Orman Siyaseti
Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel
Eski defterleri, eski notları zaman zaman karıştırmak iyi oluyor. “Geriye dönük neler yapmışsınız, nasıl bir dönemden geçmişsiniz ve de bugün neredesiniz” türünden soruların da yanıtını buluyorsunuz. Pek çoğunda da ülke olarak az gitmişiz uz gitmişiz ama bir yere varamamışız noktasına geliyorsunuz. Bu sabah Facebook 5 yıl önceki gönderimi hatırlattı. Unutmuşum elbette. Okuyunca sevindim. Öncelikle o gönderiyi paylaşarak yazıma başlamak istiyorum:
“Milli iradeye saygınız yok. Seçmenlerin yasalara uygun kullandıkları oyları gasbediyorsunuz. Onca hak ihlali ortadayken, cezaevleri gazeteci, yazar ve aydınlarla doluyken ısrarla ‘ileri demokrasiden’ söz ediyorsunuz. Bir yandan da halkları bölerek, milliyetçilik kisvesi altında ırkçılık yapıyorsunuz. Yazıktır bu ülkeye, insanına ağacına, toprağına, suyuna yazıktır. Bu bir bitmeyen zulümdür... Protesto ediyorum.”
Evet protesto etmişiz de ne olmuş! Kimsenin de pek umurunda olmamış. 2024 yılında yaşadıklarımıza bakınca yönetenlerin aymazlığının, zulmünün hiç ama hiç değişmediğini hatta giderek daha da arttığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta Can Atalay için Meclis olağan üstü toplandı. Kimdir Can Atalay? Her türlü hukuksuzluğa karşı mücadele eden, sol eğilimli, çevresinde çalışkanlığı, dürüstlüğü, hak aramadaki başarısıyla sevilen ve sempati toplayan bir avukattır. Seçimlerde Hatay ilinden aday oldu ve milli iradenin oylarıyla milletvekili seçildi ama iktidar Can Atalay’ı gezi tutsaklarına katmakta gecikmemişti. Dolayısıyla milletvekilliğini düşürmek istediler. Ancak Anayasa Mahkemesi iktidarın bu girişimine “hak ihlali” dedi ve alınan karar “Yok hükmündedir” diye açıklama yaptı. Biliyoruz ki içinde soluk alıp verdiğimiz bu topraklarda Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı ne yazık ki geçerli değildir. Geçerli olan tek adamlı iktidarın değişmeyen kararlarıdır. Sonuçta Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplandı. Toplantıda bir kere daha iktidarın düşünceyi ifade özgürlüğüne karşı gösterdiği sert reaksiyon ve tahammülsüzlük ortaya çıktı. Kürsüde konuşan Ahmet Şık önce bir futbolcu eskisinin, ardından da AKP milletvekillerinin saldırısına uğradı. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin yok hükmündeki kararına karşın Can Atalay’ın tutsaklığı bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Tabii sorun yalnız Can Atalay değil, günümüzde de cezaevlerinde bulunan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Gezi davasındaki tutuklular da hâlâ vicdanını yitirmeyen, başkalarının acısını paylaşmaktan korkmayanlar için bir üzüntü anıtı olarak ortada duruyorlar.
Zor bir süreçten geçiyor dünya ve bu süreçte iktidar kendi ülkemiz yani bizim bahtsız insanımız ve topraklarımızda alabildiğine sıkıntı yaşatıyor yurttaşlarına. Yurttaşlarına derken büyük bir çoğunluğu kastediyorum. Aslında yine bu topraklarda ülkenin sahibiymişçesine yaşayan bir azınlık var ki onların bir eli yağda, bir eli balda. Yoksul, suskun çoğunluk hiç de ilgilendirmiyor onları. Yıllarını fabrikalarda, iş yerlerinde ve memur olarak devlette geçirmiş emekliler artık iktidara ağır bir yük olarak görülmeye başlandı. İşçileri derleyip toparlayacak koruyacak sendikalar da artık sadece göstermelik olarak meydanlarda. Sözün özü içinde yaşadığımız ortamda bizi yöneten rejiminin bir adı olmalı varın o adı da siz bulun.
Yazıyı Ünlü Fransız Şair Jacques Prevert’in bir şiiri ile bağlayalım. Söz konusu şiiri pek çok kez kullandım. Bu kez Memet Fuat’ın derlediği bir antolojiden aldım. Şiir Can Yücel’in Türkçesiyle adeta yeni bir kimlik kazanmış. “Orman Siyaseti” birlikte okuyalım.
Acımıyorsunuz bre kaz kafalılar
Paslı baltanızla körpe fidanları hep
Deviriyorsunuz da
Cifesi çıkmış ağaçları
Çürümüş köklerine
Kurumuş dallarına rahmet
Baş-tâcı ediyorsunuz yau!
Bi de üzerlerine birer altın-yaldız levha asıp
Tarihi değerler, Milli Şahsiyetler diye yutturuyorsunuz!
Ormanın kelinde leş gibi çürük odun kokarken
Alıp başını gitmişken kuşlar
Siz kazık kakıp orda caka satıyorsunuz
Ele güne kazık atacağız diye aklınızca
Bre kaz kafalılar
Marş okuyup kaz adımı atıyorsunuz!
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07
- Anılarda bir gezinti 16 Ekim 2024 04:47
- Çığlık 09 Ekim 2024 04:10
- İçe bakış 25 Eylül 2024 01:47
- Çivisi çıkmış toplumda çocuk olmak 18 Eylül 2024 04:28
- Çıkmaz sokak 11 Eylül 2024 04:44
- Çocuğun gördüğü düştür barış 04 Eylül 2024 04:10
- Akıncı ruhlar 14 Ağustos 2024 04:53
- Ne değişir? 07 Ağustos 2024 04:56
- İnsanlık nereye? 31 Temmuz 2024 04:30
- Ölüleri önemseyin! 24 Temmuz 2024 03:54
- Halkları uyutma yöntemleri 17 Temmuz 2024 04:55