02 Eylül 2024 05:18

Göl kurudu RES'ler kuruldu! 

Seyfe Gölü

Fotoğraf: Özer Akdemir

Paylaş

Yaz tatili için memlekete gidince bu sene de uğradık Seyfe Gölü’ne. Ağız alışkanlığından öte hâlâ kaynaklarda “göl” diye geçtiği için öyle diyoruz ama Seyfe uzun zamandır göl değil çöl halinde! Tek damla su yok, göğünde uçan, yüzeyinde gezen bir tane kuş yok! Oysa burası çok değil 15-20 yıl önce yüz binlerce su kuşunun vatanı, üreme ve beslenme alanıydı.

“Kuşlar havalandı mıydı gökyüzünü göremezdik” diye anlatıyor köylüler hâlâ gölün o eski neşeli halini. Şimdi, göz alabildiğine uzayan dümdüz bir boşluk, ıpıl ıpıl dalgalanan ışık oyunları, arada sırada rüzgarların oluşturduğu toz şeytanları var gölün tuz tabakası ile kaplı çorak yüzeyinde! 

GÖL YAKININDAKİ TEPELERDE 70’İN ÜZERİNDE RES DİREĞİ VAR

Gölün doğusunda, Geycek köyünün sırtını yasladığı tepelerde onlarca rüzgar enerji santrali (RES) son on yılda ufukta birbiri ardına belirdi. 70’in üzerinde RES direği, kilometrelerce uzayarak Obruk köyünün üst taraflarına kadar geldi.

Tabiat koruma alanı, ramsar alanı gibi koruma statüleri bulunan, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli kuş cennetlerinden birisi olarak kabul edilen Seyfe Gölü’ne birkaç kilometre uzaklıktaki (Seyfe Gölü'nün su tutma alanına yaklaşık 4 km, tabiatı koruma alanı sınırına ise yaklaşık 2 km mesafede) bu RES’ler her ne hikmetse göl kuruduktan sonra tepelere dikilmeye başladı. Her yıl yüz binlerce kuşun akın akın gelip gittiği göl eski halinde olsaydı eğer çevresine bu RES’lerin dikilmesi zaten mümkün değildi.

GÖLÜN KURUMASI İLE RES'LERİN PITRAK GİBİ ÇOĞALMASI TESADÜF MÜ?

En önemli zararlı etkileri arasında kuşların yaşam alanlarında, göç rotalarında olmalarından kaynaklı sorunların sayıldığı RES’lerin, Türkiye’nin en önemli kuş cennetinin dibinde son 10 yılda yükselmelerinin Seyfe’nin kurumasından başka yolu da yoktu zaten. Şimdi her yıl kapasite arttıran, üstüne üstlük bir de yardımcı enerji kaynağı adı altında güneş enerji santralleri (GES) de kurulmaya başlanan bölge, çok yakın bir gelecekte enerji projeleri çöplüğüne dönmeye aday yörelerimizden birisi haline geldi ne yazık ki!..

Bu yıl, RES’lerin Kırşehir’den Kayseri’ye doğru bozkırın ortasında uzayan tepelerde adım adım ilerleyişini izlerken, Seyfe Gölü’nün kuruması ile bu RES’ler arasında bir ilişki olup olmayacağı aklıma geldi. Ertesi gün göle giderken uğradığımız Obruk köyünün yaslandığı tepelerde de şimdi devasa RES direkleri dönüyordu. Bu direkler o kadar yakındı ki köye rüzgarda kanatlarından çıkan vınlamayı rahatlıkla duyuyorduk.

‘FLAMİNGO HİÇ GÖRMEDİK, SADECE ON TURNA GEÇTİ’

Seyfe Gölü’nün kuruması ile bu RES’ler arasında ne gibi bir ilişki olabilir ki? Evet, RES’lerin özellikle kuşlar ve bölgedeki tarım ve mera alanlarına olumsuz etkileri vardı. Ancak aşırı su kullanımı, gölü besleyen kaynaklara etkisi gibi Seyfe’nin kurumasına etki edecek bir durumu yoktu. O halde?..

RES’lerin ontolojik değerlendirme raporunda şu cümleler dikkat çekici geldi bana; “RES sahasının kuzeydoğusunda yer alan Seyfe Gölü hem tabiatı koruma alanı hem de ulusal sulak alan statüsündedir. Seyfe, ne yazık ki uzun yıllardır kuruma sorunuyla yüz yüze kalmıştır. Sonbahardan itibaren yağışlarla gölün eski yüzey alanının küçük bir bölümü su tutmaktadır. Halihazırda, sahada yapılan izleme çalışmalarında RES sahasının batısında yani göle yakın bölgede flamingo, turna gibi kuş sürülerinin geçişlerinin gözlendiği bilinmektedir. Bizim 50 günlük izlemelerimiz sırasında santral sahasından flamingo geçişi gözlenmemiştir. Turna geçişi sadece 2022 yılı sonbahar döneminde 1 kez 10 birey olarak gözlenmiştir.”

RES’LERİN BAŞINI AĞRITACAK KUŞ KALMADI!

Yüz binlerce flamingo ve turnanın konup göçtüğü gölün göğünde artık hiç flamingo görülmüyor ve sadece 10 tane turna gözlemleniyor! Bu gözlemler ve ontolojik raporda yer alan kuş gözlem raporları RES’lerin bölgede kuşlar tarafından rahatsız edilmeden enerji üretimine devam edebileceğini yazıyor aslında! Göl eski halinde olsaydı bu RES direkleri kuşları rahatsız edecekti kuşkusuz! Göl kuruduğu için kuş da kalmadı, RES’lerin başını ağrıtacak bir sorun da!...

Seyfe’nin belki 20 yıl gibi bir sürede tamamen kurumasına neden olan yanlış su-tarım politikalarında bölgede RES kurmak isteyen sermaye güçlerinin ya da onların arkasındaki siyasi-bürokratik yapıların etkisi var mıdır? Göl kuruduktan hemen sonra bu RES'lerin pıtrak gibi göl çevresindeki tepeleri doldurması tesadüf müdür? Gölün çevresindeki tepelerde şimdi de altın arama çalışmalarının başlaması, göl yakınındaki Kervansaray Dağı’nın altın madeni sondajları tarafından adeta delik deşik edilmesi ile “tabiatı koruma alanı hem de ulusal sulak alan” korumasındaki Seyfe’nin artık olmaması arasında bir ilişki var mıdır? Öyle ya göl eski halinde olsa bu koruma statüleri bölgede altın madenciliği gibi bir girişime de engel olabilirdi.

SERMAYE İKTİDARININ GÜNAHLARI SAYMAKLA BİTMEZ

Türkiye sermayesi özellikle AKP’nin iktidarı ile geçen son 20-25 yılda o kadar büyük doğa suçlarına imza attı ve bunu da siyasi iktidarın koruyup kollaması ile o kadar pervasızca yaptı ki ortaya çıkan devasa yıkımın boyutlarını henüz tam olarak bilemiyoruz. Sermayenin çıkarları için yok edilen ormanlar, tarım arazileri, kirletilen su kaynakları, kuruyan-kurutulan göller, dümdüz edilen dağlar, sanayi kuruluşlarına peşkeş çekilen ovalar, talan edilen tarihi ve kültürel varlıklarımız...

Seyfe Gölü bunlardan sadece birisi. 

Aklımda şu cümle dönüp duruyor günlerdir; göl kurudu RES’ler kuruldu! 

Bu da mı tesadüf?!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa