11 Eylül 2024 05:13

Ekonomi soğuk yenen bir yemektir

dev el 3d adama vuruyor

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum.

Cemal Süreya’nın dizelerini çarpıtalım biraz, şöyle olsun mesela

Sizin hiç babanız işsiz kaldı mı?

Benim birçok defa kaldı…

Üç noktanın yerini alabilecek benzer yaşam öykülerinin kendine özgülükleri… ama nedense üç nokta koyduktan sonra Ömer Hayyam’ın dizeleri geliyor benim aklıma,  

İlkin kendini bil,

Sonra ne halt edersen et…

“Hayatını kazanacak bir iş bul” kesinliği gibi kendini bil ifadesinin kesinliği… bu mühim ve kaçınılmaz zorunluluğu takip eden doktor ne isterse yesin dedi kıvamında… artık ne ettiğinin pek de bir anlamı yok gibi, işsiz kaldıktan sonra mesela... tanıdık tanımadık tüm sıkıntılar üşüşüverir… hangi biriyle nasıl uğraşabilirsin ki…

Büyük TÜSİAD buyurmuş: “Büyüme beklentisindeki aşağı yönlü revize, işsizliğin artacağı anlamına geliyor. Ekonomi soğuduğunda bu normal, ancak nitelikli insan kaynağını çekecek politikalara ihtiyaç var.”

“Nitelikli insan kaynağı” … hadi hep beraber soralım kendimize ne demek istiyor TÜSİAD diye, nasıl şairane bir ifade “NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI”!

Bir de doğal kaynak vardı değil mi, insan da doğalsa eğer, ki doğal bir insan olmak makbul sayılıyor, o da doğal bir kaynak sayılır mı acaba? Diğer yandan insanın içinde de bir doğa var dışında da bir doğa var, içinde miyiz, dışında mı yoksa kendimiz içinde kafamız mı dışında da o kafa kısmı mı nitelikli… yoksa kafana ne koyduğun mu… insandan kaynak olmaz insanın kendisi kaynakların amacıdır… yazmıştım önceki Evrensel yazılarından birinde… doğaya da kaynak diye bakarsanız kapitalizme kurban edersiniz onu, sonra da iklim anlaşmaları, yeşil ekonomi vb… ama asıl Cemal Süreya’nın çarpıttığımız dizelerini muhteşem tamamlıyor büyük TÜSİAD’ın demeci:

Sizin hiç babanız işsiz kaldı mı?

Benim birçok defa kaldı, ekonomi soğuduğunda bu normal.

Benim aklıma yine Hayyam geliyor nedense, “içinin yüzünü yıka” diyor ya, ekleyelim, ağaçlara su ver mesela doğan temizlensin… ama içinde olan… dışındaki ağaçları da koru, “Kibarca” koru… Öyle bir koru ki dilden dile yayılsın, zamandan zamana… zamansız ol, diller çözülsün…

*

Soğuk yenen bir yemek haline geldi ekonomi bu soğuma ikliminde, intikam alır gibi uygulanıyor politikalar… tüketim harcamalarının büyümeye katkısı pandemiden bu yana en düşük oranında ama her şey rasyonel her şey normal… Ortaçgil’in şarkısında dediği gibi yoksa biz miyiz anormal… fatura bize kesiliyor yine… sanki fiyatları biz çıkartmışız arşa da düşmüyor yeryüzüne bir türlü Platon’un atları misali… sanki kuru biz dalgalandırmışız Poseidon’un okyanuslara yaptığı gibi, sanki biz nas dedik de pas geçtik o ay, sanki biz çıkardık da indirmiyoruz politikanın faizini…  Ama kabahatin, hadi şair gibi çoğu demeyelim ama bir kısmı da bizde be canım kardeşim, elbet çok beklettik sofrada yemeği… gocuklu celep kaldırınca sopasını hey hey…

Oysa, başbakanlık da yapan şairimizin yazdığı gibi,

Emeğe eylem eyleme yürek

Yüreğe sevgi ne güzel uymuş.

Büyük TÜSİAD’ın tespitlerine ekleme olsun, ekonomi soğuduğunda bu da normal ve pek güzel uymuş.

Yoksa elbet,

akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi

soyunmak vardı derdinden evrenin

bir entari serinliğini giyinmek

uyuyabilmek vardı vaktinde rahat. 

Şimdi uyuyamıyoruz ya vaktinde ve rahat… düşünüyoruz ya nasıl iş bulacağımızı… düşünüyoruz ya üç kuruşla nasıl yaşayacağımızı… düşünüyoruz ya borçları nasıl ödeyeceğimizi… düşünüyoruz ya çocukların okul masraflarını, ne yiyip ne içeceklerini, elektrik, su, ısınma, kira masraflarını ödeyemeyince ne olacağını, halden anlamayanların umursamazlıklarını, aşağılamalarını, büyüklenmelerini… hep normal, hep rasyonel ondan…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa