20 Eylül 2024 05:56

Saldırıyı püskürtmek için

Befasa işçilerinin direnişi.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/EVRENSEL

Paylaş

İşbirlikçi büyük sermayenin hizmetindeki iktidar işçi ve emekçi halka azgınca saldırı program olan OVP'yi güncellemiş, saldırısının kapsamını genişletme kararını ilan etmişti. Emekçilerin kıdem tazminatını hedefe koyan iktidar bu saldırısını Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) adıyla emeklilik haklarına saldırıyı, esnek çalışmayı da eklemişti. Hatırlanacağı üzere Temmuz ayı içerisinde Türk-İş, DİSK, Hak-İş ortak bir toplantı yapmış 10 talep ileri sürmüş, ortak hareket edeceklerini, bunun "üyelerine karşı sorumluluk" olduğunu vurgulamışlardı. O günden bu yana ortak eylemler yerine ayrı mitingler yapılmış, ancak bu mitinglere işçi katılımının sağlanması için yeterli çaba harcanmamış, etkisiz geçen mitingler emekçi kamuoyunda harekete geçirici bir etki yaratmamışlardı.

Üç konfederasyonun ilan ettiği 10 talep içinde, iktidarın "güncellendiği" OVP'de yer alan kıdem tazminatının gaspına, esnek çalışmanın gündem getirilmesine, emeklilik haklarına el uzatılmasına ilişkin talepler yer almıyordu. İktidar işbirlikçi büyük sermayenin talepleri temelinde saldırısını 'güncellemiş' işçi konfederasyonları ise taleplerini yenileyip, eylemlerini yaygınlaştırma gibi bir adım atmamışlardı. Şimdi sormak gerekiyor, işçi konfederasyonları bu etkisiz tutumları ile "üyelerine karşı sorumluluklarını" yerine getirebilirler mi? Üyelerini harekete geçirmek için gerekli çalışmayı yapmayan, üyelerini tehlikenin büyüklüğü konusunda uyarıp, sarsmayan, işçi sınıfının birleşik gücünü harekete geçirmeye çalışmayan konfederasyon üst yönetimlerinin iktidarın ve sermayenin saldırılarını püskürtemeyeceklerini anlamak için kahin olmak gerekmiyor.

Oysa işçi sınıfımızın mücadele tarihinde birlikte mücadelenin olumlu örnekleri bulunuyor. Şimdi unutulmuş olsa da Emek Platformu böyle bir mücadelenin örülmesi için atılan önemli bir adım olmuştu. 1999 yılı içinde DSP, MHP, ANAP koalisyon hükümetinin "Yeni Sosyal Güvenlik Yasasına" karşı 3 işçi konfederasyonu, 3 kamu emekçileri konfederasyonu, 3 emekli derneği, 7 meslek birliğinin bir araya gelmesi ile Temmuz 1999'da kuruluşunu ilan eden Emek Platformu, 24 Temmuz'da "mezarda emekliliğe hayır" diyerek o günün koşullarında 400 bin işçinin katıldığı büyük bir miting gerçekleştirilmişti. Keza mücadeleci şube yönetimlerinin oluşturduğu sendika şube platformları, sınıfa bağlı temsilcilerin oluşturduğu işçi temsilcileri platformu gibi deneyimler de vardı.

Peki o halde soralım: bugün işçi sınıfının ve emekçi yığınların içinde bulundukları durumunun o günden daha iyi olduğunu söyleyebilecek tek bir sendika yöneticisi, işçi temsilcisi bulunuyor mu? Ne bu iddia edilebilir, ne de işçilerin o günden daha az mücadele etmek istedikleri ileri sürülebilir. Aksine bugün ekonomik koşullar daha sert ve acımasız, sermayenin ve iktidarın saldırıları daha kapsamlı ve köklüdür. İşçi mücadeleleri ise ortak bir mücadele merkezi olmadığından dolayı mevzi ve parçalı, ama kararlı ve militandır.

Bununla birlikte tüm emekçi halkın içine itildikleri sefalet koşullarından dolayı öfkeleri de, mücadele istekleri ve kararlılıkları da büyüktür. İşçi ve emekçiden yana, mücadeleden yana olduğunu söyleyen hiçbir şube yöneticisi veya işçi temsilcisi bugünkü koşulların emek mücadelesi için uygun olmadığını ileri süremez.

Açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki, yoksulluk sınırı ile ortalama emekçi ücreti arasındaki uçurum giderek derinleşmekte, emekliler sefalet ve açlıkla boğuşmakta, küçük üreticiler tekeller tarafından soyulmakta, ülkenin pek çok köşesinde halk taşını, toprağını, suyunu iktidardan aldıkları güçle saldırıya geçen vahşi madencilere karşı savunmak için ayağa kalkmaktadır. Emek ve demokrasi güçleri işçi ve emekçi halkın mücadelesinin birleşmesi ve ilerlemesi için inisiyatif alma zorunluluğu ile karşı karşıya bulunmaktadır. Halkın geniş kesimlerinin gözünde iktidar sürekli eriyen bir mumdan daha farklı değildir. Ama bu mumu üfleyip söndürmek gerekiyor. Yoksa bu bir mumun erirken etraf etrafı kirletmesi gibi bir etki yaratıyor. Yani çalışma ve yaşam koşullarını zorlaştırmaktan, saldırmaktan geri kalmıyor. İşçi ve emekçi mücadelesini birleştirmek ve ona ortak bir mücadele perspektifi verebilmek için yeni bir atılım ve enerji gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa