03 Eylül 2024 04:00

Son topçu Jamie Vardy

Jemie Vardy ve ailesi

Fotoğraf: Peter Woods/Flickr

Paylaş

Premier Lig’de yeni sezon başlarken ışıltılı yıldızlar arasında parıldamaya devam eden bir ‘eski’ var. Leicester City’nin 37 yaşındaki golcüsü Jamie Vardy ilk hafta Tottenham Hotspur’e attığı golle takımına beraberliği getirirken, lig tarihinde 30 yaşından sonra en çok gol atan oyuncu (104) rekorunu geliştirdi.

Vardy memleketinden kariyer rotasına kadar birçok faktör ve tercihi sebebiyle üst düzey futboldaki son amatör, son eski veya geleneksel tabirle ‘son topçu’ olarak anılmayı hak ediyor. Bu kendisi için güzel bir ünvan olsa da futbol adına mutlu bir hikaye değil.

ÇELİK ÇOCUK

Dünyanın ilk futbol kulübünün evi olan Sheffield’ın Hillsborough bölgesinde doğan Jamie küçük yaştan itibaren yeteneğiyle herkesi büyüleyen altın çocuklardan değildi.

Babası annesini terk ettiğinde henüz bebekti. Çeliğin merkezi Sheffield kentinde vinç işçisi olarak çalışan üvey babasının soyadını aldı. United ve Wednesday kulüpleri arasında ikiye bölünen Sheffield, Jamie henüz iki yaşındayken talihsiz bir olayla manşet oldu. Liverpool-Nottingham Forest maçındaki tribün izdihamında 97 kişi öldü. Hillsborough Faciası futbolda derin izler bırakacaktı.

Ama çocuklar faciaya değil topa bakar. Bölgedeki birçok işçi çocuğu gibi Jamie de futbol tutkunuydu. Taraftarı olduğu, idolü David Hirst’ün forma giydiği Sheffield Wednesday’in altyapısına girse de tutunamadı ve 16 yaşındayken gönderildi. 30 pound haftalıkla 8. kümedeki Stockbridge Park Steels’ta ter dökmeye başladı. Bir yandan da medikal aletler üreten bir fabrikada çalışıyor, öğle aralarında top oynama fırsatı kolluyordu.

Hayatı zor ve dağınıktı ama genetik özellikleri sayesinde bu düzensiz yaşamı kaldırabiliyordu. 1.79 metre boyundaki oyuncu ne yaparsa yapsın kilosu 72-74 aralığından sapmıyordu.

24 yaşında 5. ligdeki Fleetwood Town’da oynarken fast food ve içki temelli beslenme düzenini şöyle anlatıyordu: Sabah kalkar kalkmaz bir, antrenmandan hemen önce iki kutu enerji içeceği. Alkolü de sınırlamıştı. Artık maçtan önceki gece içmiyordu.

2012’de Leicester’a transfer olurken 1 milyon pound bonservis barajını aşan ilk “Non-League” (5. Lig ve aşağısında forma giyen) futbolcu oldu. Sözleşmesi 10 katına çıksa da hâlâ eski kafalıydı. Sorunlarını kulüp psikoloğuyla çözebileceğine bir an olsun inanmadı. Kas yırtığı sonrası iyileşme döneminin yavaş ilerlemesi üzerine kulüp doktorundan, “Ne yapıyorsun?” sorusu gelince, “Normalde yapmadığım bir şey yapmıyorum” dedi. “Normalde ne yapıyorsun?” diye sorunca, “Votka içiyorum” cevabı verdi. Eski alışkanlıklarından vazgeçmese de bir denge oturtmayı başardı. Sevgilisi ve ilk çocuğunun doğumu da adaptasyona yardımcı oldu. 27 yaşında ilk Premier Lig maçına çıktı. Gerçi hâlâ röportajlardaki sahte ciddiyetle dalga geçiyor, gülesi geliyordu. Belki de bu yüzden İngiltere milli takımında oynayacağını bildiren davet mesajını, arkadaşlarının yaptığı bir şaka zannedecekti.  

MUCİZE YOK, EMEK VE NEŞE VAR

Hikayenin devamına çoğu futbolsever aşina. 2015-16 sezonunda Leicester City 21. yüzyılın en büyük sürprizini yaparak Premier Lig şampiyonluğuna uzanırken Vardy 11 hafta üst üste gol atıp lig rekorunu kırdı ve sezon sonunda yılın futbolcusu seçildi.

Efsane sezonun ilginç kahramanlarından ikisi, bir akşam dokuzda Vardy’nin evine geliveren doping uzmanlarıydı. Numune alınacaktı ama Jamie’nin tuvaleti gelmiyordu. İki saat boyunca elma şarabı içip Call of Duty oynayarak görevlileri bekletti. Nihayet numuneyi verdi. Testte temiz çıktı. 29 yaşında, kariyerinin neredeyse 10 yılını beşinci lig ve aşağısında geçirmiş biri için aksi zaten mümkün değildi.

Şampiyonluk sonrası iyi sezonlar geçiren Leicester devamında bocalayıp iki yıl önce küme düştü. Vardy tekliflere rağmen kalıp mücadele etmeyi seçti ve golleriyle takımını zirveye döndürdü.

HER ŞEY YUKARIDAN İBARET DEĞİL

Vardy’den yansıyan eski futbolun değeri içi boş bir nostaljiden gelmiyor. Geçmişte de futbolun cennet, futbolcuların melek olmadığını biliyoruz.

Ama seviyeler arasındaki geçişkenlik çok daha fazlaydı. Vardy İngiliz futbolunun hemen her kademesinde forma giydi. Bugün hem ülke içindeki hem de ülkeler arasındaki farklar çok daha bariz ve aradaki sınırlar çok daha kapalı.

Halbuki alt liglerde oynamak futbolcuları psikolojik olarak sağlamlaştırıyor, hayatın ve futbolun sadece en tepedekilerden ibaret olmadığı bilincini yerleştiriyordu. Bu bilinç her yaştan ve gruptan insanın çok düşük ücretlere veya parasız, severek, keyif için oynadığı “büyük futbol” ile yaldızlı, menajerli, siyasi bağlantılı “küçük futbol” arasındaki bugünkü uçurumun oluşmasını önlüyordu.

Kolektif neşe ve dayanışma üzerinden ilerleyen sözel futbolun, piyasa değerleri ve istatistiklerle anlam arayan sayısal futbolu yendiği hikayeler buradan çıktı. Şampiyon Leicester’ın diğer iki yıldızı N’Golo Kanté ve Riyad Mahrez de Fransa’nın alt liglerinde top koşturmuştu. Kağıt üzerinde hiçbir şansları yoktu.

FUTBOLCULARIN SINIFI DEĞİŞİYOR

Futbolda kulüpler ve ligler arasındaki hiyerarşinin katılaşması toplumdaki daha ciddi bir sorunun yansıması. Ekonomik eşitsizlik bir nevi kast sistemi yaratmış durumda.

‘Küresel futbol’ adı verilen sahte cennet bütün paranın ve gücün Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi’nde toplanmasından ibaret değil. Amerikanvari ‘işletme’ terminolojisi ‘kariyerist’ bir futbolculuk pratiği yarattı. Oyuncular yılda 70 maça çıkan, menajerleri ve sponsorluk anlaşmalarıyla hiç durmadan çalışan birer şirkete dönüştü.

Yeni düzende futbolcular kendi reklamını yapmak için sosyal medyada spor salonu görüntülerini paylaşıyor. Kariyer adımlarında hata yapma lüksü yok ve ne pahasına olursa olsun yükselme amentüsü besleniyor.

Böyle bir ‘şirketleşme’ için mükemmellik şart koşuluyor. Üst düzey futbol için daha iyi beslenmek, daha uzun süre ve daha yoğun çalışmak mecburi. Jamie Vardy gibi yoksul aile çocukları bu imkanlara ulaşamadığından eskisi kadar şans bulamıyor. Bulsa da fiziksel barajları aşmakta zorlanıyor. Bu trend önümüzdeki yıllarda çok daha görünür hale gelecek. Futbolcuların sınıfı değişiyor.

Hal böyle olunca farklı geçmişlere sahip gençlerin sahada buluşma ihtimali düşüyor. Oyundaki çocuksu neşe ve icabında dalgacılık da günden güne geriliyor. Çünkü futbol artık Vardy gibileri içinde barındırmayacak kadar ciddi bir müessese.

Vardy ne kusursuz bir kahraman ne de politik bilinciyle sahaları aydınlatan bir futbolcu. Ama hataları, eksikleri, hayata ve oyuna bakışıyla son organiklerden biri. Leicester formasını daha kaç sene terletir bilinmez. Belki de günün birinde Wednesday’e döner. Ama büyük futbolun nasıl bir oyun olduğunu göstermeye, en azından hatırlatmaya devam edecek. En güzel golü de hep bu olacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa