04 Eylül 2024 04:10

Çocuğun gördüğü düştür barış

Sonbahar

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Yaz mevsimini de ardımızda bıraktık. Gönlümün sultanı eylül ayında şimdi gözüm. Sonbahar gerçekten sevdiğim, hem de beraberinde sanat aktivitelerinin başladığı, uzun sürmesini dilediğim bir mevsim. Eylül, insanların aşağılandığı akıl almaz zulümlere, zorbalıklara uğradığı II. Dünya Savaşı’nın sona erdiğini müjdeleyen bir aydır da. Barışı simgeler, Uluslararası Dünya Barış Günü Eylül’ün birinci günüyle kutlanır yer kürenin hemen her yerinde. Ne var ki, anamal düzeni barış sözcüğünü hiç sevmez. Çünkü uluslararası sermayenin kazanca hiç doymayan gözleri için barışın hiçbir getirisi yoktur. Oysa savaş emperyalizmin bir yandan yeni servetler edinmesini sağlarken bir yandan da silah endüstrisinin bitmez tükenmez büyümesiyle büyük kazançlar elde eder. Yazıya oturmadan şöyle bir düşündüm de, bizim ülkemizde de barış sözcüğü hiç sevilmedi. Günümüzde de barıştan suç çıkaran çağdaş demokrasiye tahammülsüz siyasetçilerin ne denli çok olduğu sizi de hiç şaşırtmıyor mu? Düşünceyi ifade özgürlüğünden suç çıkaran, haberin serbest dolaşımından gazeteci düşmanlığı yapan, temel hak ve hürriyetleri yok sayan bir iktidar takımı dün vardı, bugün de devam ediyor. Ama gelecekte bir gün mutlaka halklar tarafından yok edilecek.

Eylül’den söz ederken sanattan da söz etmek gerek. Bizim gençliğimizde sinemalar, tiyatrolar, festivaller eylül ayında canlanır, sevinçle coşku sarardı içimizi. Şimdilerde bırakın tiyatroyu, sinemayı, sergileri, tüm bireyleriyle gülmeyi unutan bir toplum olduk. Güne başladığınızda okumaya çalıştığınız her haber içinizi acıtıyor. Üstelik de gözden kaçırılan o kadar çok haber var ki, onları da okumuş olsak kafayı tümden yiyeceğiz. İş kazaları artıyor, hemen her gün bir-iki işçi ölümü var, İstanbul Sözleşmesi kalktığından beri kadın cinayetleri de hız kesmiyor. Şiddet televizyon filmlerinin ve sosyal medya videolarının olmazsa olmazı. Bütün bu kötülüklerden kurtulacağız elbette. Çok yakında da olmasa umudumuz çok uzakta da değil.

Bugünkü yazıyı Şair Yannis Ritsos’un ünlü “Barış” şiiriyle bitirelim. Yannis Ritsos yalnız Yunanistan’ın değil uluslararası alanda şiirleri ve insanlığı savunan dik duruşuyla da tanınan bilge bir edebiyatçıdır. Şiiri  İoanna Kuçuradi ve Özdemir İnce’nin çevirilerinden okuyalım: “Barış”  

Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış.

Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme
elinde yemiş dolu bir zembil 
ve alnında ter tomurcukları
-pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi-
akşamüstü eve dönen babadır
barış.

Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken
ağaçlar diktiğimizde havan mermilerinin kazdığı çukurlara
yangının kavurduğu yüreklerde ilk tomurcuklarını açarken umut
ve ölüler kanlarının boşa gitmediğini bilerek
yan dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir
barış.

Barış yemek kokusudur tüten akşamleyin
arabanın yolda durmasının korkutmadığı
kapı çalınmasının dost demek olduğu
ve pencereyi saat başı açmanın,
renklerinin uzaktaki çanlarıyla
gözlerimizin bayram etmesini sağlayan
gökyüzü demek olduğu zamandır
barış.

Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır uyanan çocuk önünde.
Başaklar birbirlerine eğilip “İşte, ışık, ışık, ışık!” dedikleri
ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır
barış.

Hapishaneler onarılıp kitaplıklar yapıldığı zaman
eşikten eşiğe bir türkü yükseldiği zaman geceleyin,
cumartesi akşamları mahalle berberinden çıkan yeni tıraş olmuş bir işçi gibi
baharda ay buluttan çıktığı zamandır
barış.

Geçmiş gün
yitirilmiş gün olmadığı
sevinç yapraklarını akşamın içine salan kök
ve kazanılmış bir gün, hak edilen bir uyku olduğu zaman
acıyı kovmak için zamanın dört bucağından
güneşin hemen ayakkabılarını bağladığını duyduğun zamandır
barış.

Barış ışınlar demetidir yaz ovalarında
iyilik alfabesidir tanın dizlerinde.
“Kardeşim” dediğin - “Yarın kuracağız” dediğin zaman
kuracağız dediğimizi kurunca türkü çığırdığımız zamandır
barış.

Ölüm yüreklerde az yer kapladığı
ve güvenli parmaklarda mutluluğu gösterdiği zaman bacalar,
ikindi vaktinin büyük karanfilini
ozan ve proleter aynı şekilde kokladığı zamandır
barış.

İnsanların sıkışan elleridir barış
dünyanın masasındaki ekmektir
gülümsemesidir annenin.
Budur yalnızca.
Başka bir şey değildir barış.

Ve toprakta derin karıklar açan sabahlar
tek sözcük yazarlar:
Barış.
Başka bir şey değil. Barış.

Dizelerimin rayları üzerinde
buğday ve güller yüklenmiş
geleceğe doğru yol alan trendir
barış.

Kardeşlerim,
barış içinde derin derin soluk alıyor
tüm dünya bütün düşleriyle.
verin elinizi kardeşlerim,
işte budur barış.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa