25 Eylül 2024 01:47

İçe bakış

gün batımı

Fotoğraf: dakzxz/Pixabay

Paylaş

İnsan yaşarken sevdiği birini yitirdiğinde yalnızlığı da öğrenir. Giderek yalnızlığın bir parçası olur. Derin düşünceler içinde bulur kendini. Hayatı sorgulamaya çalışır. Can dostlarını bir bir kaybettikçe. Bu kez kendisine, bulunduğu ortamdan hiç ayırmadığı kitaplar ve müzikler eşlik etmeye başlar, yalnızlığına renk katarlar.

Gençliğimde kitap okumak en sevdiğim işimdi. Meslek edindiğimde avukatlık yapmak hiç gelmedi içimden. Gazetecilik yaptım. Aslında kafamı kurcalayan “yaşamın büyüsü” diye bellediğim sinemanın bir parçası olmaktı. Senaryo yazmak, yönetmenlik yapmak. Gençken o yaşlarda sinema benim için bir büyüydü. Ve o büyü 80’leri aştığım şimdiki yaşımda da devam ediyor. Zaman zaman etkilendiğim Federico Fellini’den Ken Loach’a, Ingmar Bergman’dan Michael Haneke’ye dek sinema ustalarının filmlerini çok özlüyorum. Ne yazık ki, artık onları uygun koşullarda izleyebileceğim ne düzeneğim var, ne de olanaklarım. Galiba yaşlanmanın tek kötü yanı bu. Yani sevdiğin, bildiğin, keyif aldığın anları avucunun içinde tutuyorsun. Ama onlara bir daha asla ulaşamıyorsun.

Kitaplarım yalnızlığımda beni hiç bırakmayan dostlarım. Onlara elimi uzattığımda erişebiliyorum. İyi ki varlar. İyi ki düşüncelerini, yaşadıklarını, düşlerini, sevdalarını okurlarıyla paylaşan edebiyatın usta isimleri var. Ve de duyarlı insanları, hiç ama hiç yalnız bırakmayan şiirler var. Şiirin yer almadığı bir insanlık durumunu düşünemiyorum bile.  Belki de şöyle demem lazım: “Yalnızlığın en büyük dostudur şiir.”

Zaman zaman öylesine içime dönmek iyi geliyor. “Mevsim sonbaharmış, hüzün varmış, duygular daha bir ayağa kalkarmış.” Boş verin, önemli olan daha yaşanası bir dünyada daha yaşanası güzel bir ülkede olmak. Özgürlüğün tadını almak. “Daha çok beklersin” diyebilirsiniz. Elbette bizim gibilerin ömrü yetmeyebilirse de sonraki kuşaklar mutlaka birbirini seven, birbirini anlayan eşitlikçi, güzel bir dünyaya kavuşacaklar. Buna inancım tam.

Yazıyı Fransızların yüz akı sanatçısı, Şair Paul Eluard’ın bir şiiriyle sonlayalım. Şiiri Asım Bezirci’nin çevirisinden paylaşıyorum: “Saatlerim”

İnsan oldum taş oldum

İnsanda taş taşta insan oldum

Gökte kuş oldum kuşta gök

Ayazda çiçek oldum güneşte ırmak

Çiyde pırıltı

Kardeşçe yalnız kardeşçe özgür

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa