Özak Direnişi bitmedi
Fotoğraf: Evrensel
Onu önce Özak direnişinde elinde mikrofonu alıp uğradıkları haksızlıkları haykırırken gördük, ardından cesaretini topladı ve “olmayacak bir şey” diye nitelendirdiği belediye başkanlığı adaylığı geldi. Funda Bakış’la Urfa’da buluştuk. Hem direnişi hem seçim sürecini ve sonrasını anlattı.
“Ben utangaç bir insandım abla” diye başladı söze. Kolay konuşamazmış ama direniş başladığında eline mikrofonu verip “Anlat” demişler, o gün değişmiş her şey. Funda Bakış yalnızca özgüvenini kazanmamış, bugün ihtiyacı olan herkese koşuyor, kendi kabuğunu kırmış, başkaları da kırsın diye çırpınıyor.
Urfa zor bir yer. Narin’in öldürülmesiyle yüzümüze tokat gibi vuran toplumsal yapının kokusu sokaklara sinmiş. Genç bir arkadaşa nerede sosyalleştiklerini sordum, “Kızlar evde oturur” dedi, kendileri bazen kafelere gidiyormuş. Göbeklitepe, şimdi de Karahan Tepe yabancı basının ve turistlerin ilgi odağı olsa da buluntular ufuk açmak yerine şimdilik “Peygamber Şehri”ne yeni dini efsaneler inşa ediyor. 12 bin yıl öncenin ‘dini ritüelleri’ kazı ekibinin çabalarının aksine her rehberin ağzında başka bir efsaneye bağlanıyor. Şehrin girişi Karaköprü büyük şehirlerde rastlanan sitelerle kaplanmış bir beton yığını, eskiden fıstık bahçeleriymiş. Urfa’nın zengini çok, “elitler” Karaköprü’de otururmuş. Kalanı yoksul. Sanayi yok denecek kadar az. Organize sanayi en önemli iş kapısı. “Fabrikada çalışan kızlara iyi gözle bakmazlar burada…” Orhan Kemal romanlarından okunan bir cümle gibi, ama serde yoksulluk var. Funda da ağabeylerinin yanında ve gözetiminde başlıyor Özak’ta çalışmaya, üniversiteyi bırakıyor. Bakış kardeşlerden yönetim memnun, ama ne hak var ne hukuk ne de sendika gibi sendika. BİRTEK-SEN’e geçmeye karar veriyorlar, işte kıyamet orada kopuyor. 80 gün direniyorlar, gözaltına alınıyorlar, bir kadının gözaltına alınması olacak iş değil Urfa’da, Funda beş kez gözaltına alınıyor. “Jandarmayla, gazla mücadele kolay abla” diyor, “Asıl direniş evde.” Eline mikrofonu aldığında abilerinin gururlandığını görmüş, destek de olmuşlar, fakat şiddetlendiğinde evde de baskı artmış. “Biz kadınlar öyle sağlam durduk ki erkekler direnişi bırakmaya utandılar” diyor o da gururla. Direnişin sesinin İstanbul’da, Ankara’da duyurulması gerekmiş. Bir kadının tek başına bir başka şehre gitmesi halen çok mümkün değil Urfa’da. Ailelere diller dökülmüş, abinin gelmesi şartıyla izin çıkmış. “Bizi ayakta alkışlayanları görünce çok şaşırdık” diyor, tüyleri ürpermiş, “Demek ki yaptığımız yanlış değilmiş” diye cesaretlenmişler. “Sosyalistler benim başörtüme de namazıma da tek laf etmediler” diye başta şaşırmış, ama artık çok okuyor, biliyor, arkadaşlarının okumamasından biraz şikayetçi. Özak Direnişinin bitirilmesinin ardından Emek Partisi, Haliliye’den belediye başkanı olmasını istemiş. “Olmaz” demiş, “Abla benim ne param var ne de arkamda bir aşiret var”. Urfa gibi yerde genç bir kadının sokak sokak dolaşarak seçim çalışması yapması ailesini huzursuz etse de en büyük destek anneden gelmiş. Aşiretlerin hüküm sürdüğü coğrafyada 300 oy almış, siyasi monopoly oyunu için küçük, ama imkanlar ve Funda’nın cesareti açısından bakıldığında büyük bir adım.
Seçim sonrası kolay geçmemiş. Evde ‘yeter artık, oyun bitti, buraya kadar’ denmiş, her seçimde hayal kırıklıklarımızı hoyratça dile getirirken, “AKP’ye oy verdiler oh olsun” derken hiç aklımıza gelmiyor ama o içine kapanmış. Sonunda o kabuğu da kırmış. Şimdi BİRTEK-SEN Urfa temsilcisi. Elinden geleni ardına koymuyor. Hakkını aramanın bedelinin ağırlığı omuzlarına çökse de artık olduğu Funda’dan memnun.
Gelelim asıl meseleye yani ödenen bedele. Özak’tan atılan BİRTEK-SEN üyesi 378 işçinin tazminatlarının tamamı ödenmiş. Özak işçileri geri dönememiş olsa da bu önemli bir kazanım. Fabrika kurulduğundan beri 13-14 yıldır attığı işçilere ya hiç tazminat ödememiş ya da olması gerekenin çok altında paralar vermiş. Kalan 22 işçi aynı zamanda sendikal haklarının engellendiği için dava açmışlar. İşçilerin avukatı Esmer Özer 22 işçinin direnişin ileri işçileri olduğu için bir nevi cezalandırıldığını söylüyor. Hukuki mücadeleleri işçiler arasındaki eşitlik ilkesinin ihlal edilmesi üzerine kurulu. Bunun yanında Tedarik Zinciri Yasası’nın ihlal edildiği ve Özak ve Kübra Tekstil’in etik davranmadığı yönünde uluslararası alanda Levi’s markasına karşı sürdürülen bir mücadele var. Workers Rights Consortium’un (WRC – İşçi Hakları Konsorsiyumu) 21 Haziran 2024’te yayınladığı rapora Levi’s’ın açıkça kabul ettiği üzere, tedarikçisi Özak Global tarafından gerçekleştirilen ihlaller Türk yasalarını, uluslararası çalışma standartlarını ve Levi’s’ın kendi davranış ve iş ahlakı kurallarını ihlal ettiğini ortaya koyuyor.
Öne çıkan Funda’nın da içinde olduğu 22 işçi mimlenmiş. Davaları devam ediyor ama “Artık kimse destek olmuyor. Oysa direniş devam ediyor” diyor. 22 işçi Kod 46’yla atıldıkları için ne işsizlik maaşından yararlanabiliyorlar ne de yeni iş bulabiliyorlar, bulabilenler çok daha kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılıyor. Dahası kara listeye alınmışlar. OSB’de kimse onlara iş vermiyor. Kod 46’nın kaldırılmasına dair mücadele tek başına bir anlam ifade etmiyor. Siyasi desteği arkasına almış örgütlü patronların karşısında güçsüzler, hukukun kendilerinin yanında olacağına dair umutları zayıf. Yolda yürürken Öz İplik-İş’in tabelası gözümüze çarpıyor. Direnişi bırakıp kendi saflarına geçmesi için 500 TL teklif etmişler.
Funda Bakış, kendisi gibi haksızlığa uğrayan arkadaşlarıyla direnen, ailesine, ailesinin üzerinde baskı kuran akrabalarına rağmen mücadeleye devam eden, insanı Kemal Tahir romanı okumuşçasına çarpan genç ve güçlü bir kadın. Örgütlü, cesur, okuyan sürekli kendini geliştiren bir işçi. Yılgınlığa düşüp düzene lanet etmekten daha işe yarar bir şey varsa henüz bitmemiş bu direnişe sahip çıkmak. 20 işçinin zaferi Urfa’yı Göbeklitepe’yle kurulan göbek bağından kurtarıp kadın ve işçi hareketine gerçek bir adım attırabilir. Urfa davul yakılan sıra gecelerinden, İbrahim Tatlıses’ten, kebaptan, efsanelerden, aşiretlerden ibaret değil. Emine Şenyaşar Mecliste, Fundalar şehirde hâlâ direniyor.
- Etki ajanlığı: Tek yasayla çok yasak 05 Kasım 2024 05:02
- ‘Cesur Yeni Dünya’nın çocukları 13 Ekim 2024 04:22
- “Sınır hattı çok sıcak” 06 Ekim 2024 04:42
- Medya bir çocuğa kanat takıp ağladı, diğerini çöpe attı 29 Eylül 2024 05:05
- Narin’in kanatlarından melek olmaya çabalamak 15 Eylül 2024 04:53
- Gazeteciliği S-400’lerle aynı kutuya mı koyalım, ayrı mı saralım? 01 Eylül 2024 04:52
- Kâr-zarar hesabıyla ‘dijital faşizm’ 10 Ağustos 2024 06:50
- "Net olarak" sansür 04 Ağustos 2024 05:21
- ‘Canın sıkkın senin bugün Kelleci...’ 07 Temmuz 2024 04:45
- Google Meclis’te: -‘Kaç para kazanıyorsunuz?’ -‘Size tam ne lazım?’ 30 Haziran 2024 04:43
- RTÜK Başkanı’nın ‘ikazı’ istifasını gerektiren bir skandaldır 09 Haziran 2024 04:03
- ‘Foncu’ medyadan ‘lobici’ medyaya, tehlikenin farkında mısınız? 26 Mayıs 2024 05:05