Küresel ısınma böyle devam ederse Efes, Milet, Knidos, Kaunos sular altında!
Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel
Kürsel ısınma gerçeği her geçen gün kendini kelimenin gerçek anlamı ile ‘yakıcı’ bir biçimde hissettiriyor. Kapitalist sistemin bir sonucu olarak meydana geldiğini, artık kapitalist kurumların bile itiraf ettiği (BM iklim konferanslarını ve BM genel sekreterlerinin dünden bugüne konuşmalarını bu gözle okuyun lütfen) küresel ısınmanın yol açacağı sonuçlara dair çok sayıda rapora her gün bir yenisi ekleniyor. Kuşkusuz bu raporların büyük çoğunluğu, (Küresel ısınma kaynaklı buzulların erimesi ve kuzey kutup bölgesinde yeni deniz ticareti yollarının daha kısa mesafelerle yük taşımayı sağlaması gibi felaketi bile paraya endeksleyenlerini bir kenara koyarsak) distopik-karamsar bir gelecek tablosu önümüze koyuyor.
TÜRKİYE VE YUNANİSTAN’DA TOPLAM 464 TARİHİ ALAN RİSK ALTINDA
En iyi senaryodan en olumsuza doğru bir dizi senaryo ele alınmış.. Akdeniz Havzası’nda 2300 yılına kadar deniz seviyesinde meydana gelmesi muhtemel yükselişe dair senaryolardan yola çıkılarak Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyıları ile Yunanistan’da bulunan tarihi alanlara yönelik bir çalışma yapıldı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Zengin tarafından yapılan çalışmada küresel ısınma sonucu deniz suyunun yükselmesine bağlı olarak farklı iklim senaryolarında Türkiye'de ve Yunanistan'da hangi tarihi alanların sular altında kalma riski bulunduğu araştırıldı. İki ülkedeki toplam 464 tarihi alanın risk durumunun değerlendirildiği çalışma, 34 alanın 'çok yüksek', 21 alanın 'yüksek', 25 alanın ise 'orta' seviye risk altında bulunduğunu ortaya koydu.
EFES ANTİK KENTİ VE LİMANI
Yeni yayımlanan çalışmasında Doç. Dr. Enes Zengin, küresel iklim değişikliği nedeniyle deniz seviyesinde beklenen yükselmenin, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın sahil şeritlerinde yer alan 150’ye yakın arkeolojik alanı ve tarihi yapıyı tehdit ettiğini ileri sürüyor. Türkiye ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz kıyılarında yer alan 464 tarihi alanın risk durumu incelendiği çalışmada, sular altında kalma riski çok yüksekten çok düşüğe beş seviyede değerlendirildi. Deniz suyu seviyelerindeki yükselmenin üç metreyi bulduğu ve ‘orta’ seviye risk altındaki alanları da etkilediği bir senaryoya göre; Aydın’da Efes Limanı, Efes Antik Kenti, Milet Antik Kenti, Güvercinada Kalesi; İzmir’de Klazomenai ören yeri; Larymna (Loryma), Antalya’da ise Olimpos, Aperlai, Limyra ve Patara antik kentleri gibi önemli tarihi alanlar kısmen veya tamamen sular altında kalabilecek. Buna karşın 317 alanın ise en olumsuz senaryoda öngörülen beş metrelik yükselmede dahi tehlikede olmadığı tespit edildi.
SULAR ALTINDA KALMA RİSKİ "ÇOK YÜKSEK" OLAN ANTİK KENTLER
Zengin’in çalışmasına göre Türkiye’de sular altında kalma riski ‘çok yüksek’ tespit edilen alanlar arasında şu antik kentlerimiz var; Muğla’da Knidos ve Kaunos Antik Kentleri, İzmir Bergama’daki Elaia Antik Liman Kenti ve Seferihisar’daki Teos Antik Limanı. Aynı senaryoya göre Yunanistan’da Sissi, Pavlopetri ve Lokris Antik Kentlerinin de ‘çok yüksek’ risk altında olduğu görülüyor.
ARKEOLOJİK KAZILARA İKLİM DEĞİŞİKLİ PLANLAMASI
Tarihi alanların, insanlığın geçmişi ile bağlantı kuran, önemli alanlar; hem insanlığın gelişimi hem de eski dönemlerin gelenek ve görenekleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağladıklarının altını çizen Zengin şunları söylüyor; “Arkeolojik kazı ve koruma çalışmaları tüm dünyada yoğun bir şekilde devam ediyor. Ancak uzun zaman alan bu çalışmalar, ciddi iş gücü ve titiz bir çalışma gerektiriyor. Bu nedenle tarihi alanlara yönelik yapılacak çalışmaların kısa, orta ve uzun vadeli dış etkenlere göre planlanması, yani iklim değişikliği nedeniyle su seviyelerinde beklenen yükselmenin de dikkate alınması, kaçınılmaz bir gereklilik olarak öne çıkıyor.’
"GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR!"
Bitirirken, Zengin’in çalışması da dahil bütün raporların sistemin bu şekilde gitmesi, dünyanın kapitalist cendere içerisinde devinmesi öngörüsüne dayandığını da ekleyelim. Bu düzen elbette değişecek, değiştirmek zorundayız! Doğayla barışık, sömürüsüz bir dünyada bütün senaryolar çöp olacaktır. “Gün doğmadan neler doğar!..”
- Çevre mücadelelerine karşı şirketlerin "kutsal kitabı" 23 Aralık 2024 04:34
- Kıbrıs’tan Şam’a bir siyasal İslam okuması 16 Aralık 2024 04:35
- Siyasette dip temizliği 09 Aralık 2024 04:09
- Bu toprağın sonu!.. 02 Aralık 2024 04:33
- Doğa ve Direniş Öykülerinden çıkıp geldiler 25 Kasım 2024 04:12
- COP29 toplantıları ya da "Bir şey yapılıyor tiyatrosu": Tam bir zaman kaybı 18 Kasım 2024 04:20
- Kaz Dağları kardeşliği... 11 Kasım 2024 04:44
- Namlunun ucunda yaşamı savunanlar: Kırılırız ama eğilmeyiz!.. 04 Kasım 2024 04:51
- ‘Etki ajanı yasası’ ve Bergama köylüleri için kaynatılan cadı kazanı 28 Ekim 2024 04:51
- Bilimle dalga geçmenin bedeli 21 Ekim 2024 04:40
- Kapadokya'da balon turizminin görünmeyen yüzü ve balon emekçileri 14 Ekim 2024 04:32
- Mor çiçekli garganlar, arılar, mezarlar... 07 Ekim 2024 04:48