28 Eylül 2024 06:47

Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak

Fotoğraf: AA

Paylaş

İstenilenlere bir bakın…

İşçi istediği zaman işten çıkıp başka bir işe giremesin’…

- Özel sektörde 3 yıl işçilik yapmamış biri kamuda (yurttaşların yaygın ifadesiyle devlette) işçi olamasın, çalışamasın…

Durun, hemen ‘yuh!’, ‘İşçi köle mi!’ demekte acele etmeyin.

Çünkü sıkı durun, devamı var.

İŞKUR da hazırlık yapıyor, mevzuat getirecek: Kendisine önerilen 3 işi kabul etmeyen kişi kamuda görev alamaz.

***

Bir süredir patronlar çalışma yaşamını, deyim yerindeyse işçi için ‘cehenneme’ çevirecek talepler öne sürüyor.

Hükümet de bu taleplerin bir kısmını ufak ufak hayata geçiriyor. Bir kısmını da hayata geçirmek üzere orta vadeli programa, kalkınma planlarına yazıyor. 

Bakmayın siz, ‘Orta vadeli programda yapısal reform yok’ naralarına!

Bu naraların atan iktisatçıların dertleri, ‘Merkez Bankasının bağımsızlığı’ gibi ‘devletten bağımsız’ lakin piyasaya bağımlı adımların atılması… Sermayenin elini güçlendirecek düzenlemelerin yapılması…

Oysa hükümet, Türkiye kapitalizmine, patronları memnun edecek bir rota çiziyor.

Rotayı değerlendirmeden önce, ‘Patronlar ne istiyor?’, yukarıda sıraladığımız ‘yuh’ dedirten önerileri kim getirdi?’   

İŞÇİ İTİRAZ ETMESİN, HUKUK KORUMASIN

Gizli kapaklı değil. Bağıra bağıra isteniyor.

Misal, İstanbul Ticaret Odası (İTO). Çalışma bakanından ne istediklerini ne beklediklerini 12 maddede toplayıp duyurdu.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç taleplerini şöyle özetledi: İş Kanunu’nun ‘ekonomi dostu’ olacak şekilde güncellenmesi.

O öyle dese de taleplerine bakınca ortaya çıkan formül: ‘Ekonomi dostu’ eşittir ‘patron dostu’.  

***

Buyurun, 12 madenin birkaçına birlikte bakalım.

Ülkemizde kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, işe iade tazminatı, sendikal tazminat gibi iş hayatına ilişkin pek çok katı düzenleme, işverenin ilave istihdama yönelmesini zorlaştırıyor. İşveren ve işçiyi hukuki olarak karşı karşıya getiren düzenlemelerin gözden geçirilmesi fayda getirecektir!

Açı açık… ‘Kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, işe iade tazminatı, sendikal tazminat’ gibi düzenlemelerini istemiyoruz, kaldırın!

Meali: ‘İşçiyi kullanıp atalım, atarken de hiçbir yükümüz, ayak bağımız olmasın’…

***

Her madde birbirinden beter! 5’ini daha sıralayıp mealine bakalım.

İş mahkemelerinde açılan alacak ve tazminat davalarına ilişkin zaman aşımı sürelerinin 1 yıl ile sınırlandırılması önem taşıyor!

Meali: Kullanıp atalım, hukuk yolunu işçiye kapatalım.

Diğer bir madde: “Olağan iş akışının bozulmaması için rutin sosyal güvenlik denetimlerinin istisnai durumlar dışında randevulu yapılması yararlı olacaktır.”

Meali: Haberli denetim yapılsın, kayıt dışı çalıştırmaya göz yumulsun.

Bir diğeri… “Kısa çalışma ödeneğinin ekonomik şartlardan dolayı istihdamını koruması gereken firmalar için etkin olarak kullanılması konusunda daha esnek bir yaklaşımın beklentisi içindeyiz.

Meali: Açlığa mahkum edilen işçinin ücretini de devlet versin.

Bir daha… “Yabancıların istihdamında, çalışma ve izinlerinde ‘bir yabancı için 5 Türk işçi istihdamı’ gibi kriterlerin kolaylaştırılması, iş dünyasının önemli beklentileri arasındadır.”

Meali: ‘Terbiye’ edemediğim işçinin yerine de… Kıdem tazminatı ödemeden attığım, hukuk yolunu kapattığım ve ayrıca devletin ücret ödeme süresi dolunca, devlet teşviki kesilince kapı dışarı ettiğim işçinin yerine de rahatça göçmen emeği kullanayım.

Son, ‘rezil’ örnek… “Haftada bir gün okulda eğitim, dört gün iş yerlerinde çalışmaya imkan veren mesleki eğitim merkezi (MESEM) sistemine ağırlık verilmeli.

Meali: Asgari ücretin üçte birine çalıştırıp sömürdüğümüz yüz binlerce çocuk yetmedi, milyonlarca olsun.

SÜREKLİ EL ARTIRIYORLAR

Bu taleplerin ötesi de var.

Patronlar taleplerini fütursuzca genişletiyor; işçi sınıfının bütün hak ve kazanımlarını sıfırlamaya doğru!

Ve artık daha cüretkarlar!

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) taleplerine bakmak lazım; söz konusu cüretkarlığın hangi noktaya vardığını görmek için.

Hafta içi Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, oda ve borsa başkanları ile bir araya geldi. Yapılan toplantının bir kısmı basına açık yapıldı.

Toplantının kapalı kısmında konuşulanları da Ekonomim gazetesinden Hüseyin Gökçe haberleştirdi.

Yalanlanmayan bu kulise göre patronlar, Bakandan şunları istedi:

- ‘Kamuda olduğu gibi özelde de iş değiştirirken patrondan onay alınsın’.

Evet açık açık, çalışanların iş yerini istediği zaman değiştirmesini istemiyorlar.

“İşten ayrılacak çalışanın 15 gün önceden haber verme zorunluluğu” maddesi yetmemiş.

Bir oda başkanı şöyle gerekçelendirmiş… “Bizim sıfırdan yetiştirdiğimiz elemanlar, çok küçük maaş farklarıyla hemen başka iş yerine geçiyor. Oysa kamuda bir kurumdan başka kuruma gitmek için önceki kurumundan muvafakat isteniyor. Özel sektörde de böyle bir şey olabilir”. 

Vay be!

Döndük mü ‘Reaya çift bozamaz’, ‘İlelebet toprağa bağlı kalır’ kuralına…

Ne demek işçi işten çıkamaz? ‘Yetiştirdik’ savunusu hikaye. ‘Yetiştirilirken zaten üç kuruşa çalıştırılıyor işçi.

Bir diğeri…

- ‘Memurlar kamuya geçmeden 3 yıl özel sektörde çalışsın.

Kamuda çalışmaya başlamanın ön şartı olarak özel sektörde en az 3 yıl çalışmış olmanın getirilmesi de talepler arasında yer almış.

İşçiye de şark görevi!..

***

Kulisten sızan diğer vahim iddia ise iş ve işçi bulma kurumunun (İŞKUR) bu yönde hazırlık yaptığı iddiası. 

İddiaya göre… İŞKUR’a kayıtlı olup da kendisine önerilerin 3 işi kabul etmeyen kişilerin artık kamuda görev alamayacağı yönünde bir mevzuat düzenlenecek.

İnsanların kamuda biraz daha güvenceli, biraz daha insani istihdam hayaline de pranga!

Yukarıda ‘yuh’ dedirtecek cinsten diye sıraladıklarımızdı bunlar. Ve patronlar işi bu noktaya kadar vardırdılar! 

***

Marx, “Romalı köle zincire vurulmuştu, ücretli işçi ise sahibine görünmez iplerle bağlıdır” tespitinde bulunuyordu.

İş, işçiye köle gibi zincir vurmaya ramak noktasına geldi.

Evet… Kapitalizmde işçi emeğini satmadan yaşam sürdüremez. Sözde özgürdür, gerçekte ise köle gibi prangalı!

İşsiz yapamazdı, emek gücünden başka para eder değeri bulunmayanlar.

Şimdi isteniyor ki… İşten de ayrılamasın, işe ‘mecbur’ doğanlar; onları hiçbir şey korumasın, tazminat, kamuda güvenceli iş vb. 

İsteniyor ki… Sadece çırılçıplak emekleri ve bir de prangaları olsun.

***

Hükümetin programı orta vadeli geleceğe harita çizerken, haklar 200 yıl geriye yürütülüyor. Ve her türlü gericilik, bu geriye gidişten neşet ediyor.

Karanlıkta boğulmamak için siyasi ve iktisadi alternatifleri içeren başka bir program ve mücadele elzem! 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa