26 Ağustos 2024 04:45

Yaşamın topukla imtihanı: Bilim mahkeme salonlarına sığmaz

Yenidoğan bebeklerde topuk kanı testi


Fotoğraf: Christian Abella/Pixabay

Paylaş

Bilim, mahkeme salonlarına sığmaz. Bunu Giordano Bruno, Galileo Galilei ve daha nicelerinden biliriz. Kars’ta bir mahkeme, topuktan bir damla kan ile hastalık tanısı konmasını ve erken teşhisi “bilim dışı” ilan eylemiş!

Mahkeme ne TÜBİTAK ne Sağlık Bakanlığı, ne Hacettepe Tıp ne yanı başındaki Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini hatırlamış. ‘Bir kitap okuyup’ ülkenin ve çocukların sağlıklılığının kaderini değiştirmeyi sınamış.

Mahkemenin kararına esas kitap Özbek asıllı olan Aidin Salih’e ait. Hani, “Emine Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan’ın öncülüğünde adına bir konferans düzenlenen” ve aşı karşıtı görüşleriyle tanınan şahsiyet.

 Topuk, aşil, anne, ölüm/sağlık ilişkisi bu topraklarda binlerce yıl sonra yine gündemde: Dün Çanakkale (Truva) bugün Kars…

Yunan mitolojisi ve Homeros’un İlyada Destanı’na göre annesi oğlu Achilleus’u (Aşil) ölümsüzlük nehrinde yıkarken onu sol topuğundan tutup suya batırmış. Yalnızca oradan vurulursa öleceğine inanılır ve Truva savaşında tam da aşilinden vurularak ölür. Tıpta, anatomide o bölge onun adı ile anılır hâlâ: Aşil.

Mafya da bilir aşilin yaralanmalarda iyileşmeyecek bir bölge olduğunu: ‘Topuğundan sıkar’ ki hayat boyu sakat kalsın mağdur…

Topuk kanı, Sağlık Bakanlığı uygulaması olan yenidoğan tarama programı kapsamında çocukların hastalıklarını erken teşhis ederek tedavilerini başlatmak amacıyla alınmakta. Bakanlık mahçup ve edilgen bir dille kararı istinaf mahkemesine taşıtacağını duyurdu.

Topuk kanı, çeşitli genetik bozukluklar ve metabolik hastalıkların taramasında kullanılır. Bunlar arasında fenilketonüri, hipotiroidi, galaktozemi, biyotinidaz eksikliği gibi hastalıklar bulunmaktadır.

Fenilketonüri Derneğinin hafta içi yaptığı açıklamada da değindiği üzere hastalıkların belirti, bulgu vermeden belirlenmesi olarak tanımlanabilecek taramada aranacak hastalığın üç özelliği esas alınır. “Tedavi edilebilir olması, tedavi edilmediği takdirde yaratacağı işlevsel bozukluk ağır olması ve hastalık belirti bulgu vermeden belirleneceği için hastalık delili olacak bir laboratuvar sonucu elde edilmesi.”

Bu özelliği barındıran, yani taranabilecek pek çok hastalık vardır. “Bu hastalıklardan hangisinin/hangilerinin taranması gerektiğini ise hastalıkların o toplumdaki görülme sıklığı belirler.”

Hasılı doğuştan zeka geriliği, beyin hasarı, kas hastalıkları ve ölümlere yol açabilen hastalıkların bu yolla erken teşhisini “yanlış” bulmuş mahkeme! Dahası, Dünya Sağlık Örgütünün “Hegemonik bir dikte ile üye ülkelere dikte ettiği bir uygulama olduğunu” iddia etmiş ve uzman görüşü olarak 2014'te ölen alternatif tıpçının yazılarını esas almış.

Kars'ta bir ailenin, yenidoğan bebeklerinden topuk kanı aldırmak istememesi ile konu yargıya taşınmıştı. Süreç bir kentin yerel mahkeme kararı diye geçiştirilemeyecek kadar çok katmanlı ve vahim: Çocukların sağlıklılık ve hasta olmama ile erken teşhis hakkı ne anne babaların ne de mahkemelerin keyfiyetine bırakılabilir. Ne mahkeme başvurusu ne mahkeme kararı bireysel olmayıp tüm çocuklara dairdir. Sağlıklı toplum, sağlıklı gelecek çabalarının güncel aşilidir süreç. Bir o kadar da aşı karşıtlığı ile kol koladır topuk kanı ile erken teşhis karşıtlığı.

 Alternatif tıp bir kanıtlar bütünü değil kanaatler manzumesidir. Modern tıp ise kanıta dayalıdır. Bilimsel çalışmalar kanıt olarak kabul görmeden çoklu süzgeçten, farklı disiplin ve yapıların değerlendirmesinden geçer.

 Kanaat ile keyfiyet arasında ince bir çizgi vardır. Dolayısı ile kanıta dayalı tıp bilimi karşısına kanaat ve keyfiyet sarkacında alternatif tıbbı koymak, günümüzde yargının sürüklendiği açmazı da özetler. Yargıda bilimin gerilemesi, kanıta dayalı hukukun kanaate dayalı yargı ile giderek yer değiştirmesi tesadüf değildir.

 Bilim bir yerde gerilemez, tek yerde saldırıya uğramaz. Evde, işte, hastanede, sağlıkta, mahkemelerde, TBMM’de her yerde tehdit altındadır.

  Son mahkeme kararını dinin siyasallaştırılması ve sağlık bağlamında ele almakta yarar var.

   1796'da çiçek aşısının icadından bu yana milyonlarca çocuğun hayatı kurtulmuş oldu. Aşı reddi veya aşı karşıtı hareketler bilindiği üzere dini argümanlarla ikna edici hale geliyor.

  Ülkemizde de aşı yaptırmama konusunda dikkat çekici bir artış var. 2016’da çocuklarına aşı yaptırmayan aile sayısı 11 bin iken, 2017 yılında bu rakam 23 bine çıkmış durumda. (Kaynak: Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, KLİMİK).

 Ülkemizde “1970 1980’li yıllarda hastanelere getirilen zeka özürlü çocukların oldukça önemli yüzdesinin fenilketonüri tanısı alması” üzerine Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hastanesi Metabolizma Bölümü Başkanı Prof. Dr. İmran Özalp, TÜBİTAK destekli bir proje ile hastalığın ülkemizdeki görülme sıklığını belirlemiş, o güne kadar “Dünyada bildirilmiş en yüksek sıklığın Türkiye’de olduğu” saptanmıştı. Hasılı bizdeki topuk kanı ile erken teşhis taramaları bu bilimsel gerekliliğe dayanır tarihsel olarak.

  Denebilir ki Milletvekili’miz Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülme ve özgürlüğünden mahrum bırakılma kararı ile Kars yerel mahkemesinin topuk kanından erken teşhisi engelleyen kararı birbirinden ayrı ele alınamaz. Tıpta modern yani kanıta dayalı tıbbın yerine/karşısına alternatif tıbbı koyanlar, elbette yargıda aynı zihinsel haritayı işleme koyacaklardı.

  Bilim her yerde ve bir o kadar da örgütlü bilim karşıtlığı yine, yeniden, derin mi derin bir faaliyette.

 Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa