20 Ağustos 2024 05:07

Bu gidişin bir adım sonrası iktidarın ve Meclisin meşruiyetinin tartışmaya açılmasıdır!

TBMM genel kurulunda kavga

Fotoğraf: Osmancan Gürdoğan/AA

Paylaş

16 Ağustos günü Can Atalay için toplanan TBMM Genel Kurulu kavgayla bitti! Zaten gergin başlayan ve TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın kürsüde konuşması sırasında AKP saflarından müdahalelerle, AKP Milletvekili ve Meclis İdare Amiri Alpay Özalan’ın kürsüde konuşmakta olan Ahmet Şık’a saldırmasıyla başlayan kavga; AKP’li vekillerin Özalan’ın yanında yer alarak Şık’a yardıma gelen muhalefet vekillerine saldırmasıyla büyüdü. Kavgada TİP Milletvekili Ahmet Şık, DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve CHP Milletvekili Okan Konuralp yaralandı.

Meclis; Can Atalay “özel oturumu”nda AYM’nin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine dayanak yapılan Yargıtay kararını ve bu kararın 30 Ocak 2024’te Mecliste Bekir Bozdağ tarafından okunmasını “yok hükmünde” sayan kararı Meclis kürsüsünden okuyarak, Can Atalay’ın milletvekilliğinin ve özlük haklarının iadesini yapmadı. Yani AYM’nin Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğuna dair kararı Meclis tarafından da reddedildi!

Böylece Meclis bu kararıyla yerel mahkemeler ve Yargıtay gibi AYM’nin kararını tanımayan kurumlar safına katılmış oldu!

Atalay’la ilgili sorunun, çıkarılan kavganın gölgesinde yeterince tartışılamadığını, bu yüzden de Meclisin çalışmaya devam etmesini isteyen önerge de AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.

MHP EKTİĞİNİ BİÇİYOR: BAHÇELİ, AKP’Lİ VEKİLLERE ‘AFERİN’ DEDİ!

AKP saflarından “Kral gereğini yaptı!”, “Çok şık oldu. Elinize sağlık” gibi lümpen mesajlar eşliğinde saldırıyı bir marifetmiş gibi video yapıp mehter marşı eşliğinde gösterseler de kavgaya asıl destek Beştepe’den geldi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanlarından Ahmet Selim Köroğlu sosyal medya hesabından; “Burası TBMM, Dingo’nun ahırı değil. Hakaret edersen cevabını da alırsın. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay teröristtir” diyerek saldırıya ve saldırganlara destek tam destek verdi!

Erdoğan’ın bilgisi olmadan Danışman Köroğlu’nun böyle bir paylaşım yapamayacağını bilenler, bu açıklamayı Erdoğan’ın saldırıya ve saldırganlara “aferin” demesi olarak yorumladı!

Ama rejimin ruhuna en uygun değerlendirme ise MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.

Bahçeli her zaman olduğu gibi güncel her konuya kendince değindi. Ama iki noktaya özel bir vurgu yaptı.

Bu iki nokta şöyle:

1-) AYM’nin Can Atalay’la ilgili kararı hakkında “Anayasa’ya aykırı işlem tesis eden, kendi içtihatlarını hiçe sayan Anayasa Mahkemesinin laçkalaşmış hak ihlali kararı Türk milletinin iradesiyle çöpe atılmış, kanunsuzluğa geçit verilmemiştir” diyerek Bahçeli’nin “AYM kapatılsın!” talebinde ısrar ettiğini göstermesi,

2-) Meclisteki saldırı ile ilgili olarak da Bahçeli; “AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmış, takdire şayan bir duruşla haksızlığa, hukuksuzluğa ve eşkıyalığa müsaade etmemiştir” diyerek Mecliste kan dökülmeye varan saldırganlığa açıkça destek vermesiydi.

Tabii Bahçeli’nin sözleri “Kral gereğini yaptı” gibi laf üstünden bir destekten ibaret değil.

Bahçeli’nin desteğini asıl dikkat çekici yapan; “AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi olmadan da gereğini yapmıştır” demesidir.

Çünkü öncesi bir yana, Bahçeli ve partisi MHP’nin yerel seçim öncesinde (17 Mart 2024) yaptığı kongresinde, Erdoğan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin; “Bu benim için bir final, bu benim son seçimim” diyen Erdoğan’a seslenerek “Ayrılamazsın. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz” dediği açıklamasından beri AKP’yi ve siyaseti motive etmek için yaptığı girişimlerin başarıya ulaştığını açıkça ilan etmesidir. Dahası bu açıklamasıyla Bahçeli, AKP’ye “aferin” derken aynı zamanda AKP’yi çekmek istediği siyaset çizgisinde gelinen yerde kendi başarısını da kutlamaktadır.

Ve tabii “yumuşama/normalleşme”nin sonuna getirmeyi de!

TEK ADAM YÖNETİMİ VE AKP, KOŞAR ADIM MEŞRUİYET TARTIŞMASINA!

16 Ağustos’ta Mecliste yaşanan kavga ilk değil. Tersine daha az ya da çok şiddetli pek çok kavga gördü bu Meclis!

Daha 24 Temmuz 2024 günü kürsüde konuşurken “AKP hırsızlık yapıyor” diyen HDP Mersin Milletvekili Ali Bozan’a tekme tokat saldırıldı. Saldırganların başında da Ulaştırma Eski Bakanı Adil Karaismailoğlu vardı!

Ancak şiddet dozajı saldırganlık olarak önceki saldırılara benzese de saldırının yapıldığı konjonktür farklılığı dikkate alındığında 16 Ağustos kavgasında önemli farklılıklar var.

Şöyle ki:

  • Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yolunu açan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararının Mecliste okunarak Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğuna dair AYM kararının arkasından yapılan “özel oturum”da, bu AYM kararının okunmaması Meclisi (yasamayı) de AYM kararlarını tanımayanların safına getirmiştir. Ki böylece iktidar (yürütme), yargı ve yasama AYM kararlarını tanımayan bir safta birleşmişlerdir.
  • 31 Mart 2024 yerel seçiminde, iktidara geldiği 22 yıldan beri birinci büyük parti olan AKP; çok önemli oy kaybına uğrayarak birinci büyük parti unvanını CHP’ye kaptırmıştır. Dahası son haftalarda AKP’nin en sadık iki toplumsal tabanından birisi olan üretici kesimin traktörlerle yollara düşerek iktidarın tarım politikalarını protesto etmeye başladığına tanık olduk, olmaya devam edeceğiz görünüyor. AKP’ye destek veren en sadık kesimlerden diğeri olan esnafların da önümüzdeki dönemde “Batıyoruz!” feryatlarıyla sokağa çıkacağını gösteren işaretler çoğalmaktadır.
  • “Kemer sıkma” politikalarının adım adım devreye sokulmasıyla boğazı her gün daha da sıkılan emekçiler arasında hoşnutsuzluk yer yer eylemlere dönüşerek sürmektedir. Ama 2023’te OVP’de de saptandığı gibi 2025’te ücret ve maaşlara yapılan zamlar yüzde 15-20 düzeyinde, yani 2025’te “beklenen enflasyon” düzeyinde tutulmaya çalışılacaktır. Bunu MB Başkanı Londra’da faiz baronlarına vadetmiştir. Yani bu önümüzdeki dönemde emekçilerin iktidarla ve patronlar sınıfıyla daha sert mücadelelere hazır olmasının gerektiği anlamına gelmektedir.
  • Son haftalardaki gelişmeler ve iktidarın girişimleri; sosyal medya ve sokak röportajlarının bile yasaklanması göze alınarak, Meclisi AKP-MHP çoğunluğu tarafından terörize ederek etkisizleştirmeyi sonuna kadar götürerek, emek mücadelesinin sendikal bürokrasi, polis ve jandarma marifetiyle sindirilerek yapılmak istendiğini göstermektedir.

Bu gelişmeler dikkate alındığında 31 Mart yerel seçiminde AKP’nin ikinci parti olması, Cumhur İttifakının desteğinin yüzde 40’lara gerilemesi; sürecin iktidarın “topal ördek” olma ve meşruiyetinin tartışılmasına doğru ilerleyeceğini gösteren işaretler taşıyordu. Bugün bu işaretler hayli çoğalmıştır.

Son haftalarda iktidarın bütün bu tepkileri bildiği tek yol olan her tür itirazı, her kıpırdanmayı baskıyla, tehditle, toplumu terörize ederek bastırma tutumu; tek adam yönetiminin ve Meclisin “Meşruiyetini tartışmaya açtıracak” bir çizgiye doğru koştuğunu, koşacağını göstermektedir!

Böyle bir meşruiyet tartışmasının etrafında, bir mücadelenin nasıl ve nereye varacağını şimdiden kestirmek ise zordur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa