15 Eylül 2024 04:53

Narin’in kanatlarından melek olmaya çabalamak

Narin Güran cinayetine dair haber kupürleri ve televizyon KJ'leri

Narin Güran cinayetine dair haber kupürleri ve televizyon KJ'leri

Paylaş

Yaklaşık bir aydır Narin Güran’ı konuşuyoruz. 21 Ağustos’ta kaybolan çocuğun cansız bedeni 19 gün sonra bulundu, şimdi hep birlikte katili arıyoruz. Sekiz yaşında bir çocuğun ölümü arada sosyal medyada ırkçı yorumlar yapılsa da hepimizi aynı üzüntüde birleştirdiği için gündemde kaldı; ancak bir diğer boyutu da medya sayesinde hiç bitmeyen merakı körüklemesi. 19 gün boyunca acaba sağ bulunacak mı diye merak etti insanlar. Bunda Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım’ın 28 Ağustos’ta “çemberin daraldığını” söyleyip “Çok kısa bir sürede inşallah Narin'imize, müjdesini bu millete gene burada da vermek isterim” sözleri etkili oldu. Sosyal medyada dolaşan sözde ihbarlar hiç sorgulanmadan haberlere taşındı. Sonunda kötü haber geldiğinde aramayı bırakıp “katil kim?” oyunu başladı. Hürriyet gazetesi örneğin, istikrarlı biçimde “akla takılan sorular” manşetleri yaptı. Oysa gazeteciliğin en temel kurallarından biridir, gazeteci soru sormaz, cevapları arar, bulduğu cevapları doğrulatmaya çalışır, yanlış bilgiyi yaymaz. Bu vakada tam tersi oldu, ceset bulunduktan sonra topluma beyaz bir perde açıldı ve soruldu “Narin ne gördü de öldürüldü?” Narin’in aile üyelerinin neredeyse tamamı seks ve uyuşturucu ilişkileri içinde resmedildi. Medya sordu, sosyal medyada senaryolar yazıldı. Elde hâlâ olgulara dayanan bir bilgi yok. Buna rağmen sabah haberlerinden akşam tartışma programlarına kadar saatlerce bu olay konuşuluyor. En az konuşulan ise esas failler. Arabanız durdurulmadan bir şehirden diğerine geçemediğiniz, her yeri karakol, kale kollarla çevrili, düğünde halay çekenlerin dahi gözaltına alındığı coğrafyada bir çocuk 19 gün nasıl kaybedildi? İl Jandarma Komutanı neye dayanarak “müjde” verdi? Kamuyu yanıltmanın bir bedeli olacak mı? Zanlı ya da tanık ifadelerini özellikle iktidar medyasına kimler sızdırıyor?

Soruşturmadaki zafiyet konuşulmaya başlansa; 2008 ve 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuğun kaybolduğu, son sekiz yıldır kayıp çocukların verisinin açıklanmadığı, 2023 yılında 22 bin 59 kız çocuğu, üç bin 626 erkek çocuğun cinsel suç mağduru olarak resmi kayıtlara geçtiği tartışılsa Narin konusu da gündemden düşürülecek, esas failleri konuşanlar yayın yasakları, içerik engellemeler ya da cezalarla caydırılmaya çalışılacak. Oysa Narin Güran cinayetinin tahayyüllerle konuşulması medyaya reyting, iktidara zaman kazandırıyor.

SEZGİN BARAN KORKMAZ ‘HAYIRSEVERLİĞİ’

Narin cinayeti konuşulurken gözden kaçan bir haber daha var. 23 Ağustos sabahı, ABD’de bulunan ve Türkiye’de kara para aklamakla suçlanan Sezgin Baran Korkmaz (SBK) sosyal medya hesabından Narin’i bulana ya da yerini bildirene bir milyon Türk lirası “hediye edeceğini” duyurdu. SBK bunu banka üzerinden gerçekleştiremeyeceğine göre bunun nasıl mümkün olacağının gazeteciler tarafından dahi sorgulanmaması ülkedeki yolsuzluk algısına dair çok şey söylüyor. Ama bir başka nokta daha var. SBK bu duyuruyu bir haber sitesinin HaberLog’un paylaşımını alıntılayarak yaptı. Burada işler medya açısından ilginçleşiyor. HaberLog’un künyesine tıkladığınızda hata veriyor. İletişim sekmesinde yalnızca bir mail adresi var. 3 Eylül’de bir tweet atıp eski sahipleriyle ilişkilerinin kalmadığını ilan etmişler. Narin haberlerinde tanıdık bir isim var: Rojda Altıntaş. Oğuz Murat Aci’ya çarparak öldüren oğlunu ABD'ye kaçıran Eylem Tok haberlerinden ve ardından Demirören Haber Ajansı'ndan ayrılışından tanıyoruz kendisini. Haberine nasıl müdahale edildiğini ve Türkiye’de gazetecilik yapma koşullarını samimi bir şekilde anlatması takdir toplamıştı. Altıntaş bu süreçte Tavşantepe köyüne giderek sahadan bildiren sayılı gazetecilerden biriydi. 13 Eylül’de “HaberLog artık hepimizin, sadece 1 kişinin değil” diyerek çiçekli bir tweet atmış. Ama diğerlerinin kim olduğunu yazmamış. Merak edip Haber Log’da SBK haberlerine baktım, bir milyonluk “hediye dışında iki haberin başlıkları şöyle “"Av. İlhan Cihaner ve Av. Mustafa Ateş'in FETÖ borsası kurdukları belgeleri ile ortaya çıktı" (Linkte belge yok yalnızca SBK’nın Fatih Altaylı’nın programında söylediklerinden bir bölüm var. Ayrıca İlhan Cihaner’in bu iddia karşısındaki cevabı da yok). "Bir ülke hep bir oldu, yalan üzerinden iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ı linç etti. Adamın tek bir açıklaması algıyı paramparça edip gerçeği ortaya çıkardı." Bu sonuncusuna yorum yapmama gerek yok herhalde.

Yeri gelmişken Fatih Altaylı’nın Youtube programındaki SBK performansına da kısaca değinmek gerek. Üç saatlik program daha ayrıntılı analizi hak ediyor elbette ama yerimiz dar. Altaylı, SBK’nın programa katılmayı teklif etmesiyle başladı nümayişe. Önce kabul etmediğini söyledi, sonra izleyicilere sordu. Ardından ısrarlara dayanamayarak kabul ettiğini ama banttan olabileceğini ilan etti. Programın başı SBK’nın Fatih Altaylı övgüsü ve Altaylı’nın bu programa ne kadar çok çalıştığıyla başlıyor. Program madem banttan yayınlandı Altaylı SBK’nın İlhan Cihaner’le ilgili iddialarını muhatabına sorabilirdi. Daha haftası dolmadan Duvar’dan Can Bursalı SBK’nın programda “beraat ettim” dediği “resmi belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” davasından ceza aldığını ortaya çıkardı. Belli ki Altaylı konusuna pek de iyi çalışmamış. SBK ise bu programla kazanmaya çalıştığı meşruiyeti Narin olayıyla artırmaya çalışıyor.

Narin’in öldüğü ortaya çıktıktan sonra “hediye” işi boşa düşmesin diye Rojda Altıntaş seferber oldu. Köylerdeki çocuklara kırtasiye yardımı yapılmasına aracılık ediyor. İhtiyaç sahibi köyleri SBK’ya bizzat bildirme görevini üstüne almış. Ödemeler SBK’nın ABD’deki avukatı tarafından bizzat kırtasiyelere yapılacakmış. Altıntaş iyi niyetli olabilir ama bu aracılığın gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmadığı gibi gazetecilik itibarına da zarar verdiği açık.

Haber Log tek örnek değil, sosyal medyada aktif, künyesi belirsiz çok fazla site ve hesap var. Türkiye’de son yıllarda medya sermayesi ve sahipliği görünmez bir hal aldı. Haber okurken arkasında nasıl bir editöryel ekibin bulunduğu, pahalı bir iş olan haberciliği kimin finanse ettiği önemli. Narin vakası esas faillerin nasıl görünmez kılındığı, kanatlı bir melek olarak tasvir edilen Narin’in nasıl araçsallaştırıldığı ve kimlerin bu yolla aklanmaya çalışıldığı konusunda önemli gazetecilik dersleri verdi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa