18 Eylül 2024 04:28

Çivisi çıkmış toplumda çocuk olmak

Fotoğraf: Rod Waddington CC BY-SA 2.0

Paylaş

Toplumun içinde giderek derinleşen bir yara var. Bu yarayı nasıl iyileştirebiliriz konusunda el birliğiyle bir çalışma yapılması lazım. Öncelikle ülkenin geleceğini oluşturacak çocuklarımızı dini eğitim adı altında ezberciliğe iten kuşak yetiştirme projelerinden kurtarmak lazım. ’50’li yıllarda başlayan ve günümüzde artık eğitimin olmazsa olmazı haline gelen din ağırlıklı müfredatların, çocukların yaratıcılık gücünü yok edeceğinin farkında olmayan siyasetçilerle her gün biraz daha uçurumun kenarına yaklaşıyoruz. Kurultaylar partisi ana muhalefet değişim derken kendi tabanını da aldatıyordu aslında. Çünkü din konusunda öylesine ödünler verilmişti ki, sonuçta "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz" anlamına gelen bir durum çıkmıştı ortaya. "Yumuşama", "Sen özür dile", "Hayır sen özür dile" aşamasında komik bir siyasi oyun sahneleniyor. Oysa toplum, sermaye, siyaset, medya ve mafya sarmalında çalkalanıp duruyor. Ekonomi dengesi bozulmuş ülkenin çocuklarını koruyabilmenin çareleri de giderek tükeniyor artık. İş hayatında çocuk işçilerin sayısı artarken, bir yandan da çocuk ölümleri birbirini izliyor. Çıraklık aşamasında hayata veda eden çocuk sayısının her gün biraz daha çoğaldığını görebilmek için sağlıklı veriler yok elimizde. Ancak, ana akım medyaya yansımayan haberleri taradığınızda üzücü haberlere ulaşabiliyorsunuz.

"Çocuklar geleceğimizin teminatıdır" denir denmesine de matematik, biyoloji, felsefe, psikoloji eğitiminden yoksun kalan bir gençlik bu tanıma uyabilecek mi dersiniz. Türkçe yerine Osmanlıca laf kalabalığına alıştırılan, şiir yerine manzume okutulan, düşünme yetisi daha şimdiden örselenen yeni bir kuşak mı bu ülkeyi kalkındıracak? Ekonomisini, adaletini, insanlara birbirine sevgisini bu kuşaklar mı sağlayacak?

’46 seçimlerinden sonra İsmet İnönü Kasım Gülek’le Adana’ya gider. Orada halkla görüşürken Kasım Gülek der ki "Paşam bizim oy kaybımız hep din propagandasından kaynaklanıyor. Size "dinsiz" diyorlar. Oysa ben sizi ve ailenizi yakından tanıyan biri olarak dinimize ne kadar saygı duyduğunuzu bilen biriyim. Gelin bugün bir camiye gidelim bu tür propagandalara karşı sizi seçmenleriniz bir kez de camide görsün." İnönü’nün cevabı nettir. "Ben devlet adamıyım, devletle dini birbirine asla karıştırmam" der ve elbette camiye gitmez. Dindar görünmekle oy kazanılacaksa zaten bu ülkenin geleceği çoktan karartılmıştır, laikliğin olmadığı bir ülkede özgür düşünce de olmaz, çağdaş demokrasi de…

Şiirimizin doruklarından Çevirmen, Tiyatro Yazarı Behçet Necatigil’i 13 Aralık 1979’da yitirmiştik. Yazın dünyamızda çocuk sorunsalı üzerinde kafa yormuş, çocuk duyarlılığını dizelerine de yansıtmış usta bir ozandı Behçet Necatigil. “Çocuklar” şiiri ile sonlayalım yazıyı:

“Çarşılarda bir şey
Biz pek aramazdık çocuklar olmasaydı.
Kasaplarda, manavlarda bazı yorgun kadınlar
Hep de tenha saatleri seçerler
Sonra yavaş bir sesle
Çocuk için hasta kaç gündür yemiyor
Biraz et biraz meyve isterler.

Sevdiği bir reçeli gün aşırı yalnız ona
Kaşıklarla beraber büyür bir üzüntü
Yağların, şekerlerin, çayların
Uykularda bile bitiyorsa
Annelere düşündürdüğü.
İnsanlara tezgâhlara kağıtlara kolaydı,
Biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa