25 Ağustos 2024 04:47

Despotik emek rejimine ‘güvenceli esneklik’

KARDEMİR işçisi

Fotoğraf: AA

PAZAR
Paylaş

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlıklarına başlanan, esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma modellerinin uygulanmasına ilişkin tartışmalar hız kazandı. Buna göre uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil esnek çalışma modelleri içeren yeni düzenlemenin kamuda yaygınlaştırılması, özel sektörde ise 4857 sayılı İş Kanunu’na göre belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için aranan objektif koşul şartının kaldırılması planlanıyor. “Mesai süresi kısalıyor”, “Uzaktan çalışın”, “Evinizden çalışın” gibi gerçeği makyajlayan propagandaların aksine yeni düzenleme iş gücü piyasasını yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.

12. kalkınma planı, orta vadeli program, Mehmet Şimşek’in “tasarruf programı” kapsamında kristalize olan, Türkiye ulusal ı̇stihdam stratejisinin de temel taşları arasında yer alan esnek istihdam aslında yeni bir olgu değildir.  Ancak iktidarın bu sefer “güvenceli esneklik” olarak çalışma yaşamına entegre etmeye çalıştığı yeni düzenleme Türkiye kapitalizminin ve sermaye sınıflarının ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.

ESNEKLİĞE GİDEN YOL

James Crotty’ye göre neoliberalizmin en önemli özelliği tüm dünyayı -maliyetleri azaltmalarına imkan tanıyacak biçimde- şirketlerin emrine sunmasıdır. Diğer bir ifadeyle, piyasa firmalara zorlayıcı rekabeti ve zorunlu yatırımları dayatırken, şirketler de maliyetleri işçilere ve hükümetlere yansıtma esnekliğine kavuşmuştur. Söz konusu esnekliğin cisimleştiği alanlardan birisi de iş gücü piyasalarıdır.

Esnek ve güvencesiz çalışmanın temelleri, Türkiye’de neoliberalizmin kurumsallaşma sürecinde atıldı. 1990’lı yılların sonlarından itibaren ise kamu ve özel sektörde esnek istihdam örüntülerine hukuksal dayanak kazandırıldı. Dünya Bankası ve IMF’nin yapısal uyum programlarını müteakip iş gücü piyasasını güvencesizleştirmeye dönük neoliberal politika setleri uygulamaya kondu. Emek piyasasını kuralsızlaştıran ve parçalayan farklı istihdam modellerine formel ve yasal karakter kazandırıldı.

Esnek istihdam ve “uzaktan”, “hibrit”, “yarı-zamanlı”, “kısa süreli”, “geçici”, “sözleşmeli”, “mevsimlik” diye anılan türevleri, Türkiye kapitalizminin agresif büyüme ve birikim stratejisi açısından hayati öneme sahiptir. Devletler ve şirketler, esnek çalışma aracılığıyla emek rezervlerini tamamen kontrollerine alır; istedikleri süre ve yoğunlukta, istedikleri istihdam modelinde emekçileri çalıştırabilme serbestliğine kavuşur. Piyasa serbestliğinin en önemli özelliklerinden birisi, sermayenin emek üzerindeki tasarruf hakkını ve denetimini artırmasıdır.

Esnek istihdam tipleri sayesinde güvencesizlik, tüm sektörleri ve emekçi sınıfları kesecek biçimde homojenleşir. Metin Özuğurlu’nun belirttiği üzere güvencesiz çalışma sınıf içi farklılıkları türdeşleştirirken, esnek çalışma istihdam biçimlerini çeşitlendirdiğinden işçi sınıfı içerisindeki farklılıkları derinleştirir.1 Bölmelenmiş iş gücü piyasası, emek aristokrasinin oluşumu dahil olmak üzere, sınıfın parçalanmasını kolaylaştırır.

KAMUDA VE ÖZEL SEKTÖRDE ESNEKLİK

Güvencesiz ve esnek çalışmanın norm haline gelmesinde uluslararası sermaye örgütlerinin hükümetleri yönlendirmesinin ve hazırladıkları programların payı büyüktür. Dünya Bankası ve IMF yanında, Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde imzalanan Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ile hizmet sektörlerinin uluslararası piyasalara açılması hızlandırıldı. Türkiye’nin de 1994 yılında imzaladığı GATS’la emek piyasalarının serbestleştirilmesine hız verildi.

Kamu sektöründe esnek istihdamı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen 4-B (sözleşmeli personel statüsü) ve 4-C (geçici personel statüsü) maddelerinde görebiliriz. Sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetleri başta olmak üzere alt-işverenlik ilişkileri, geçici, sınırlı, yarı-zamanlı iş sözleşmeleri yaygınlık kazanmıştır.

Özel sektörde esnek istihdam 4857 sayılı İş Yasası ile kurumsallaştı. Esnek istihdamı atipik olmaktan çıkaracak düzenlemeler yapılmış; kısmi süreli, geçici, sözleşmeli çalışma tiplerine hukuksal dayanak kazandırılmıştır. Özel istihdam büroları kurularak iş, istihdam, vasıf artırma, gelir güvenceleri şirketlerin ve piyasanın kontrolüne bırakılmıştır.

KALKINMA PLANI VE OVP’DE ESNEKLİK

Esnek çalışma kamu ve özel sektörde farklı pratiklerle ve fiili olarak uygulanırken “Neden şimdi böyle bir düzenleme yapılıyor?” sorusu akla gelebilir. Bu soruya yanıt ararken birikim rejiminin ana hatlarını oluşturan ve farklı sermaye gruplarının ihtiyaçlarına yanıt üreten iki ana programda esnek çalışmanın nasıl yapılandırıldığını incelememiz gerekir.

2024-2028 yıllarını kapsayan 12. kalkınma planında esnek çalışmanın “yeni nesil esneklik modelleri” şeklinde formüle edildiğini görebiliriz. Yeni nesil esneklik tipleri ise kendilerinin belirttiği üzere uluslararası kapitalist trendlere göre şekillenir.

Planın 253. maddesinde “Yeşil ve dijital dönüşümle beraber yeni iş yapma biçimlerinin ve farklı mesleklerin ortaya çıkması”ndan hareketle uzaktan, bağımsız ve esnek çalışmanın norm haline gelmesi”nden bahsedilir.

Bununla bağlantılı olarak 405. maddede sosyal güvenlik mevzuatı ve uygulamalarının yeni nesil esnek çalışma modellerine uyumlu hale getirileceği, 697. maddede ise uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modellerinin kayıtlı ve güvenceli bir şekilde uygulanacağı ve yaygınlaştırılacağı belirtilir.

Mehmet Şimşek’in ‘enflasyonla mücadele’ adı altında emekçilerin haklarına saldırdığı “tasarruf programı”nda da yer alan “Kamu sektöründe esnek çalışma modellerinin uygulanmasına yönelik mevzuat çalışmaları” ibaresini kalkınma planında da görebiliriz.

2024-2026 yıllarını kapsayan orta vadeli programda ise, kalkınma planıyla eş güdüm içerisinde yeni nesil esnek çalışma modellerine ilişkin hazırlıklar takvimlendirilmiştir.

Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil esnek çalışma modellerinin yürürlüğe konması amacıyla 2024 yılının 3. çeyreğinde “iş gücü piyasalarının güvenceli esnekleştirilmesine” dair kanunun çıkarılması, 2025 yılının 1. çeyreğinde ise “İş Kanunu’nda sosyal taraflarla diyalog halinde yapılacak değişiklikler” ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek ikincil mevzuat çalışmaları ile iş gücü piyasalarında güvenceli esneklik için başka bir yasal düzenlenme yapılması planlanmıştır.

GÜVENCELİ ESNEKLİK ALDATMACASI

“Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil esnek çalışma modellerine dair mevzuat değişikliği” çalışmasının merkezinde “güvenceli esneklik” olarak anılan modelin yer aldığını görebiliyoruz.

“Güvenceli esneklik” kavramsallaştırmasının kökeni, Avrupa Konseyi ve Avrupa İstihdam Stratejisi’ne kadar uzanır. Avrupa Konseyi belgesine göre “Esneklik ve güvenlik arasında doğru denge sağlamak”, “Firmaların rekabet gücünü desteklemek”, “İş yerinde kalite ve üretkenliği artırmak”, “Firmaların ve işçilerin ekonomik değişime uyum sağlaması” gibi gerekçelerle sermaye ve emek arasındaki ilişkiye sermaye lehine bir boyut kazandırılır. İşverenlerin birden çok esneklik tipinde emekçiyi istihdam etmesi kolaylaştırılır.

Özünde atipik olmaya devam eden esnek istihdam modelleriyle amaçlanan, “güvenceli esneklik” şemsiyesi altında çalışan emekçilere dayatılan iş ve görevlerin kabul ettirilmesi, işle birlikte emekçinin de görev tanımı, iş yeri mekanı ve çalışma süresi açısından esnemesidir. Basına yansıyan esnek çalışmaya dair 6 modelin merkezinde bu yer alır.

Mesailerin esnek ve çekirdek olarak ikiye ayrılması, kamudaki çalışanların çekirdek zamanda kurum içinde bulunmaları, esnek zamanda bu zorunluluğun aranmaması, çekirdek zamanın günlük çalışma süresi içerisinde en fazla 5 saat olması, esnek zamanın ise kurum yöneticileri tarafından belirlenmesi planlanmaktadır.

Salgın döneminde yaygınlaşan, hibrit olarak anılan ev-iş yeri bileşimli çalışmanın en önemli sorunlarından birisi mesai kavramının formel anlamını ve statüsünü yitirerek, çalışma sürelerinin üretimin genel karakterine göre uzatılması ve muğlaklaştırılmasıdır. Boş zaman ile mesai birbirine karışır ve çalışma süreleri tüm gündelik hayatı içerecek şekilde yayılır.

Eurofound’un verilerine göre, salgın döneminde uzaktan çalışanların ofisten çalışanlara kıyasla, AB’nin haftada 48 saatlik yasal çalışma sınırını 2 kat aştığı görüldü. Buna göre, uzaktan çalışanların neredeyse yüzde 30’u her hafta boş zamanlarında birden fazla kez çalışmak zorunda kaldı.

Genel hatlarından anladığımız kadarıyla “yeni nesil esneklik” olarak pazarlanan ve aslında fiilen uygulanan esnek istihdam tiplerinin yasal bir çerçeveye alınarak tamamen resmi kontrol ve denetim altına alınması isteniyor. Bu yolla, emek piyasasının yerli ve çok uluslu şirketler için düzenlenmesi, emeğin üzerindeki dolaysız denetimin artırılması öncelikler arasında yer alıyor.

Güvence ve esneklik gibi yan yana gelemeyecek iki terimin ısrarlı bir tutumla politikaya dönüştürülmesine karşı sendikaların ve emek örgütlerinin seslerini yükseltmesi şarttır.

1) Metin Özuğurlu, “TEKEL Direnişi: Sınıflar Mücadelesi Üzerine Anımsamalar”, Gökhan Bulut (der.). Tekel Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi, Nota Bene Yayınları, 2010

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa