK" SORUSU BÜYÜYECEK GÖRÜNÜYOR

Ki, 16 Ağustos’a üç gün kala toplanan AKP MYK’si Can Atalay’la ilgili toplantıya katılıp katılmama konusunda bir karar almış, alabilmiş değil.

Burada akla, “Meclis bu toplantıda ne karar alacak?” sorusu gelir.

Tabii bu vesileyle Mecliste Can Atalay üstünden yargı-yasama, yargıdaki MHP kadrolaşması, Meclisin itibarsızlaştırılması gibi konular tartışılacaktır.

Bu Meclisin bileşimi dikkate alındığında siyasi bakımdan önemli bir karar alması pek olanaklı değildir. Bu yüzden de Erdoğan, AKP’li vekillerin toplantıya katılıp katılmamasına karar verememektedir.

Ancak eylül ayında Avrupa Parlamentosu, “Kavala’nın derhal serbest bırakılması” isteği yerine getirilmediği için, Türkiye’nin üyeliğinin askıya alınmasını da kapsayan bir karar alabilir. Ki muhtemelen iktidar, “Bakın Meclis ve mahkemeler bu konuda tartışıyor. Bir uzlaşmaya varılacaktır. Biz de o zaman kararı uygulayacağız” diyerek zaman kazanmaya çalışacaktır. Bu yüzden de AKP, MHP gibi açık bir tutum almıyor. Erdoğan da sanki bu konuda tarafsızmış yargı ve yasama arasındaki tartışmayı bekliyormuş gibi davranmaktadır.

Öte yandan burada şunu eklemeliyiz:

  • Seçimin üstünden henüz 15 ay geçmiş olmasına rağmen, yerel seçimde AKP’nin büyük oy kaybıyla ikinci parti durumuna düşmesi ve CHP’nin birinci parti olması,
  • Meclisin, yürütme, yani Cumhurbaşkanı tarafından önemsenmeyen, yargı tarafından parmak sallanan bir kurum haline getirilmesi,
  • Kendi vekilinin hakkını ve kendi onurunu koruma konusunda acziyetinin ayyuka çıkmış olması… Meclisin meşruiyetinin tartışılması için geniş bir alan yaratmaktadır.  

Kısacası Can Atalay’ın AYM kararlarına karşın 15 aydır cezaevinden çıkartılamaması ve Meclisin bu konudaki tutumu; Atalay’ın ötesinde, sistemin kurumu olarak itibarsızlaştırılıp sadece Cumhurbaşkanlığından gelen yasa taslaklarını kaldır parmak, indir parmak yöntemiyle yasalaştırmanın ötesinde bir inisiyatifi olmadığını göstermektedir.

İşçilerden küçük üreticilere her kesimden emekçilerin, hayvanseverlerin, talep ve tepkilerini alanlardan ifade etmeye başlamaları elbette ki, “Sizi biz bunun için mi seçtik?” sorusu etrafındaki taleplerle genişleyecektir.

O günler de çok uzak değildir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa