23 Ağustos 2024 04:58

Sermaye sadece ekmeğimize değil, yüzyıllık haklarımıza da saldırıyor

EYLEM GÖRÜNTÜ

Fotoğraf: Andaç Aydın Arıduru/Evrensel

Paylaş

Türk-İş, 20 Ağustos günü 81 ilde Türk-İş’in temsilcilikleri önünde basın açıklamaları yaptı.

Basın açıklamalarında işçiler Türk-İş tarafından hazırlanan bazı talepleri içeren pankartlar taşırken, okunan metin ise Türk-İş merkezinden hazırlanmıştı.

Ortak metinin ana ekseni “Geçinemiyoruz” ve “Vergide adalet istiyoruz” başlıkları. Bu eksen etrafında taleplerin sıralandığı açıklamada “Geçinemiyoruz” deniyor ve geçim sorununun nedeni yetersiz ücret ve maaşlara bağlanıyor. Ancak işçi ve emekçilerin ücretlerine “ek zam” yapılması konusunda somut bir ifade yer almıyor.

Sadece İstanbul’daki açıklamada ortak metnin dışına çıkan Türk-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Halil Fakı, “Yılbaşından günümüze kadar her şeyin fiyatı iki kat arttı. Bunun sebebi kim? Bizi yöneten siyasi iktidardır” diyerek açıklamada iktidar ve politikalarını hedefe koydu.

Ankara’da Türk-İş önünde yaplan basın açıklamasında konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ise “Sendikacılar olarak toplumun sıkıntılarını dile getirmeye devam edeceğiz. Siz duyana kadar Türkiye'nin 81 ilinde bu sıkıntıları dile getirmeye devam edeceğiz” diyerek sendikasız işçiler, asgari ücretliler ve emeklilerin taleplerini de savunduklarını dile getirerek iktidarı uyardı.

“26 Ağustos'ta Çerkezköy, 3 Eylül'de Zonguldak'ta miting yapacağız” diyen Atalay, “Meclis açıldıktan sonra Ankara'da Türkiye'nin en büyük mitingini yapacağız” diyerek sözlerini tamamladı.

PROGRAMIN KOÇBAŞI ÜCRET ARTIŞLARINI ‘BEKLENEN ENFLASYON’A ENDEKSLEME!

Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam 17 Ağustos 2024 tarihli köşesinde, Merkez Bankası (MB) Başkanı Fatih Karahan’ın geçen ay Londra’da yabancı bir aracı kurumun düzenlediği toplantıda yatırımcılardan (Siz faiz baronları olarak anlayın) gelen, “Çalışanlara ve emeklilere yılbaşında yüzde kaç zam yapılacağı” sorusuna verdiği yanıtta, 2025 yılı için belirledikleri enflasyon hedefinin yüzde 14 olduğunu söyledikten sonra “Karahan, ‘Biz de hesabımızı buna göre yapıyoruz, yılbaşı zamları yüzde 15, en fazla yüzde 20 oranında yapılacak’ demiş” diye yazdı.

Erdal Sağlam’ın bu konuda yazdıkları Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından çok hızlı bir biçimde yalanlandı.

Ama, yüzde 15-20’lik zam sorunu aslında yeni ve bir şey değil. Tersine daha eylül 2023’te Bakan Mehmet Şimşek açıkça “Bundan sonra ücret düzenlemeleri hedef enflasyona göre yapılacak” demişti. Ancak 31 Mart yerel seçimleri nedeniyle Erdoğan’ı ikna edemediği için hayalini ertelemek zorunda kalmıştı.

Nitekim seçimden sonra Şimşek bugüne kadar programlarının “hazırlık dönemi” olduğunu; artık uygulama dönemine geçeceklerini açıklamıştı.

Kısacası emekçilerin ücret ve maaşlarını enflasyonun altında tutarak enflasyonun düşürüleceğini esas alan Erdoğan-Şimşek programının ücret ve maaşlara zammı da beklenen enflasyona endekslemesi elbette şaşırtıcı değil. Buna tek engel, işçi ve emekçilerin birleşerek boğaz sıkma programına karşı ortak bir mücadeleye girmeleridir.

HAKLARA YÖNELİK SALDIRI KAPSAMLI VE SERT!

Türk-İş’in 81 ilde basın açıklama yapması, Çerkezköy ve Zonguldak’ta miting kararları alması, Meclis açıldıktan sonra Ankara’da büyük bir miting yapılacağının açıklanması, Hak-İş’in de 23 Ağustos’ta (bugün) Kayseri’de bir miting yapması elbette ki önemlidir.

Ancak işçi sınıfının ve emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlar sadece konjonktürel bir “geçinememe” ve “vergi adaleti” talepleri ile ilgili değil. Tersine işçi sınıfı başta olmak üzere tüm emekçilerin temel kazanımları tehdit altındadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  1. AKP Meclis Grubu, üstünde çalışmaya başladıklarını açıkladıkları sosyal güvenlik yasasının değiştirilmesini amaçlamaktadır. Amaç yasadaki çelişkilerin giderilmesi adı altında emeklilere maaş bağlama oranının yüzde 15-20’lere düşürülmesi, kıdem tazminatı fonunun kaldırılması, “tamamlayıcı emeklilik sistemi” adı altında “bireysel emekliliğin” tek seçenek olarak dayatılmasıdır. 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama döneminde bu düzenlemenin Meclise getirileceği belirtilmektedir.
  2. Patronların 24 Ocak 1980’den beri hayalini kurduğu esnek çalışmanın yasal bir dayanağa kavuşturulması için yapılan hazırlıklar Kabinenin gündemine kadar gelmiştir.
  3. Aralık ayında belirlenecek emekli maaşları ve asgari ücret ile bundan sonra yapılacak kamu ve özel sektör TİS’lerinde ücret ve maaş zamlarının “beklenen enflasyona” bağlanması iktidar için belirleyici mahiyette olacaktır.

İşçi-emekçilerin haklarına yönelik saldırı böylesine kapsamlı, dolaysız ve serttir! Üç konfederasyonun yöneticileri de bu gelişmeleri bizlerden iyi bilmektedir.

9 Temmuz 2024 günü bir araya gelerek yayımladıkları 10 maddelik ortak deklarasyon bu gelişmeleri elbette bildiklerini göstermektedir. Nitekim eğer 10 maddede ifade edilen talepler iktidar ve sermaye tarafından dikkate alınmazsa üç konfederasyon birlikte mücadele edeceklerini ilan etmişlerdi.

SENDİKALARIN SEFERBER ETME SORUMLULUĞU

Aradan geçen iki aya yaklaşan sürede iktidar 10 maddelik talepler manzumesini umursamadı. Ama ne yazık ki o günden beri üç konfederasyonun genel başkan ve yöneticileri bu talepleri kendileri ilan etmemiş gibi bu konuda hiçbir girişim yapmadı. Ve şimdi üç konfederasyonun gele gele, ayrı ayrı ve sonuçta basın açıklamaları ve birkaç miting yapmaya geldikleri görülmektedir.

9 Temmuz 2024’te “ortak talepler etrafında ortak mücadele” diyerek yola çıktıkları süreci bugün ayrı ayrı mitingler yaparak “yasak savma”ya dönüştürecekleri izlenimi veren konfederasyon temsilcileri emek kamuoyunda oluşan “Neden böyle yapıyorsunuz?” sorusuna yanıt vermek zorundadırlar.

İçinden geçtiğimiz dönem, işçi sınıfı ve tüm emeği ile geçinen toplumsal kesimlerin sadece bugünkü yaşamı ile ilgili acil taleplerine değil yüzyıllık kazanımlarına yönelik kapsamlı bir saldırı dönemidir. Bu belayı defetmenin gerçekçi tek yolu ise saldırının hedefi olan tüm toplumsal kesimlerin, tüm emek güçlerinin ortak mücadelesidir. Bu yaklaşımla ele alınmayan mücadele girişimlerinin başarılı olma şansı yoktur.

Bu yüzden üç konfederasyon 9 Temmuz toplantısında aldıkları kararların ötesine geçerek kamu emekçileri sendikaları konfederasyonları da dahil; emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere tüm emek güçlerini seferber etmek gibi reddedemeyecekleri bir sorumlulukla da karşı karşıyadır. Hiçbir gerekçeyle de bu tarihsel sorumluluktan kurtulamazlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa