Kim daha çok Trumpçı yarışı başladı
Fotoğraf: AA
Başkan adaylığının kesinleştiği Demokrat Parti kongresinde Kamala Harris ilk kez seçim vaatlerinden ve politik platformundan bahsetti ve coşkulu tezahüratlar eşliğinde “dünyanın en ölümcül, en güçlü savaş gücünü” yaratacağı sözünü verdi. Dışarıda soykırım karşıtı protestolar içeride ise soykırım karşıtları karşıtlığı, Cumhuriyetçi Parti kongresini andıran milliyetçi atmosfer ve boş konuşmalarla geçen kongrenin simge anı ise Demokrat Partililerin salonda “İsrail’i silahlandırmayı durdurun” pankartı açanların kafasına “Biden seni seviyoruz” flamasıyla vurması oldu.
Partinin eylemlerin kongre salonuna girmemesi için aldığı tüm önlemlere rağmen bir grup delege Filistin yanlısı bu pankartı (tanıdık bir yöntemle) vücutlarına sararak içeri soktu. Pankartı tutan Müslüman bir kadının kafasına flama ile vurulmasının ardından bir başka partili pankartı çekiştiriyor, diğerleri de toplanıp ellerinde tuttukları Biden flamalarıyla İsrail’e silah satışı karşıtı pankartı kapatıp hep bir ağızdan “USA, USA” sloganları atıyordu. Bir diğer utanç anı da üçüncü günün sonunda kongre merkezinin çıkışında Demokrat Partililerin İsrail tarafından öldürülen Filistinli çocukların isimlerini okuyan eylemcilerle alay etmesi oldu; kimi kulaklarını kapattı, kimi de kulaklarını kaparken “lalalala” diye bağırdı.
GÜNLERDİR BEKLENEN KONUŞMA
Harris, kökenlerinden, çocukluğundan bahsederek başladığı “Trump başkan olmamalı” temalı konuşmasına oldukça militarist, emperyalist, göçmen karşıtı ve İsrail yanlısı, kısacası oldukça Trumpçı vaatlerle devam etti. Göçmenlik ve sınırlar konusunda Biden ile birlikte yazdıkları, kendi deyimiyle “onlarca yılın en güçlü sınır yasa tasarısını” yasalaştıracağının sözünü verdi. Dış politika ve güvenlik konusunda “Amerika’nın her zaman dünyadaki en güçlü, en ölümcül savaş gücüne sahip olmasını sağlayacağım” dedi. Esnafa vergi indiriminden bahsetti. Ve “Her zaman İsrail’in kendini savunma hakkını savunacağım ve her zaman İsrail’in kendini savunabilme yeteneğine sahip olmasını sağlayacağım” diye devam etti. Bunları söyledikten sonra ve İsrail’e silah satış ve yardımları konuşması sırasında bile devam ederken “İsrail’in güvende olması, rehinelerin serbest bırakılması, Gazze’deki acıların sona ermesi ve Filistin halkının onur, güvenlik, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirebilmesi için bu savaşı bitirmek için çalışıyoruz” dedi. Bu sembolik konuşmanın önceki cümleler tarafından zaten boşa çıkarılmış son kısmı dışında bu konuşmayı Trump yapsa kimse şaşırmaz. Yapıyor da zaten. On yıllardır Demokrat Partinin vaatlerinden olan idam cezasının kaldırılmasından ya da örneğin daha birkaç yıl önce savunduğu genel sağlık sigortasından, ya da komik derecede düşük asgari ücretin iyileştirilmesinden hiç bahsedilmemesi de cabası. Kürtaj hakkını geri getirmeyi vadetmesi Cumhuriyetçi Partiden tek keskin ayrılığı oldu. (Biden ve Harris bu konuda şu ana kadar hiçbir şey yapmadı).
İKİ TARAF DA KAYBETMEK İÇİN UĞRAŞIYOR
Trump tarafının ne bu Trumpçı konuşmayı ne de Harris’in geçmişindeki halk düşmanı icraatlarını kendi menfaatine çevirecek kapasitesi yok. Çünkü zaten aşağı yukarı aynı şeyleri destekliyorlar. Ancak “Harris kazanırsa bu kış komünizm gelecek” seviyesinde bir kampanya yürütüyorlar. Cumhuriyetçiler bu tip bir kampanyayı Obama karşısında iki kez yürütüp ikisinde de kaybetmişlerdi, ancak Harris bu kez Obama kadar geniş bir seçmen koalisyonu da kuramıyor. Bunun da başlıca sebebi Gazze. Bu iki parti sadece Trumpçılıkta değil, kaybetmek için ellerinden geleni yapmakta da yarışıyor.
Biden aday olarak devam etseydi kaybedecekti, ancak her şeye rağmen ve Harris’in Cumhuriyetçiler dışındaki tüm kesimlerdeki mevcut anti-Trump anı menfaatine çevirecek adımları atmamasına rağmen, Demokratlar kazanabilir. Bunun iki temel nedeni var: Birincisi Trump artık kendini politikacıların antitezi olarak pazarlayamıyor. Örneğin 2016’da “Politikacılar bağış adı altında zenginlerin emrinde, ben bağış toplamıyorum zaten zenginim” diyordu; bugün zenginlerden dileniyor. Yüklü bağış sözü verene bakanlık bile satıyor. Clinton’ın neoliberalizmine karşı Trump sanayiyi yeniden diriltmekten ve çürüyen altyapıyı yenilemekten bahsediyordu; başkanlığı döneminde insanlar yalan söylediğini gördü. Bu seçimlerdeki kampanyası ise yapay zeka fotoğraflarıyla Harris’i orak çekiçli mitinglerde göstermekten ibaret. Harris ise sırf Filistin kökenli diye kendisine destek açıklayacağını garanti eden partilileri bile kongrede konuşturmayıp her fırsatta İsrail’e açık çek vererek Michigan ve Minnesota gibi seçimler için çok kritik eyaletleri ateşe atıyor. Hâlâ başa baş giden ve halk düşmanı bu seçimleri hangi Trumpçı aday kazanırsa kazansın emekçiler ve ezilen halklar için daha fazla gericilik getireceği açık. 1926’da Stalin “Eğer sermaye Sovyetler Birliği’ni parçalamayı başarırsa ne olur?” diye sormuş ve “Bütün kapitalist ve sömürge ülkelerde en kara gericiliğin hakim olduğu bir dönem başlar; işçi sınıfı ve ezilen halklar boğazlarından kavranır, uluslararası komünizmin mevzileri kaybedilir” demişti.
- Emek yanlısı referandumlar ve Trump’ın soytarıları 17 Kasım 2024 04:10
- ABD seçimleri: Soykırım yürütmek kazandırmadı 06 Kasım 2024 15:22
- Seçimler soykırım karşıtı hareketi eritemedi 03 Kasım 2024 04:40
- Soğuk ve sıcak savaşlar 20 Ekim 2024 04:25
- ABD seçimlerinin anahtarı hâlâ Gazze'de 13 Ekim 2024 04:15
- ABD medyasının ‘değerli ve değersiz kurbanları’ 06 Ekim 2024 04:35
- İçeride faşizm dışarıda faşizm 29 Eylül 2024 04:51
- ABD medyası ve ‘tarafsız’ gazeteciliğin sınırları 22 Eylül 2024 04:49
- Harris-Trump televizyon gösterisi: Göçmen düşmanlığı ve İsrailcilikte yarıştılar 11 Eylül 2024 10:15
- İşçiler ABD seçimlerinin neresinde? 01 Eylül 2024 03:24
- ABD seçimleri ya da öznesi, nesnesi olmayan gölgeler 11 Ağustos 2024 06:46
- ABD’nin Afrika politikaları daha nice askeri müdahale ve çatışmalara gebe 04 Ağustos 2024 05:25