22 Ağustos 2024 04:33

Trajik haller

Yere itilen Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç

Fotoğraf:AA

Paylaş

Fanatizmin, insanları saçma sapan konuşmaya ve davranmaya yönlendirmesini “akıl tutulması” ifadesiyle dile getirmek artık futbolda olup bitenleri layıkıyla açıklamaya yetmiyor. Futbol fanatizmiyle körelmiş bir aklın ortaya koyduğu pratikler tam anlamıyla derin bir zihinsel yozlaşmayı işaret ediyor…

Mutlak kazanmacı anlayışın hakimiyetindeki oyunda bilgiye, onurlu erdemli mücadeleye değer ve önem verenlerin sesi pek duyulmuyor. Bilginin ve bilgeliğin dışlandığı, onurlu erdemli mücadelenin umursanmadığı bir ortamda fanatizmin oyuna damga vurması doğal. Fanatizmin baskın hale gelmesi ise oyuna spor dışı saplantılı düşüncelerle bakılması ve oyunun bu tür düşünceler perspektifinde yorumlanması sonucunu doğuruyor. Dolayısıyla futbol sahalarında tanık olduğumuz, kışkırtma ve saldırganlık içeren söylemlerin, eylemlerin ardı arkası kesilmiyor…

Geçtiğimiz hafta sonunda Göztepe ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşma sırasında meydana gelen olaylar ve bu olaylara verilen tepkiler, spor tarihimizde özel bir yer edinmeyi hak edecek tuhaflıklar silsilesi oluşturdu.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, tribündeki Fenerbahçeli taraftarların maçı uygun koşullarda izleyebilmek konusundaki şikayetini gidermek üzere karşılaşma oynanırken sahaya girdi…

Ali Koç, o anda taraftarlara yardımcı olabilmek konusunda elinden bir şey gelmeyeceğinin kuşkusuz farkında, ama güç gösterisi yapmayı seviyor. Hem ülke burjuvazisinin zirvesindeki bir ailenin ferdi olmaktan, hem de milyonlarca taraftarı olan bir kulübün başkanı olmaktan aldığı güçle, canı istediği zaman, canının istediği yerde olabileceğini ve canının istediğini yapabileceğini göstermeye çalışıyor…

Her şeyden önce Ali Koç’un sahaya girmesi demek, yakın korumalarının sahaya girmesi ve dolayısıyla sahaya silah girmesi demek. Oysa spor alanlarında silahın kesinlikle yeri yoktur. “Güvenlik gücü” olarak spor alanlarında konuşlandırılan kişilerin bile ateşli silahlara sahip olmaması gerekir. Silahın olduğu yerde, her an telafisi mümkün olmayan acı olaylar meydana gelebilir…

Ali Koç, hiç kimseyi takmaz pozlarda sahada yürürken korumalarının ve polislerin de dahil olduğu karambolde bir Göztepe yöneticisinin arkadan ittirmesiyle yere düştü…

Ali Koç’un düşmesinin hemen ardından fanatik taraftarlığı hayatlarında çok özel bir yere koydukları anlaşılan kişiler sosyal medyada art arda paylaşımlar döktürmeye başladılar… Ama ne paylaşımlar…

Ali Koç’u düşürmenin, sembolik anlamda Türkiye burjuvazisini yere sermek anlamına geldiğini ve başlı başına devrimci nitelikte toplumsal bir ivmelenmeye yol açabileceğini ciddi ciddi ileri sürenler mi istersin; “Ali Koç’un korumasının yerinde olsam, o herifin beynine sıkmıştım” diyen potansiyel caniler mi istersin; yılmaz bir hak ve adalet savaşçısı olarak gördükleri Ali Koç’a neredeyse “Gazi Che Guevara” muamelesi yapan ahmaklar mı istersin; Ali Koç’u iterek yere düşüren tipin her şehre heykelinin yapılmasını isteyen “komikler” mi istersin, hepsinden bol miktarda vardı…

İroni boyutu, bu paylaşımların yarattığı kışkırtma ve saptırma duygusuna dikkat çekmemize engel değil. Ayrıca bu paylaşımların altına yapılan dehşet verici binlerce yorum da cabası.

Bu arada Ali Koç’u düşüren ve kabarık bir sabıka kaydına sahip olduğu ortaya çıkan kişinin elbette ömür boyu spor alanlarından uzak tutulması gerekir. Öfkesini kontrol etmekten aciz böyle birisine saha içinde görev verenler de aynı şekilde ceza almalı…

Yıllar geçiyor, sporda kültürel anlamda zerrece bir gelişme olmuyor. Buna karşılık küstahlıkla, kibirle, egoyla, yüzsüzlükle, şımarıklıkla hemhal bir çürüme ve yozlaşma hayatın her alanında olduğu gibi sporda da hızla yaygınlaşıyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa