10 Eylül 2024 04:59

‘Teğmenler krizi’ siyaset ve emek ikliminin zehirleme fırsatına mı dönüştürülmek isteniyor?

Subayların yemin töreni

Fotoğraf: AA

Paylaş

12 günden beri siyasetin öne çıkan gündemi 30 Ağustos’ta Harp Okulunu bitiren teğmenlerin resmi tören sonrasında “kılıç çatma” eşliğinde “subay yemini” etmeleri ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmaları oldu. Bu çıkışa ilk tepki medya ve sosyal medyadan geldi. “İşte Atatürk’ün askerleri” alkışları ve “FETÖ’cülük”e varan suçlamalar karşı karşıya geldi. Bu çerçevede AKP içinde bir “çatlak” daha oluştu.

3 Eylül’de Aytunç Erkin Sözcü’deki köşe yazısında Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’un; “Bu görüntüler sosyal medyada yer alınca Kara Harp Okulu komutanı, okul birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nu ve diğer dereceye girenleri çağırıp, ‘Neden böyle bir şey yaptınız?’ diye sorduğunu, bu soruya Teğmen Eroğlu’nun ‘Daha önceleri de bunlar yapıldı.* Ayrıca herkes bizi tarikatçı-cemaatçi diye konuşuyor. Biz Atatürkçüyüz. Hiçbir cemaat ve tarikatla ilgimiz olmadığını herkes gördü. Yaptığımdan pişman değilim’ diye cevap verdiğini” söylediğini yazdı.

Bu gelişmeler karşısında AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve MHP’nin genel başkan yardımcıları teğmenlere sahip çıkan açıklamalar yaptı.

Nitekim 3 Eylül günü AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Teğmenlere hakaret edilmesi kabul edilemez. ‘AK Parti’ye karşı bir direniş kılıcı çekildi’ gibisinden üslupla konuşmaları, asıl bunların yaptığı şey; işte o eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışılması meselesidir. Bu görüntü üzerinden bir vesayet hortlatmaya çalışan birtakım emekli askerlerin, siyasetçilerin, yazarların tutumu yanlıştır” diyerek teğmenlere açıkça sahip çıktı.

Çelik’le aynı gün (3 Eylül’de) bir açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur” diyerek Ömer Çelik’e yakın açıklamalar yapan genel başkan yardımcılarının açıklamalarını “yok hükmüne” getirirken Ömer Çelik’e cepheden karşı çıktı, teğmenleri hedefe koydu!

CHP ve İyi Parti ile genel olarak muhalif bir çizgi izleyen medya ve sosyal medyadaysa, “Teğmenler Atatürk’ün askeriyiz değil de Trikopis’in askeriyiz mi demeliydi” ekseninde teğmenlere tam destek verildi.

ERDOĞAN: BUNLARI ORDUMUZDAN TEMİZLEYECEĞİZ!

Böyle durumlarda ilk sözü söylemekte pek sabırsız olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise partisi içinde Ömer Çelik-Yiğit Bulut ile Mücahit Bilici-Mehmet Metiner etrafında “yeni bir çatlak” oluşmasına karşın 7 Eylül’e kadar bekledi. Küçük ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli, AKP içindeki çeşitli klikler, CHP ve İyi Parti gibi muhalefet partileri medya ve sosyal medyadaki çok çeşitli çevreler “kılıçlı ritüel”de yemini okuyan Teğmen Ebru Eroğlu dahil herkesin çeşitli değerlendirmeler yapmasını bekledikten sonra nihayet görüşünü açıkladı!

Cumartesi günü düzenlenen 21. İmam Hatipliler Kurultayında kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Kara Harp Okulunun resmi mezuniyet töreninden sonra kılıçlarını havaya kaldırarak “subay yemini” edip “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganı atan teğmenleri hedefe koydu!

“Malum mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz?” diyen Erdoğan, “Oradaki birkaç tane kendini bilmez bunlar da evelallah temizlenecek biz buralara durup dururken gelmedik. Kim olursa olsun bunları temizleyeceğiz” dedi!

Oysa Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, 5 Eylül Perşembe günü konuya dair bir soru üzerine, “Disiplin mevzuatı kapsamında kastı, kusuru, ihmali olan personel hakkında işlem yapılacaktır” ifadelerini kullanarak bir soruşturma başlatıldığını duyurmuştu.

ERDOĞAN İMAM HATİP KURULTAYINDAKİ KONUŞMASINDA NEYİ AMAÇLADI?

Ama Erdoğan MSB’nin bu girişiminin sonuçlarını beklemeden “hükmü”nü vererek MSB’ye de açıkça, “Bunları temizleyeceğiz” mesajına uygun bir karar vermesini istemiş oldu. Bu da gösteriyor ki Erdoğan teğmenlerin tutumunu, “Bir disiplin soruşturması yapılarak varsa disiplinsizlik yapanları cezalandırmak” yerine siyasi bir kararla, gayriresmi mezuniyet törenine katılan tüm teğmenleri cezalandırmaya dönüştürmeyi amaçlıyor.

Üstünden 8 gün geçtikten sonra Erdoğan’ın cumartesi günü yaptığı konuşmayla;

  • Cumhur İttifakı ile Ömer Çelik ve Bahçeli’nin açıklamaları arasında oluşan karşıtlığı Bahçeli’nin ifade ettiği çizgide yer alıp yok ederek Cumhur İttifakını rahatlatmayı,
  • AKP içinde oluşan “yeni çatlağı” büyümeden bastırmayı,
  • Herhangi bir başka alanda değil İmam Hatipler Kurultayında yaparak; “Dindar-kindar nesiller yetiştirme” stratejisinin sadece sivil eğitimde değil klasik askeri liseler ve harp okullarını kapatarak baştan aşağı yeniledikleri, öğrencileri SADAT’çıların da katıldığı mülakatlar ve ince elenip sık dokunan güvenlik soruşturmalarıyla alınmasına karşın ortaya çıkan manzarayı askeri eğitimde başarısızlıklarının nişanesi olarak görüp; askeri eğitimi, müfredatından yeni “paydaşlar” bulmaya varan biçimde baştan aşağı değiştirmeyi ve elbette ki ihtiyaç duyulursa ordu içine uzatmayı,
  • Halka; ne seçim rüşveti babından sosyal yardımlar ne de genel olarak ücret-maaş artışları, vergi adaleti, enflasyonu düşürme, ekonomik büyüme ile toplumsal refahı artıracak öteki önlemler konusunda inandırıcı vaadi kalmış tek adam rejimi ve onun siyasi dayanağı olan Cumhur İttifakı partileri için, yerel seçimde toplumda etkisi iyice azaldığı gözlenen “beka”cılık, “ulusal güvenlik”çilik propagandasını yeniden canlandırıp ona sarılmak için “teğmenler krizi” üstünden bir “FETÖ’cülük”, “darbecilik”  propagandasını öne çıkararak krizi fırsata dönüştürmeyi, dolayısıyla siyasi iklimi zehirlemeyi amaçladığını söylemek herhalde olup bitenler üstünden yapılacak en gerçekçi değerlendirme olacaktır.

‘AŞILANDIK, BU SALGIN BİZİ ETKİLEMEZ’ DEMEK DOĞRU OLMAZ!

Bir yandan önümüzdeki yılın, CHP Tüzük Kurultayında “erken seçim yılı” olacağı ilan edilmesi; öte yandan iktidarın OVP ve Meclise getirmeye hazırlandığı emekçilerin haklarıyla ilgili düzenlemeler açıkça göstermektedir ki iktidar sadece siyasi iklimi zehirlemekle yetinmeyecektir. Tersine bu girişimi ile iktidar, aynı zamanda emek mücadelesinin 100 yıllık kazanımlarını tasfiye etme amacıyla “esnek çalışma”, “Sosyal güvenlik sistemi ve emekliliğin yeniden düzenlenmesi”, “Asgari ücret, emekli maaşları ve TİS zamlarının hedeflenen enflasyona bağlanması”nın açıkça ilan edildiği koşullarda elinde paslanmış “darbecilik” ve “FETÖ’cülük”ten başka bir silahı olmayan iktidar; “beka”, “ulusal güvenlik”, “FETÖ’cülük”, “darbecilik” üstünden sadece siyasi iklimi değil emek mücadelesinin iklimini de zehirlemek isteyecektir.

Bu yüzden tüm emek ve demokrasi güçleri iktidarın ‘beka’, ‘ulusal güvenlik’, ‘FETÖ’cülük’, ‘darbecilik’ salgınına karşı “Son iki seçimde aşılandık. Artık bizi etkilemez” demeden tutumlarını ortaklaştıran ciddi bir teşhir ve propaganda hattında hareket etmelidir. Bunun için azami dikkat ve çaba gösterilmesi gereken bir döneme girdiğimiz akıldan çıkarılmamalıdır.

* Söz konusu yemin, gayriresmi törende her yıl okunmaktaymış ve 2022’de Erdoğan’ın huzurunda da okunmuş!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa