08 Eylül 2024 04:27

Nükleer felaket önlenebilir

Enola Gay ve atom bombasının bulutunun görüldüğü Hiroşima fotoğrafından kolaj.

Enola Gay fotoğrafı: Armen Shamlian, Atom bombasının bulutunun görüldüğü Hiroşima fotoğrafı: George R. Caron

PAZAR
Paylaş

Militarizme teslim olmuş siyasetçiler için bir yandan çocukları ne kadar çok sevdiklerini, hep onlar için çalıştıklarını söylemek, diğer yandan silahlanmaya ilişkin anlaşmalara imza atmak olağandır. Militarist siyasetçilerin çocukların barış içerisinde bir dünyada yaşamaları gibi bir hedefleri yoktur. Bir ülkede militarizm ne kadar güçlü, silahlar ne kadar çoksa, bunları örtmek üzere söylenen yalanlar da o kadar bol olur.

Nükleer silahları olan veya başka yerlerden yönetilen nükleer silahlara üs sağlayan İtalya, Türkiye gibi ülkelerde nükleer silahların çocuklar üzerindeki etkileri hiç konuşulmaz. Siyasetçilerin anlattığı nükleer masallarda çocukların yaşadıklarına yer verilmez. Bu masallara aldanan milyonlar, nükleer silahların 1945’te kullanıldığına ve bir daha kullanılmayacağına inanırlar.

Oysa Hiroşima ve Nagazaki’de çocuklara ne olduğu ortada. Nükleer saldırılara maruz kalan çocukların yaşadıklarını internetten öğrenmek zor değil. Fotoğraflar bile tek başlarına yeterli olabilir. Nükleer saldırılar yanında nükleer denemelerin etkileri de ortada. Nükleer denemelerin çocukların üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar, bu denemelerin çok ağır etkileri olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz ay yayımlanan 70 sayfalık bir raporda nükleer silahların çocuklar üzerindeki etkileri ele alınıyor. 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya yapılan nükleer saldırı ardından çocukların yaşadıklarını anlamak isteyenler için bu rapordan bir alıntı yapalım. Saldırıdan kurtulan ve daha sonra nükleer silahsızlanmaya karşı çıkanlar arasına katılan Setsuko Thurlow şöyle anlatıyor:

O gün kent merkezinde yaklaşık 8 bin 400 öğrenci görevliydi. Tüm liselerden 7. ve 8. sınıf öğrencileri seferber edilmişti. Bu öğrencilerin hemen hepsi bir anda yakıldılar ve hiçbir iz bırakmadan buhara dönüştürüldüler. O gün ölmeyenler ise birkaç gün içinde öldü. Hiroşima’da benim yaş grubumun hepsi işte bu şekilde yok edildi.

6 Ağustos 1945’de Nagazaki’ye yapılan saldırı ardından yaşananları, o gün henüz 5 yaşında olan Fujio Tsujimoto’dan dinleyelim:

Uçağın sesini duyunca büyükannemin elinden tuttum ve sığınağa doğru koştum. Okul binasının çatısındaki gözcü, “düşman uçağı!” diye bağırdı ve zile bastı. Oyun alanındakiler sığınağa doğru koşmaya başladı. Sığınağın en dipteki yerine ilk dalan ben oldum. İşte o anda – flaş, patlama! Patlamanın şiddetiyle duvara doğru savruldum.

Bir süre sonra sığınaktan dışarıya baktım. İnsanların oyun alanının her tarafına saçılmış olduğunu gördüm. Her yer neredeyse tamamen cesetlerle kaplıydı. Çoğu ölü görünüyordu ve hareketsiz yatıyordu. Ara ara, sağda solda birileri bacaklarını çırpıyor ya da kollarını kaldırıyordu. Hareket edebilenler sürünerek sığınağa girdiler. Kısa süre içinde sığınak yaralılarla doldu. Okulun etrafında her yer, tüm kent yanıyordu.

Erkek ve kız kardeşlerim sığınağa geç geldikleri için yanmışlardı ve ağlıyorlardı. Yarım saat sonra annem nihayet ortaya çıktı. Üstü başı kan içindeydi. Anneme sarıldığımda ne kadar mutlu olduğumu asla unutmayacağım. Babamın gelmesini bekledik. Ama babam hiç gelmedi.

Hayatta kalanlar birbiri ardına acı içinde öldüler. Küçük kız kardeşim ertesi gün öldü. Annem de ertesi gün öldü. Sonra da ağabeyim. Ben de öleceğimi düşündüm çünkü etrafımda, sığınakta yan yana yatan insanlar teker teker ölüyordu. Ancak, büyükannem ve ben sığınağın en derin kısmında olduğumuz için, belli ki başkalarından daha az radyasyona maruz kalmıştık ve sonunda kurtulduk.

Fujio ve Setsuko’nun yaşadığı nükleer felaketi hiçbir çocuk yaşamamalı. Hiçbir zaman. Nükleer felaket daha en başında önlenebilirdi. Bugün de öyle. Barış için çalışmak dışında bir seçenek yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa