07 Eylül 2024 04:56

AKP, politikalarını düzeltebilir mi?

Recep Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: Murat Kula/TCCB

Paylaş

Anlaşılan, AKP lider kadrosu, toplumsal siyasetteki yeri erirken, özellikle de son seçimlerde uğradığı beklenmedik hezimetten sonra, politikalarına çekidüzen vermek ve zevahiri kurtarmak üzere bir büyük kongre hazırlığında. Şimdilik söylenenlere bakılırsa, büyük bir kadro değişikliğinin gündemde olduğu anlaşılıyor. Bu durumda ve çok kısıtlı bilgilerin ışığında, bugün söz konusu büyük kongreden neler beklenebileceği üzerinde bir sohbet yapalım istedim.

İlk ağızda sözlenebilecek husus, AKP tahribatının salt aynı parti içinde yapılacak kadro değişikliği ile düzeltilebilmesinin olanaklı olmadığıdır. Bu mantığı iki önemli sebebe bağlamaktayım. Birincisi, AKP olağan bir siyasi parti olmayıp, doğru ya da yanlış, kendine has toplumsal projeleri olan bir kütle örgütlenmesidir. O kadar ki, geçmişte örneği Demokrat Partide de görüldüğü üzere, toplumu sağcılık ve dincilik esası üzerinde şekillendirerek Ortadoğu bataklığına çekme gayreti tüm parti mensuplarına sinmiş ya da görüntüsel saplantıdır. Hal böyle olunca, bizzat AKP örgütü iktidardan uzaklaştırılmadıkça, diğer konularda hemen hemen hiç bir değişikliğin olanaklı olabileceği düşünülemez. Parti zihniyetinin değişmesi ise, 22 yıllık iktidarın ekonomi ve sosyal politikalardan çok dincilik esasına oturtulmuş olmasından dolayı olası görülmemektedir.

AKP tahribatının salt kadro değişikliği ile olası olmamasının ikinci sebebi ise, bizatihi parti yönetiminin, aynen ülke yönetiminde olduğu gibi, partinin kanun-kural dinlemeyen bir tür mutlak liderlik ya da mutlak reislik anlayışı ile götürüldüğüdür. Her ne kadar parti içi müşavere toplantılarının yapıldığı görüntüsü ya da bilgisi yaygınlaştırılıyorsa da, 22 yıllık genel yönetim görüntüsünde bunun doğru olamayacağı, gerçeğin ise salt göstermelik demokratik yönetim görüntüsü yaymaktan başka bir şey olmadığını düşünmek yanlış olmaz.

Politikalar bağlamında meseleyi ele alacak olursak, burada da iki önemli engel karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, AKP'nin yeni ve yerleşik örgüt anlayışı çerçevesinde daha düzgün bir politika uygulamaya kalkması, bizatihi örgütün kendi 22 yıllık varlığını ve politikasını reddetmesi anlamını taşır. Böylesi bir radikal değişimi, hatta değişimden de öte dönüşümü ne parti bünyesi kabul eder, ne de bu durum parti tabanına anlatılabilir. Tasarlanacak yeni politika manzumesinin eskilerden felsefe ve ideoloji olarak çok farklı oluşturulması durumunda, ülkenin 22 yılı neden ve neyin uğruna feda edildiği; bu fedakarlığın sebebinin toplumsal çıkar mı, yoksa bazı çevrelerin ülke çıkarı aleyhine varsıllaşması mı idi sorusu sorulmaz mı? Düşüncem odur ki, Eğer AKP yeni politik kararları ile böyle bir yola girerse, hem kendisini hem de kendisine oy vermiş seçmen tabanını inkar ve ifna etmiş olacağından böyle bir yola giremez.

Bu bağlamda karşımıza çıkacak ikinci engel ise, aşılması çok daha zor olarak, bazı alanlarda filizlenmiş çıkarlar ve rant meselesidir.  Şöyle ki, AKP yönetiminin başta hukuk sistemi olmak üzere, eğitim, medya vesair kamusal, hatta bazı özel alanlarda uyguladığı usulsüz ve hukuksuz sistemler bu alanlarda bazı kişi ve kurumlara rant alanları oluşturmuştur. Örneğin, eğitim alanında, hatta akademide kadro işleri kimi çevrelere rant alanı açmış olabilir. Aynı şekilde adalet merciinde davalarda ve kararlarda hukuksuzluk oluşturabilecek sonuçların istihsali de yine bazı çevrelere önemli rant alanları yaratmış olabilir. Hal bu ise, bu alanların olağan şekilde hukuka ve usule uygun çalıştırılmaya zorlanmasında çok güçlü iç engellerle karşılaşılabilir, hatta çoğu zaman arzulanan sonuç elde edilemez, zira sabotajlar gündeme gelebilir. Uzun dönem sürdürülmüş ve yerleşik hale gelmiş rant alanlarının kazınmaya çalışılması, seçmen tabanından öte, bizzat AKP örgütü ve yan örgütlerce sabote edilebilir. Hatta özellikle adalet, medya ve akademi alanında AKP tarafından yerleştirilmiş usulsüz ve hukuksuz uygulamaları kaldırmak bizzat AKP üst yönetimi tarafından da “beka sorunu” görülerek uygulamaya koyulmaz.

AKP seçim yenilgilerini telafi etmeye yönelik büyük ve olağanüstü bir kurultay düşünüyorsa, bu kurultayda hangi konuların ele alınacağı meselesi, parti yöneticilerinin çöküşün hangi sebebe bağlı olduğu görüşüne göre şekillenir. Bu durumda, hiç kuşku yok ki, parti, yapılmış onlarca anketler ve sahadan toplanmış onlarca bilgiler ışığında hangi alanlarda ne tür değişikliğe gidilmesi gerektiğine karar verecektir. Seçmenin büyük bölümü ne akademiden ne de hukukun hukuksuzluğundan haberdardır. Şu da bir gerçektir ki, hukuka işi düşenlerin de, akademisyenlerin de bir bölümü, hatta maalesef oldukça büyük bir bölümü de, balığın denizi algılayamaması gibi, içinde bulundukları kurumların gerçek niteliğini ve AKP’nin kurumlar üzerindeki tahribatını algılayamamaktadır, hatta böylesi usulsüzlüklerden yarar sağlamaktadır. Bu hüzün verici sosyal tablo maalesef bir gerçekliktir, fakat aynı zamanda da AKP lehine çalışan bir patolojidir. AKP bu durumdan, bir milimini dahi heba etmeden, şimdilerde olduğu gibi, bundan sonra da fersah fersah yararlanacaktır.

Böylece araziyi kısaca ve ana hatlarıyla taradıktan sonra olası sonuca gelecek olursak, AKP’nin her zaman olduğu üzere, bu büyük kongreyi de olağanüstü abartılarla takdimi yanında, sadece şu iki konu üzerinde yoğunlaşması beklenebilir. Birincisi, ne işe yarayacaksa, tam bir vitrin hareketi olarak kadro değişikliği olabilir. Bu operasyon, bir emir erinin başka bir emir eri ile değişiminden başka bir işe yaramaz. Özellikle yandaş gazete manşetlerini işgal eden, birbirleri ile kıyasıya yarış içindeki AKP murislerinin yaşan öyküleri ve olası şansları üzerinde yorumlar ileri sürülen sudan programları fazlasıyla perdeler. Bu da AKP’nin ilk perdeyi başarı ile kapatmasına yol açar.

Toplantılarda ağırlık kazanacak ikinci konu ise, AKP’nin gelenekselleşmiş davranış tavrı olarak, “vaatler torbası” içine sığdırılabilecek (Vaat olduktan sonra, sığdırılamayacak ne olabilir ki!) yeni petrol kuyuları, Karadeniz petrolünün yakında topluma sunulacağı, savaş sanayiindeki hamleler gibi vitrini süsleyecek konular gündemde olabilir.

AKP grubunun düşüncesi ve topluma bakışı muvacehesinde, toplumun hayali AKP liderlerinin hayaline erişemeyeceği düşüncesi ve ne söylense toplum için makbuldür zihniyeti ile, orta ve düşük gelir grupları için kısmen ileride geri alınmak üzere gelir desteği, kısmen de gelir iyileştirmeleri ve müzminleşmiş bazı kadro sorunlarının en kısa sürede halledileceği vaatleri durumu toparlamaya yetecektir.

Vaat bol, iş az olunca, bindirilmiş kadroların gürültüsü arasında işler toparlanabilir ve yandaş medyanın sayfalarını süsler. Unutulmamasın gerekir ki, AKP’nin politikaları AKP’ye özgü olmadığı gibi, bunlardan vazgeçilmesi veya tadili de AKP’nin mutlak iradesi içinde değildir. Toplum, AKP aşkını, arkadaki güçlere de yansıtabilirse, ancak o zaman neye aşık olduğu bilincine varabilir.

Umalım!..   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa